“Erdoğan’la
Gül arasında adeta meydan savaşı sürüyor..”
Bu ifade benim değil. İkisi arasındaki trafiği
izleyebilecek durumda değilim. Ayrıca cemaat ve partiye yakın gazeteci takımı
bile ne kadar izleyici olabilir, ondan da şüpheliyim. Alıştığımız, ANAP- DYP,
CHP gibi “klasik partiler” olsa, neredeyse günbegün “canlı yayın” olarak izleyebiliriz gelişmeleri...
Ancak AKP öyle değil; kısmen dini kökeni de olan
hiyerarşi var, son derece otoriter bir lider var; bu nedenle ağızlar sıkı mı
sıkı; üç koltuğun paylaşımı, aleni güçler çatışmasına dönüşmeden önce, bugünkü
iktidar gücü/pozisyonu çerçevesinde halledilmesi gerekir.
“Erdoğan’la
Gül arasında adeta bir meydan savaşı
sürüyor..” diyen, merkezde ve saygın bir politikacı. Şüphesiz,
meydan savaşından kasti, görüşmelerin yoğunluğu.. “İktidar”, “yetki” ve “mevki”
bölüşümüne ilişkin konuların “en yakın dostlar”ın aracılığıyla görüşüldüğünü
söylüyor..
***
Bu çevrelerin adamı Önder Aytaç, üç koltuk meselesini ilk kez açtığım TV8’deki
programda, Erdoğan ve Gül arasındaki “iktidar paylaşımı” nı kastederek, yaklaşık
şöyle demişti: “Umarım Türkiye bir fetret devrine girmez, yoksa Türkiye bugüne kadarki
kazanımlarından çok geri gider ve yazık olur..” Aytaç, bu işleri bilir ve tehlikeye dikkat çekmişti!
Fetret Devri, Yıldırım Beyazıt’ın oğulları
arasında başlayan yaklaşık 11 yıl süren taht kavgası döneminin adıdır.
Osmanlının birliği, zar zor yeniden kurulmuştur. Aytaç, Fetret Devri benzetmesiyle,
AKP’de Gül- Erdoğan iktidar mücadelesine gönderme yaptı.
Bu mücadelenin bugünkü dışavurumlarını, örneğin,
“Gül Birleşmiş Milletler’e mükemmel
genel sekreter olur” gibi kalem döktüren, renkli yalakaların yazılarında
görürsünüz! Veya, Erdoğan’ın 2023’e kadar Türkiye’nin başında olması
gerektiğini, Başkan seçilerek Türkiye’yi yönetmesinin şart olduğunu döktüren
benzerlerinde okursunuz.
Tabii, Gül’e uygun öneriler de sökün ediyor: Erdoğan Cumhurbaşkanı, Arınç veya benzeri
bir yıl Başbakan, sonra hooop Gül Başbakan...
***
İkisi arasındaki temel sorun, daha önce de
belirttiğim gibi, ortada iki tane “birinci sınıf” liderin belirmesidir. Gül,
eskiden olduğu gibi, “Erdoğan’ın Dış İşleri Bakanı” değil. Erdoğan
Cumhurbaşkanı olunca, Gül’ün Başbakanlığını yönetemez. Sadece, bir “tecrübeli
ağabey” olarak, danışılacak insan olabilir. Köşk’ten hükümeti yönetmeye, zaten
yasa/hukuk da uygun değil.
AKP içinde, Gül dahil hiç bir politikacı, Arınç
bile, 4 yıl başbakanlık döneminde, Köşk’ten
yönetilen adam (emanetçi) pozisyonunu kabul etmez.
***
Erdoğan, Cumhurbaşkanını
halk seçsin kararını verirken, kafasındaki “Başkanlık modeli”nin yolunu
kendisine açmıştı!
Cumhurbaşkanını halk (milli irade!!) seçerse,
yetkilerinin daha fazla olması gerektiği de (hukuken) ileri sürülür! Doğrudur!
Bu, başkanlık / yarı başkanlık yönetim modellerinin yolunu açar! Erdoğan,
Cumhurbaşkanı seçiminde parlamentoyu devre dışı bırakarak, ilk aşamayı geçti!
İkinci adımı
da, Anayasayı parlamentoda değiştirerek atacak ve “Başkanlık” işini bitirecekti!
Son seçim stratejisini de, parlamentoda 368 milletvekili çoğunluğuna sahip
olmak üzerine kurmuştu!
***
Okurlarım anımsar, bu stratejiyi, seçimlerden
önce ve sonraki değerlendirmelerimde burada sık sık yazdım: Bu çoğunluğa ancak
tek bir koşulda, MHP’yi yüzde 10 barajının altına iterek ulaşabilirdi! Bu
amaçla, peşpeşe MHP liderlik kadrosunun seks videoları piyasaya sürüldü!
MHP’nin “Tek Millet, Tek Devlet, Tek
Vatan” sloganını devraldı! Kürtlere sopa çıkarttı!
Seçim sonucu, Erdoğan
için büyük bir hayal kırıklığıydı. “Erdoğan’ın
stratejisi çöktü, istediği çoğunluğu sağlayamadı, üstüne üstlük, daha az
milletvekili çıkardı, bu sonuç Erdoğan için bir yenilgidir” yorumunu
yaptığım için, NTV’de seçim gecesi, Nazlı Ilıcak ateş püskürmüştü! Olayın özünü göremeyenlere diyecek bir şey yoktu..
***
Diyeceksiniz ki, eee şimdi ne olacak?
Şimdilik iki şey var: Erdoğan ya topal ördekliğini kabul edecek; Gül ve
diğerlerine yolu açacak, Köşk’te uslu uslu oturacak..
Ya da, Başkanlığı zorlayacak! Meclis’te kurdurduğu Anayasa değişikliği
komisyonunun esas görevi budur.
Peki bu mümkün mü?
Tehlikeli soru budur!
Erdoğan’ın “Başkanlık
Sistemi” için yeni anayasada ne gibi ittifaklara ve tavizlere gireceğine ilişkin bir yanıt
aramayı zorunlu kılar.
Spekülasyona veya olasılıklara var mısınız?
***
Başa dönersek: Gül- Erdoğan çatışmasında başka
“büyük ağabeylerin” tercihleri de vardır! Bunların başında da şüphesiz Washington geliyor!
Washington kimi tercih eder dersiniz?
Benim tahminim / değerlendirmem var..
-- 22 Aralık 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder