SAYFALAR

21 Kasım 2011 Pazartesi

Ulusal Devletler Topluluğu AB Dağılıyor mu?


Arada sırada ortaya çıkan ileri akıllılar der ya: “Ulusal Devlet bitti arkadaşlar..” Eskiden sinirlenirdim, çünkü ulusal devletlerin bittiği görüşü, Türkiye gibi ülkelere emperyalistlerin dayatması olduğunu bilirim. Sadece bu dayatmaya karşı çıkmak ve bu savın içinin nasıl kof olduğunu göstermek için, geçen yıl oturup kitap yazdım (Ulus Yıkıcılığı Zamanları).
Bilir bilmez veya büyük güçlere yaranmak için ileri sürülen Ulusal Devlet Bitti zırvalığının en büyük dayanağı da Avrupa Birliği projesidir...
Önce: Avrupa Birliği projesi konusunda bakışım net: Ulusların ayrılıp parçalanmasından değil birleşmesinden yanayım. Uluslar arasında barışı sağlayacak, uygarlığı, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini geliştirecek her türlü girişim desteklenmeli. AB Projesi, ilgiyle izlediğim bir laboratuvar deneyidir. Projeye, ulusların kardeşliğini savunan sol bakışla yaklaşılmalı. Şüphesiz bu destek, AB’nin pek çok iç ve dış politikasını, Türkiye ile ilişkilerini onaylamak anlamına gelmez.
AB, kapitalizmin küresel kriziyle birlikte, büyük bir sarsıntı içine girdi. AB ayakta kalacak mı, çökecek mi.. Bu depremde gövdenin bir kısmı çökecek de, Almanya ve Fransa ekseninde Kuzey Ülkeleri Grubu mu sürdürecek projeyi.. hepsi tartışma masasında..
Çok net ortaya çıktı ki, AB içinde zayıf ülkeler ve güçlü ülkeler var. Kriz zayıfları “vurdu”. Almanya, AB içinde ekonomik bakımdan en kârlı çıkan, ticarette en çok kazanan ülkedir! Bu nedenle de, mali – parasal birliğin dağılmasını, bazı ülkelerin yeniden kendi para birimlerine dönmesini istemiyor! Almanlar, her zaman çok disiplinli, çok yüksek organize olabilen bir millettir.
***
AB’nin bugünkü “dağılma” tehlikesi, ülkeler arası büyük gelişme- kalkınma farklılıklarından, özetle Birliğin, ulusal ülkeler topluluğu olma niteliğinden ileri geliyor. AB bunu aşamadı. Mali birlik, ortak iç pazar standartlar, ortak değerler, kararlar, ilkeler, daha az gelişmiş ülkelere ve yörelere ortak kasadan yardımlar vb., birliğin ulusal devletler topluluğu olmasını önlemedi.
Ülkeler arasında ekonomik alanda rekabet, vargücüyle sürdü. Ülkeler kendi çıkarlarını ençoklaştırmaya, kendi uluslarının refahlarını ön planda tutmaya baktılar. Alman Almandır, Fransız Fransız... İtalyan İtalya.. İngiltere her zamanki İngiltere kaldı, para birliğine bile girmedi. Aralarında ortak bir dış politikadan bile bahsedemeyiz! Ulusal tercihler, oldukça yönetici konumdadır AB içinde!
Tabi, AB oluşturulurken, açık- iç pazar birliği hep ön planda seyretti. Mali- parasal ortak politikalar bunu izledi, ancak kalkınmışlık farklılıkları hep varlığını sürdürdü.
“Avrupa Uluslar Devleti”, Federasyonu veya Birliği, her zaman tartışılan ana siyasi fikir oldu, ancak böyle bir siyasi birliğe adım adım yaklaşabileceklerini sandılar.
Ülkeler arasında ekonomik rekabet varoldukça, temel sorunlarını aşamazlar. Ekonomide üstünlük sağlamak ve her zaman üten olmak, ulusal devlet varlığının özüdür. Kapitalizm, ulusal devletlerin varlığına dayandı bugüne kadar.
Küreselleşen dünya, kapitalizmin bu temel özelliğinin, yani ülkeler arası rekabetçiliğin ve üstünlük sağlama çabasının alabildiğine devam ettiği bir dünyadır!
***
Ulusal devletler, AB’nin de temel özelliği olmayı sürdürüyor. Siyasi birlik oluşmadığı için, ülkeler arası rekabet, geri kalanlar ve ileri gidenler hep olacaktır.
Avrupa çapında büyük bir devlet oluşturulabilseydi, bu kez bunu yaşatmak sorunu ortaya çıkardı, çıkabilirdi.
O zaman da belki bugün, söz gelimi bir “Avrupa Devleti”nden ayrılmak isteyen ülkeleri konuşuyor olabilirdik!
Tıpkı, belki de çok yakın bir gelecekte, ABD’den ayrılmak isteyen ülkeleri konuşuyor olabileceğimiz gibi!
Zenginlik birleştirir, yoksulluk ayrıştırır!
ABD ve AB’nin krizlerinin başka yönleri de var...
--20 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder