BDP’li Gülten Kışanak’ın
not ettiğim sözü: “Özel Harp Medyası”. Sevdim. Kastettiği, özellikle Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmalarından sonra, iktidar medyasının
kasıtlı haberlerle yarattığı hava. Bu medyanın, “Özel Harp Dairesi” gibi
çalıştığını da sözlerine eklemiş.
AKP+Cemaat iktidarının, tıpkı askeri olağanüstü diktatörlük
ve baskı dönemlerindeki gibi bir medya yarattığı doğru. İktidarın “Özel Psikolojik
Savaş Dairesi”nde kimlerin çalıştığı ileride şüphesiz isim isim ortaya çıkacak.
Hukuk devleti yerine bir guguk devleti işlemektedir. İktidara yamanan aptalların,
bu guguk devleti yaratılmasındaki paylarına bakıp, şimdi biz ne b.k yedik
dediklerini duyar gibiyim! Neyse konumuz onlar değil.
İçişleri Bakanı’nın, Büşra Ersanlı için “gençliğinde neler karıştırmış neler, ne
komünizan faaliyetlerde bulunmuş, bakın görün..” biçimindeki sözleriyle,
tutuklanmasını haklı gösteren lafları, iktidara nasıl bir zihniyetin
egemen olduğunun belgesidir.
Karşımızda, faşizan askeri dönemin sivil görünümlü çeşidi bulunuyor!
***
İçişleri Bakanı, Başbakanın seçimidir.
Başbakan da zaten düşüncelerini veciz bir şekilde
açıklamıştı geçen gün: 25 kuruşa simit kalmadı!: “Kusura bakmayın beyler. İstediğiniz kadar düşünce adamı olun.
İstediğiniz kadar medyanın mensubu olun. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır.
Siz siyasetçiyi eleştirme hakkına sahip olacaksınız. Siyasetçinin sizi
eleştirme hakkı olmayacak. 25 kuruşa simit yok artık."
1)
Siyasetçinin, yani bu örnekte iktidarın
“eleştirme hakkı”, muhalifini hapise tıkmak biçiminde gerçekleşiyor!
2)
Simit= Özgürlükler denkleminde, simit 25
kuruştan 1 TL’ye çıktığına yani yüzde 300 pahalandığına göre, özgürlüklerin
fiyatı da yüzde 300 arttı!
Bu gerçeği tutuklanan gazeteci
arkadaşlarımızın hem sayısının artmasında hem de yıllaca hapiste tutulmasında
görüyorduk.. Sadece gazetecileri kapsamıyor olay, Balyoz ve Ergnekon’daki bütün
uyduruk ve sahtekarlıklarda da görüyorduk!
İktidarbaşı bunu bize “şifreli” bir denklem olarak dile getirdi:
Özgürlükleri savunmanın, istemenin fiyatı pahalanmıştır!
***
İçişleri Bakanlığına İ.
N. Şahin’in getirilmesiyle, simit-özgürlük denklemini çözemedik;
tanımadığımız bir insan, nereden bilebiliriz; ancak konuştukça zihin
haritalarını sergilemeye başladı ve biz de öğrenme sürecine girdik..
Ama Başbakan, o koltuğa kimi ve neden oturttuğunu biliyordu,
doğal olarak.
Özgürlükleri simit
fiyatına endekslemişti ve bu “fiyat kontrolünü” de piyasada en iyi kimin
gerçekleştirebileceğine karar vermişti!
***
Simdi biz simit
fiyatlarının sabit tutulmasını dileyeceğiz! Yoksa durumlar vahimleşecek!
Artık, hergün “simit kaça” diye soracağız simitçiye!
Simit fiyatı artarsa, “özgürlükler
piyasasını” da kontrol için, örneğin Adana
Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturabilir..
Biliyorsunuz, Sayın Müdür, “Molotof atan o an vurulmalıdır” demiş ve bu amaçla yasal
değişikliklerin yapılmasını istemiştir!
Başbakan umarım bu ismi de not etmiştir, ilerisi için..
***
Yazımızın başına, “Özel
Harp Medyası”na dönelim.
İktidar medyasının özellikle Suriye konusunda “soğukkanlı katil” tutumu, tüyler
ürpertiyor!
Her ne pahasına olursa olsun Suriye’nin defterinin
dürülmesini istemekte, iktidar medyası.. Tabii bunlara, artık, sopa ve kamçı
ile iktidarlaştırılan merkez medya da dahil olmuştur!
Topla, tüfekle, ordu ile... (TSK’nin hangi günler ve hangi amaçlar için, bugünlere
hazırlandığının ortaya çıktığını görüyorsunuz, değil mi!)
Sevgilisini testere
ile doğrayan katil üzerine günlerce “vahşet” manşetleri atan medyayı..
Acaba kaç bin
Suriyeli’nin öldürülmesi doyurabilir?
Şöyle bir hesap yapılabilir mi:
Öldürülecek Suriyeli sayısı beş bini aşarsa, artık onbinin
önemi yok..
10 bini aşarsa, artık 100 binin önemi yok..
100 bini aşarsa, ha 500 bin ölmüş ham 1.000.000 Suriyeli..
Ne farkeder ki!
Evet, Özel Harp Medyası, tam görevde!
-- 21 Kasım 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder