SAYFALAR

24 Ekim 2011 Pazartesi

Deniz Feneri ve Libya’ya Demokrasi!

Deniz Feneri İyi Oldu! Almanya ayağı çökertilen emek, merhamet, iyi niyet ve dayanışma soyguncularının Türkiye’deki uzantıları olmakla suçlananlar, allem-kallem serbest bırakıldı. Zaten davayı sürdüren savcılar üzerinde Bakanlığın siyasi baskıları öteden beri vardı. Savcılar Almanya’ya soruşturma amacıyla gitmek istiyorlar, “kendi paranızla gidin”den tutun, binbir katakulli ile karşılaştı. Ayrıca, ne amaçla olduğu bence açık, davaya gizlilik yasağı  koyduruldu.
Bu dava, arkasındaki siyasilerin, hadi inandıklarını ileri sürdükleri dille örnekleyelim, Cennet ile Cehennem arasındaki tercihi konusuydu. 
Haktan, doğrudan, hukuktan yana mısın, yoksa düzenbazdan, ahlaksızdan, hukuku şeyetmekten yana mı!?
 Bu kadar açık. Yapacağın tek şey, sorunu çözmeleri için namuslu savcı ve yargıçları tamamen özgür bırakmaktan ibaretti! Yargının özgürlüğü, davanın en dokunacağı varsayılan kişi veya kişilerin da aklanması anlamına gelecekti!
Ama hayır, öyle olmadı!
Savcıların boyunlarına bir ip geçirmedikleri kaldı!
Sonunda, mahkeme, hepsini serbest bıraktı..
***
Hayır, sanmayın ki berbest bırakılmalarına karşıyım! Yasa neyse o! Deliller toplanmış, adamlar yargılanıyor.. İyi ki serbest bırakıldılar!
İki ayrı uygulama, siyasetin iki ayrı tavrı böylece ortaya çıktı
Silivri, Hasdal ve benzeri cezaevlerinde yargılanan uyduruktan “terör örgütü, çete ve darbe” sanıklarına, ama işin aslında iktidar muhaliflerine karşı, sadece siyasi ahlaksızlık diyebileceğim bir “tutuklu tutma” uygulaması ile...
..Siyasi kader ortaklığı yaptıkları tepeden tırnağı belgeli olan (RTÜK üyeliğinden yandaş TV’ye kadar..) “kendi mezhebinden” kişilere karşı yasanın hak gördüğü uygulama..
İyi ki serbest bırakıldılar! Silivriye, Hasdal’a, tutuklu öğrencilere ve herkese... sonuna kadar özgürlük isteyen ses ayyuka çıkmalıdır!
CHP, öncelikle Balbay ve Haberal, için ve bütün haksızlıklar için, bütün Silivri ve Hasdal için nöbete kalkmalı!
Muktedir’in insafsızlığından, saldırmalarından hiç korkmadan!
Almanya Deniz Feneri, topluma karşı kurulan en ahlaksız çetedir! Devlete ve siyasete muhaliflikten milyon kez daha kötü ve beter!
Bu dava, işçilerimizin alın terinin gaspıdır... Olayın diğer yönü şudur: Almanya’daki işçilere karşı kurulan din iman tezgahının ana amacını ortaya çıkartmıştır:
Din ve iman yolundan gidip gönül ve inançlarını fethet, sonra yoksullara ve insanlığa yardım yapacağız diye paralarını topla ve iç et!
Burada gaspedilen sadece paralar değildir..
İnsanlığın gönlünde varolan, yardımseverliktir, toplumsal dayanışma inancıdır... Bunlar toplumsal varoluşun ve birlikte yaşamanın temellerini oluşturur.. Bu en yüce değerler üzerinden, gemilerini yüzdür, şirketlerini kur, siyasi partilerin kasalarını doldur, çoluk çocuğunu geçindir, üstüne üstlük kumarhanelerde para ye...
Ve iktidar olarak bütün bunları örtbas etmeye kalkış!
Söylenecek tek söz bile kalmıyor!

Libya’ya Demokrasi geldi !

Kaddafi ile oğlunu ve yanındakileri yakalayıp linç ettiler. Libya’ya demokrasi getirdi NATO ve müttefikleri ve Türkiye! Buna inanan kimse var mı? Varsa, aynada şöyle bir yüzüne baksın!
Hayır, burada Kaddafi “diktatörlüğü” üzerine tek kelime yazmayacağım. Bugün böyle bir şey yazmak insanlık ayıbıdır, ayıbın da ayıbıdır..
Biliyoruz ki, ABD ve AB (Türkiye’yi de her zamanki gibi kullanarak), Libya’yı tarumar etmek için fırsat arıyordu, yıllardır!
Nasıl ki Irak’ı yerle bir ettiler!
Aslında bütün İslam ülkelerini yerlerde süründürmeye hazırlar..
Bu geçmişte tarihsel-dinsel olarak böyleydi..
Bugün de, geçmiş tarihin rolü ve katkısı olmakla beraber, esas olarak, İslam ülkeleri üzerinde piyasa-ekonomik egemenliklerini sürdürmek için böyledir... Şüphesiz ki, petrol ve doğal gaz için de...
Libya’nın değerli petrollerini paylaşma savaşı, Libya ülkesini bombalamayla birlikte başlamıştı..
Onlar için ha Kaddafi orada ha ne idüğü belirsiz başka bir caniler çetesi..
“Yandaşları” olsun da...
---23 Ekim 2011 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder