obursali@cumhuriyet.com.tr
Okurdan seslere önem vermeyi sürdürüyorum... CHP yöneticilerinin neler düşündüğünden çok (yapısal bir çözümler duymuyorum!), CHP seçmeninin değerli seslerinde önemli içerikler görüyorum... İşte kısaltılmış iki mektup daha...
“Türkiye geç kalmadan adaletli ve gerçek bir servet vergisini çıkarmalıdır. Ekonomideki yangının tamamını işçi, memur, emekli, küçük esnaf, kaldıysa köylünün, küçük işletmelerin üzerine yıkarak bugünkü ekonominin içinde bulunduğu durumdan çıkılamaz.
Yerel seçimde İstanbul’u almak adına iktidar ekonomik programsızlıkla ülkeyi ateşe atmakta. İktidar görüyor ki toplumun lokomotifi CHP kendi içişleri ile boğuşurken Mart 2024’e ulaşmaya çalışmakta... Araplar gelip fabrika kurmaz, onlar sıcak parayı sevdikleri gibi, hızlı paraya dönen yatırımları sever. Yakında BJK, FB ve GS kulüplerini Arap yatırımcılar alırsa şaşırmayalım.
Türk halkı 1950’den itibaren her seçimden sonra ödediği seçim rüşvetlerinin en ağır faturası ile karşı karşıya. Bu faturayı daha az ödemesi, muhalefetin becerisine ve halka sahip çıkmasına bağlı. Dünyada böyle iktidarların işlerini kolaylaştıran ülkemizdeki gibi naylon muhalefet partileri yoktur. Rahmetli Turan Güneş’in siyasi literatüre kazandırdığı bu tanımdan muhalefet yeni ekip ve ideoloji ile hızlıca çıkmalıdır. Yoksa bugünler güzel günlerdir.
Halkın derdi CHP’nin başında kimin olması değildir. Halkın derdi kendisine güven veren, onun haklarını savunacak yeni ve ideolojisi, ilkeleri olan kadrolardır. Anadolu’da bir söz vardır. Halk ‘Aklından ve gönlünden sildiğin insanın arkasından bakılmaz’ der.” (B.K)
CHP SEÇMENİ GÖZÜNDEN ‘DEĞİŞİM’
Umarım CHP içindeki tüm gruplar temel demokratik değerlerde uzlaşıp seçmeni bu karabasandan kurtarır.
“1- CHP’ye oy veren seçmenlerin büyük bölümü öğrenciler, kamuda ya da özelde çalışan öğretmenler, hekimler, mühendisler, hâkim/savcı, pilot, hostes, her türlü profesyoneller, subaylar, avukatlar, sanatçılar, ziraatçiler, kalifiye işçiler, teknisyenler başta olmak üzere ücretli orta/yüksek tahsilli insanlardır. Ne var ki ya teknik (yasal) ya da pratik saiklerle CHP’ye ya da bir başka partiye üye olup kendi sınıfları lehine siyasi baskı oluşturamıyor.
2) Ama bu seçmenler, iyi bir sosyal medya takipçisidir, ‘chat’ gruplarında bilgi ve görüş paylaşmakta, ‘Zoom’ gruplarında interaktif tartışabilmekte ve çözüm önerileri geliştirebilme, siyasi heyecanı/hareketi oluşturacak nüveyi yaratma-yayma potansiyeli taşımakta.
3) CHP’nin seçmeniyle çok açık bir iletişim sorunu var. AKP ise 12 milyon üyesiyle neredeyse her gün iletişim halinde. Bu iletişim sadece parti organlarında da değil, camide, tekkede, zikirde/ibadette, esnaf/ticaret ağlarında katmanlı, yaygın ve sürekli bir haldedir. Bu durum, AKP seçmeninde partisine kuvvetli bir kimlik ve parti hissedarlığı/aidiyeti oluşturmakta. Parti, temettü dağıtan bir şirket, iş olanakları ve sosyal yardım dağıtan bir ocaktır.
4) CHP’nin iletişim/temas halinde olduğu sendikalar ve odalar 12 Eylül sonrası koşullarda etkinlikleri törpülenmiş, çoğunluğun ilgisini, katılımını, temsil etme niteliğini kaybetmiş, kitleleri mobilize etme vasfını yitirmiş yapılardır. CHP’nin ‘delegeleri’ dışında üyeleri de dahil, seçmeni ile kaliteli ve canlı bir ağ kurduğunu söyleyemeyiz.
5) Tüm seçimlerde mevcut ve gelecekteki ‘seçmenini’ hareketlendirecek ilk hareket, öncelikle Cumhuriyetçi halkı, doğal bağlarının kopartıldığı partisiyle kaynaştırmalı; yerelde ve ülke genelinde tüm siyasi tartışmalara, parti programı hazırlıklarına, aday belirleme süreçlerine doğrudan dahil etmeli; bunun için tüzük tadilatı yapılmalı, üyeliğe yasal engeli olmayan yeni seçmenler partiye kaydedilmeli, düzenli aidat ödeyen, faaliyetlere etkin katılan üyeler temsilci/aday belirleme süreçlerinde önseçim yoluyla aktif rol oynayabilmeli... Yasal engeller Cumhuriyet Halk Derneği gibi bir dernek (think tank) kurulur; bu dernekte aktif faaliyet gösterenler partiye öncelikle kabul edilebilir.
6) İstanbul/Türkiye Gönüllüğü gibi genel gruplar sadece seçim zamanlarında sandık başı ve sonrası konularla ilgili olarak işlevsel olmakta. Esas olan yerelde ve genelde, sahada ilgili dallardan, mesleklerden, gruplardan insanları bir araya getirip, onlardan sürekli katkı alabilme mekanizmalarını kurma ve sürdürebilme kabiliyetini oluşturabilmektir. Bilgisayar başı, sosyal medya iletişimi araçları gerçekleştirilen faaliyetler hiçbir şekilde yabana atılmamalı.
7) Millet ittifakı projesi yanlış değil eksikti ve hatalar yapıldı. CHP, an itibarıyla üzerine düşeni yaptı alacaklı hale geldi. Şimdi ‘Demokrasi İttifakı’ isim değişikliğini yapmak uygun olabilir.” (İUO)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder