SAYFALAR

16 Kasım 2021 Salı

Siyasi cinayetler iddiası üzerine

 Orhan Bursalı

Orhan Bursalıobursali@cumhuriyet.com.trSon Yazısı / Tüm Yazıları

Siyasi cinayetler iddiası üzerine

17 Ekim 2021 Pazar

Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, seçim sürecinde siyasi cinayetler işlenebilir konusu, arkasından İYİ Parti ve Babacan tarafından desteklendi; İYİ Parti’den Koray Aydın da bu konuda duyumlar aldıklarını söyledi. Davutoğlu, “dostça ikazlar” aldıklarından bahsetti.

Konuya biraz daha ayrıntılı bakalım.

Kılıçdaroğlu, net olarak şunları söyledi: “Erdoğan gerilimi doruk noktasına çıkarıp seçime gitmek ister. Bu gerilimden olabildiğince uzak durmamız lazım. Milletvekili, il başkanlarına söylüyorum, sakin olacağız. İttifakı oluşturan diğer partiler de gerilim istemiyorlar. Eğer iş, belli grupların ellerine silah alıp belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler... Böyle kaygılarım var. Erdoğan, ‘Dur bakalım daha başınıza neler gelecek’ dedi. Devletin bütün güçleri elinde olan bir insan bunu söylüyorsa, çok tehlikeli bir cümle. Yani ben önümüzdeki süreçte ‘Durun bakalım, daha ben başınıza neler getireceğim’ diyor. Açıkça tehdit ediyor.”

Kılıçdaroğlu, bu konuda devletin kurumlarından gayri resmi duyum alıp almadığını açıklamadı, ama iddiasını “Çok sayıda siyasal şiddet yaşadık. Gazetecilere saldırılar oldu, siyasi partilerin üst düzey yöneticilerine saldırılar oldu. Bu saldırılarla ilgili soruşturma safhaları ne oldu, herhangi bir cezai yaptırım uygulandı mı? Buna baktığımızda kaygı verici bir tablo var ortada. Hatta bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı, gündüz sokak ortasında, evinin önünde yaralanmaya uğrayacak şekilde, öldürmeye varacak şiddet derecesiyle yapıldı, o işi yapanlar kısa bir sorgulamadan sonra serbest bırakıldı” gibi nesnel olaylara dayandırdı. 

Kendisi de Çubuk'ta linç edilme tehlikesi yaşadı ve iktidara yakın katil adayları serbestçe dolaşıyor...

İKTİDARIN ŞİDDETE KAYITSIZLIĞI

İktidarın bu saldırı ve öldürmeye teşebbüs olaylarına oldukça kayıtsız kaldığı, belki de olaylardan bazılarının arka planda, iktidarın şemsiyesi altında bazı açık ve gizli güçlerce teşvik edildiği veya düzenlendiği bile rahatça söylenebilir. Çubuk cinayet teşebbüsü buna bir örnektir. İktidarın, elinin altındaki yargı sistemini olaylara karışanların serbest bırakılması yönünde kullandığı da açık seçik.

İktidarın bu tutumunun, saldırıları, belki de cinayetlere varacak olayları teşvik edici olduğu da söyleniyor tabii ki. Henüz bu tür saldırılarda kimse ölmemişse bunu da bir rastlantı olarak kabul edebiliriz.

İYİ PARTİ: DUYUM ALDIK!

Babacan, Kılıçdaroğlu’nun “siyasi cinayetler” kaygısı haklıdır dedi ve Kılıçdaroğlu gibi yaşanan nesnel siyasi saldırıları anımsattı.

Davutoğlu’nun “Dostça ikazlar alıyorum” sözleri, akla hemen, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabileceği açıklanan Abdullah Gül’e Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın helikopterle giderek “Gül’ü adaylıktan vazgeçirmeye çalışması” olayını getiriyor.

Fakat İYİ Parti’den Koray Aydın daha farklı konuştu, “Bizim de aldığımız suikast duyumları var” diyerek ekledi: “Siyasi suikastlar yapılacağı konusunda bizim de aldığımız duyumlar var. Eğer böyle bir planlama varsa başta ülkeyi yönetenler olmak üzere ileride bunun hesabını vermek zorunda kalır, ağır bir bedel öderler, çok acı sonuçlar doğurur. Bunun mümkün olmadığını düşünüyorum.”

İYİ Parti devletle çok iç içeydi. Meral Akşener İçişleri Bakanlığı yaptı. Bu duyumların devlet içinden, Emniyet ve hatta MİT’in gayri resmi birimlerinden veya kişilerinden geldiği bile ileri sürülebilir.

Cumhurbaşkanı düne kadar bu konuda sessiz kaldı, ama dün “Biz yargıya iddiaların araştırılması için başvurduk, siyasi cinayetlere ülkemizde izin vermeyiz” dedi.

Peki, ülkede şiddeti çağrıştıran önceki açıklamalarına ne diyeceğiz? Neden bu konuda sözlerine açıklık getirmedi? Yarın bu konuya bakacağız.

RTE DE BAŞVURDU

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın bu iddialar üzerine soruşturma başlattığını biliyoruz. Bu soruşturmayı başsavcılığın “resen”, yani kendiliğinden açtığı söylenmişti. Cumhurbaşkanı yargıya başvurduklarını açıkladığına göre, demek ki ortada “resen” bir durum yok ve iktidar soruşturma aç demiş, gibi. 

Veya Kılıçdaroğlu’nun başsavcılığa dilekçe vererek “Kamuoyunda tartışma konusu olan ‘siyasi cinayet ve tehditler’ özelindeki soruşturmanın sonuca ulaşabilmesi ve konunun aydınlatılabilmesi için baskı ve tehdit söylemlerinin muhatabı konumundaki Recep Tayyip Erdoğan’ın beyanlarının alınması gerekli bulunmaktadır” sözlerinden sonra mı başsavcılığa başvurdu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder