SAYFALAR

20 Kasım 2021 Cumartesi

Erdoğan’ın sözleri, siyasi saldırılar ve cinayet işlenebilir iddiasıyla ilişkisi...

 Orhan Bursalı

Orhan Bursalıobursali@cumhuriyet.com.trSon Yazısı / Tüm Yazıları

Erdoğan’ın sözleri, siyasi saldırılar ve cinayet işlenebilir iddiasıyla ilişkisi...

18 Ekim 2021 Pazartesi

Siyasi cinayetler işlenebilir tartışması nereden çıktı? Şüphesiz ki gazetecilere ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a hem tamamen siyasi saiklerle saldırılmasından hem de saldırıları yapanların serbest kalmasından... Kimi dava sürse bile tutuksuz yargılanma...

Özdağ’a saldıranlara, savcı kasten adam öldürmeye teşebbüsten 12 yıla kadar hapis cezası isterken mahkeme, “isnat edilen suçun kanundaki cezasının sınırı ile tutuklulukta geçirilen süreyi göz önüne alıp sanıklar Abdurrahman G., Berke A., Gülahmet T., Kadir H. ve Muhammet Raşit G’nin tahliyelerine” karar vermişti.

Kemal Kılıçdaroğlu’na Çubuk’taki (dün yanlışlıkla Haymana dedim) cinayet ve linç girişiminin açık ve seçik faillerinden hiç kimse tutuklu değil. O linççinin iktidar partisinden olduğu ve sonrasında el üstünde tutulduğunu gördük.

Cumhurbaşkanı, şiddete karşıyız derken “Çubuk’taki o vatandaşlarım zaten yaralı, onları taciz edeceksin..” sözleriyle Kılıçdaroğlu’nu suçladı. Yani Kılıçdaroğlu’nun cenaze törenine gitmesi bile Saray için “vatandaşlarını” bir taciz durumu yaratıyor!!! Erdoğan, konuşmasında geçmiş olsun bile demedi! Tebaam diyecek de diyemiyor. Ne de olsa Cumhuriyet dönemi çocuğu!

GELİN HANIM’IN ZOR ANLARI!

Belli başlı olaylar üzerinde duruyorum. Bellek tazelemeye devam edelim belgesel olarak:

Derken, “Rize’nin gelini” Meral Akşener Rize’de saldırıya uğradı.

Cumhurbaşkanı konuştu: “Gelin Hanım beni Netanyahu’nun yanına koydu, memleketim Rize’ye gitti, Rize’de ona görüldüğü gibi gayet güzel bir ders verildi.. Nerede nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım. Burası Rize, sen Rize’de kalkıp da Rize’nin uşağına (kendisi) bu şekilde hakaret edersen yapılacak budur. Dua et ki Gelin Hanım’a çok ileri gitmeden ders verildi.. İkizdere yetmedi, Çayeli’ne gitti, orada da gerekeni yaptılar. Bu daha bir, daha neler olacak neler... Daha dur bakalım, bunlar iyi günler...”

Devletin tüm güçleri elinde... Bir dediği iki edilmeyen tek adam. Bu konuşmalarının, taraftarının bol olduğu Rize’de ve ülkenin çeşitli bölgelerinde yeni ve daha ağır siyasi saldırıları teşvik edebileceği konusunda şüphe eden yok.

Bir cumhurbaşkanı tüm ülkeyi temsil eder, ama resmi AKP lideri kimliği de olunca, sadece seçilenlerin cumhurbaşkanı olarak görülür, isterse resmi cumhurbaşkanı seçilmiş olsun, pratikte geniş bir kesimin umurunda olmaz. O makamın şiddetle tarafsızlığının sağlanması da bu nedenle gerekli, o koltuk şimdiki çoğunluk için boş duruyor gibi. 

VAZGEÇİN BU SEVDADAN...

Derken AKP lideri, yakınlarda (8 Ekim) bir konuşma daha yaptı:

“Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmenin, kendileri için daha iyi olacağını belirtirim..”

Gerekçesi de “yolsuzluğa, rüşvete batmış belediyelere” sahipmiş muhalefet!

Siyasi partilerin varlık nedenini ortadan kaldıran bir konuşma. “Kendiliğinizden vazgeçin bu sevdadan, yoksa...” gibi sonuçlar çıkaran çıkarana.

Otoriter liderler kendileri için hep hayat boyu iktidar saadeti isterler, saptamasına uygun bir söz..

Siyasetin, politikacının en açmaz hali... Demokrasinin aslında ancak birkaç harfinin yeterli görüldüğü bir durum...

Başkanlık anayasasının kabulü için yaptığı konuşmalardan birinde de “400 vekil verin, bu iş huzur içinde çözülsün” demişti ve bu sözleri de siyasette bir tehdit olarak yorumlanmıştı.

VE SİYASİ CİNAYETLER MESELESİ

Bir lider, seçimlere giderken bu tür konuşmalarla ülkeyi ancak gerginleştirici davranmış olur.

Muhalefet de “Acaba başımıza neler gelecek” diyerek de durumdan sonuç çıkarır.

Dahası dünkü yazımda belirttiğim gibi, siyasi cinayet olabilir konusunda duyumlar da aldıklarını açıkladılar.

Bir partinin, liderin ve çıkarı bu iktidardan yana olan herkesin, asla iktidarı vermemek gibi bir havaya girmesi, bunu ima eden çok sayıda açıklamalar yapması, seçimler üzerinde de meşruiyet tartışmasını beraberinde getirir.

Acaba iktidarı vermemek için neler yapacaklar, ülkeyi nasıl bir gerilim cenderesinin, hukuksuzluk batağının içine sokacaklar, diye düşüncelerini seslendirmeye başlarlar.

Bu konuda teoriler yarışmaya başlar. (Bunlara da yer verebiliriz.)

Lider hele gerilim ustasıysa ve kendini vazgeçilmez görüyorsa!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder