SAYFALAR

27 Kasım 2019 Çarşamba

Kumpas üzerine: Öyle bir yalan at ki gazetecilik de ölsün


25 Kasım 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet


Öyle bir büyük yalan ortaya at ki, herkes tartışsın hatta inansın ve ortalık iyice karışsın.. 
3- 4 gündür yaşadığımız budur. Yalanın büyüklüğü tartışmanın büyüklüğüyle orantılıdır! Çünkü bizde gazeteciliğe operasyonel gazetecilik ve kumpaslık bulaşmıştır. Saray, gazeteciliği öldürme planını 10 yıldır planlı bir şekilde sürdürüyor, satın aldırdığı adamlara. Gazetecilere, patronlar veya gazeteci kılıklılara gazeteciliği öldürtüyor. Saray’daki CHP’li haberi de bu cinayetlerden biridir.
Yaşadığımızın kısa özeti.  Ayrıntıya girelim.
Şimdi Talat Atilla adında bir kişi, “bomba haber” yakalıyor (varsayalım). Bunun doğru olduğuna kesin inanıyor, kaynaklarına bir kaç kez doğrulattığı iddiasını ileri sürüyor.

Kendi neden yayınlamıyor
Ama “bomba haberini” kendisi yayınlamıyor, kendi internet sitesini zıplatacak bir haberi tutuyor, ünlü köşe yazarlarına servis ediyor. Kendisini arka planda, alacakaranlıkta tutuyor. Alacakaranlık, komplocuların sığınağıdır.
Neden? Hangi gazeteci eline geçirdiği bir bir “bomba haberi” başkaları yazsın diye servis eder?
Başvurduğu köşe yazarları ona bu soruyu hiç sormuyorlar mı?
En azından Sözcü’nün başyazarı Rahmi Turan sormamış, almış ve “saraydan bir kesin kaynak” diye yazmış. İkinci gün de Saraydaki ünlü CHP’linin Muharrem İnce olduğunu açıklamış. Olayın palavra olduğu ortaya çıkınca da özür dileyerek ve hayat yaptığını belirterek kaynağını açıklamış: Talat Atilla.
Medya “kaynak açıklanır mı” gibi zırvalıklarla vakit geçirdi bir süre. Yalanın, dolduruşa getirenin, komplonun baş aracının kim olduğu tabii ki açıklanır. Turan doğru yaptı. Nasıl bir boşluğa geldi de bu yazıları yazdı başka bir konu. İngiltere’de tedavi görüyor olması, kabul edilebilir bir mazeret olabilir. İçten çok geçmiş olsun.
Saray’dan kesin bir kaynak olarak sunulan, Talat Atilla çıkıyor!
Saray açıklama yapıyor: Böyle bir ziyaret ve görüşme olmadı, kimseye de CHP’nin başında siz olun denmedi.
Saray kendini temize çekiyor. Ama ortaya açılan bombada izi var!
Derken TA adındaki, Rahmi Turan’ın “Saray kaynağı” diye takdim ettiği kişi (aslında CHP’liymiş kendileri!!) çıkıyor ve kaynağın CHP içinden olduğunu ileri sürüyor.

Yalanın ucu bucu yok.

Kumpasa bakın: Sabaha karşı 1,15 Saraya gidiliyor, gidiş başka çıkış başka araçlarla! Görüyor musunuz gizliliği! Somut bilgiler var, saat, araç plakaları falan.. bombanın somut unsurları! Haber bu haliyle tamamen bir çöp, inandırıcılığı sıfır.
Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyorsunuz, 7 yıldır görüşmedim diyor. Adamı reddetmiş, önceki haberleriyle de şaibeli.. TA ise Kılıçdaroğlu’na doğrulattım diye palavralarını sürdürüyor..
Ama TA önemli değil, o bir araç. Saray ile mi bu kumpası kurdu, yoksa zaten aldığı hizmet siparişi çerçevesinde bu bombayı (EYP, El Yapımı Patlayıcı) imal etti, CHP içinden aklıevvel aptalın biriyle mi tezgahladı, hiç önemli değil.
Önemli olan, CHP’yi karıştırmak, güçsüz, dağınık iktidar alternatifi olamayacak bir parti olduğunu göstermek ve halkın gözünde düşürmek.
TV’lerdeki tartışmalara bakıyorum, patlayan bombanın amaçları doğrultusunda, havuz medyasından bol bol kişiler yorum yapıyor ve CHP’de iktidar savaşı tartışılıyor.

İnce’ye gelince
TA’nın “bombası” anlaşılan İnce’yi inandırmış. Hem CHP’ye komplo demek hem de TA’ya inanmak olmaz.
TA, İnce adı üzerindeki şaibeyi kaldıracak açıklama da yapmıyor. Varsa açıkla kardeşim, kim bu! Birisini ateşe atar mı? Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 4 yıl varken, Kılıçdaroğlu son iki seçimdeki başarısıyla parti içinde güçlüyken, Kurultay’da seçilmesi konusunda olasılık çok güçlüyken, Muharrem İnce ile neden uğraşsınlar ve CHP’yi güçsüzleştirsinler.
Tartışmalı bir yön de, İnce’nin de bunu kendisi için bir siyasi fırsata dönüştürme eğilimine girmesi.
Kılıçdaroğlu kendisine güveni yüksektir, en doğru şekilde cesurca bu konuyu kapattırma yolunu gidecektir. Suçlamalarda bulunmadan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder