25
Kasım 2019 Pazartesi / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Öyle
bir büyük yalan ortaya at ki, herkes tartışsın hatta inansın ve ortalık iyice
karışsın..
3- 4
gündür yaşadığımız budur. Yalanın büyüklüğü tartışmanın büyüklüğüyle
orantılıdır! Çünkü bizde gazeteciliğe operasyonel gazetecilik ve kumpaslık
bulaşmıştır. Saray, gazeteciliği öldürme planını 10 yıldır planlı bir şekilde
sürdürüyor, satın aldırdığı adamlara. Gazetecilere, patronlar veya gazeteci
kılıklılara gazeteciliği öldürtüyor. Saray’daki
CHP’li haberi de bu cinayetlerden biridir.
Yaşadığımızın
kısa özeti. Ayrıntıya girelim.
Şimdi Talat Atilla adında bir kişi, “bomba
haber” yakalıyor (varsayalım). Bunun doğru olduğuna kesin inanıyor,
kaynaklarına bir kaç kez doğrulattığı iddiasını ileri sürüyor.
Kendi neden yayınlamıyor
Ama “bomba
haberini” kendisi yayınlamıyor, kendi internet sitesini zıplatacak bir haberi
tutuyor, ünlü köşe yazarlarına servis ediyor. Kendisini arka planda,
alacakaranlıkta tutuyor. Alacakaranlık, komplocuların sığınağıdır.
Neden?
Hangi gazeteci eline geçirdiği bir bir “bomba haberi” başkaları yazsın diye
servis eder?
Başvurduğu
köşe yazarları ona bu soruyu hiç sormuyorlar mı?
En
azından Sözcü’nün başyazarı Rahmi Turan
sormamış, almış ve “saraydan bir kesin kaynak” diye yazmış. İkinci gün de
Saraydaki ünlü CHP’linin Muharrem İnce olduğunu açıklamış. Olayın palavra
olduğu ortaya çıkınca da özür dileyerek ve hayat yaptığını belirterek kaynağını
açıklamış: Talat Atilla.
Medya
“kaynak açıklanır mı” gibi zırvalıklarla vakit geçirdi bir süre. Yalanın,
dolduruşa getirenin, komplonun baş aracının kim olduğu tabii ki açıklanır.
Turan doğru yaptı. Nasıl bir boşluğa geldi de bu yazıları yazdı başka bir konu.
İngiltere’de tedavi görüyor olması, kabul edilebilir bir mazeret olabilir.
İçten çok geçmiş olsun.
Saray’dan
kesin bir kaynak olarak sunulan, Talat Atilla çıkıyor!
Saray
açıklama yapıyor: Böyle bir ziyaret ve görüşme olmadı, kimseye de CHP’nin
başında siz olun denmedi.
Saray
kendini temize çekiyor. Ama ortaya açılan bombada izi var!
Derken
TA adındaki, Rahmi Turan’ın “Saray kaynağı” diye takdim ettiği kişi (aslında
CHP’liymiş kendileri!!) çıkıyor ve kaynağın CHP içinden olduğunu ileri sürüyor.
Yalanın ucu bucu yok.
Kumpasa
bakın: Sabaha karşı 1,15 Saraya gidiliyor, gidiş başka çıkış başka araçlarla!
Görüyor musunuz gizliliği! Somut bilgiler var, saat, araç plakaları falan..
bombanın somut unsurları! Haber bu haliyle tamamen bir çöp, inandırıcılığı
sıfır.
Kemal
Kılıçdaroğlu’na soruyorsunuz, 7 yıldır görüşmedim diyor. Adamı reddetmiş,
önceki haberleriyle de şaibeli.. TA ise Kılıçdaroğlu’na doğrulattım diye
palavralarını sürdürüyor..
Ama TA
önemli değil, o bir araç. Saray ile mi bu kumpası kurdu, yoksa zaten aldığı
hizmet siparişi çerçevesinde bu bombayı (EYP, El Yapımı Patlayıcı) imal etti,
CHP içinden aklıevvel aptalın biriyle mi tezgahladı, hiç önemli değil.
Önemli
olan, CHP’yi karıştırmak, güçsüz, dağınık iktidar alternatifi olamayacak bir
parti olduğunu göstermek ve halkın gözünde düşürmek.
TV’lerdeki
tartışmalara bakıyorum, patlayan bombanın amaçları doğrultusunda, havuz
medyasından bol bol kişiler yorum yapıyor ve CHP’de iktidar savaşı
tartışılıyor.
İnce’ye gelince
TA’nın
“bombası” anlaşılan İnce’yi inandırmış. Hem CHP’ye komplo demek hem de TA’ya
inanmak olmaz.
TA,
İnce adı üzerindeki şaibeyi kaldıracak açıklama da yapmıyor. Varsa açıkla
kardeşim, kim bu! Birisini ateşe atar mı? Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 4 yıl
varken, Kılıçdaroğlu son iki seçimdeki başarısıyla parti içinde güçlüyken,
Kurultay’da seçilmesi konusunda olasılık çok güçlüyken, Muharrem İnce ile neden
uğraşsınlar ve CHP’yi güçsüzleştirsinler.
Tartışmalı
bir yön de, İnce’nin de bunu kendisi için bir siyasi fırsata dönüştürme
eğilimine girmesi.
Kılıçdaroğlu
kendisine güveni yüksektir, en doğru şekilde cesurca bu konuyu kapattırma
yolunu gidecektir. Suçlamalarda bulunmadan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder