24
Kasım 2019 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Fıldır
fıldır evde arayıp duruyordum, kayıp kayıp kayıp.. Bir şey ararsan bazen
bulamazsın, o istediği zaman kendini gösterir. Sonra birden bir kitap yığının
üzerinde bana bakarken gördüm onu. Bakıştık bir süre, her ikimizin de
gülüştüğünü kabul edersiniz! Bu oyun iki yıl sürmüş ayol!
Ali Sirmen’in “Bir Eski Cumhuriyet İçin” başlıklı, Ümit Aslanbay’ın yaptığı derin veya
nehir söyleşi kitabından bahsediyorum (İmge Kitabevi).. Sirmen’i her gördüğümde
kitabı anımsardım. Tabii bu evdeki bir oyun, gider alırsın biter, ama hayır
illa o kitap.. Çünkü anlatanın da yazarın da imzasını taşıyor.
Sevgili
Ali Sirmen Türkiye’nin belki de en önemli tarihi kesiti içinden bakıyor bize.
Olaylar olaylar olaylar, ama odakta gazetecilik var. Ben de meslek hayatına
gazeteci olarak başlamış biri olarak, bir sürü yerde olaylarla örtüşüp durdum
okurken. Mesela ben Yeni Ortam’da dış haber çevirmeni veya uyarlamacısı olarak
çalışmaya başladım, sanırım Sirmen ve Mumcu Cumhuriyet’e geçtikten hemen sonra.
Cumhuriyet’e
de Bilim ve Teknoloji ekini yayınlamak için geldim 1986’da, o sırada Sirmen 12
yıllık Cumhuriyetçiydi. Sirmen Nadir
Nadi’nin yazarıydı, o çağırmıştı, birden farkettim ki ben de İlhan Selçuk’un yazarı olarak gazetede
yazmaya başladım. O bana köşe açmıştı!
Hippiler 68’in devamı
Ali
Sirmen’in anlattıklarını büyük bir keyif ve merakla okudum, yer yer gıpta
ettim. Bilmediğim pek çok şeyi öğrendim, Sirmen zengin bir hayat yaşamış..
Anasının büyüttüğü bir çocuk, babası almış başını ABD’ye gitmiş daha Ali
doğmadan! 40 yıl sonra, Ali Sirmen hapishaneye düşünce gelip ziyaret etmiş..
Sirmen 10 Kasımda doğduğu için o günlerde kapalı meyhanelerde kutlanamamış
doğum günleri.. Galatasaray lisesi.. O dönemin Beyoğlusu... Şişli’de biten,
Topkapı’dan ötesi olmayan, karşıda ise Bostancı ve Yeldeğirmeni’nden Moda’dan
ibaret İstanbul.. Kadıköylüler “İstanbul’a inerdi”.
Fırtınalı
siyasi zamanlar, bir entelektüel merkez olarak YÖN dergisi ve büyük bir
araştırmacı ve siyasal entelektüel beyin Doğan
Avcıoğlu.. Sirmen 1968 olaylarının ve Çekoslovakya işgallerinin içinden
gazeteci.. Dış politika yazarlığını günde 5 keze çıkartmayı başaran usta bir
yazar..
Sirmen:
“68 olaylarına katılan öğrencilerin
önemli bir bölümü, tıpkı, 68’in bir türevi olduğunu düşündüğüm hippi hareketi
gibi, takım elbiselerini giydiler, kravatlarını taktılar ve kurulu düzenle
anlaştılar..” Ülkemiz için de tanıdık...
Sivil mi yoksa asker mi demokrat
Sevgili
Ali, çok doğru saptamalar yapıyor: Türkiye’de siviller askerlerden daha
demokratik değiller.. Türkiye’de demokrasinin yürüyemeyip topallamasının
nedeni hep sağ ayağının
aksamasındandır... derken. Ve “Batı demokrasileri sorunları sistem içine
çekerek çözme eğiliminde.. Türkiye’de ise özellikle sola inanılmaz bir
düşmanlık var, sınıf düşmanlığı üst düzeyde. Her zaman böyle olmuş, CHP’nin tek
parti yönetiminde de.. Türkiye’de orta sağ geçici bir güç oldu, radikal dinci
sağın geçiş koridoru, iktidarı uzanma aracı..
Tiyatrocu
daha sonra sinema ve dizi oyuncusu Ali Sirmen..
Aman ne
hikayeler! Kendilerini Ankara’ya otobüsle götüren sivil polislere, yahu bir
daha dışarı çıkar mıyız belli değil, gelin şurada lokantada bir yemek yiyelim
rakı içelim, önerisine evet diyen polislerle hep birlikte kafayı çekmeler! Mine
Sirmen’in kocasını hapishanede ziyarete gittiğinde ve dışarıda yapılacak başka
işleri kovalamak için, oğulları Devrim’i askerlere emanet bırakmalar.. 27 Mayıs
kuşağı... Madanoğlu ve askeri cuntalar...
Tabii
gazeteler ve döneme damgasını vurmuş müthiş isimlerle ilgili anılar. Uğur
Mumcu’lar, Çetin Altanlar..
Sevgili
Mine Sirmen söyleşilerde yer yer boy gösteriyor ve bizlere gülümsüyor, hala
aranızdayım yaşıyorum diyor..
Kitap
çok belirleyici dönemin kalın ve esprili çizgileriyle büyük bir anımsatma ve
çok doğru saptamalarla dolu. Okuyun lütfen..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder