10 Eylül Salı 2019 / Bilim ve Siyaset – Orhan Bursalı
AKP’nin doğurduğu yeni parti kuruluşlarına giderken - 2
“Gül- Davutoğlu ve
RTE ilişkisi gündeme oturdu… Biliyoruz ki RTE 4 yıldır Gül’ü, AKP dışına
çıkarmak için uğraştı ve bunu başardı. Fakat siyaset iniş ve çıkışlar olayıdır.
Dinamiktir. Bir yerde nokta konur, ama yeni bir parantez açılır ve oyuncular
yeniden sahne alır. RTE, Davutoğlu’nu Parti liderliğine ve Başbakanlığa
getirerek Gül meselesini noktalamıştı. Neden? Çünkü her ikisi de “lider”,
“tepeye oynayan/çıkan” politikacılardır. Tepelerde
iki lider olmaz. Hele RTE tipi politikacılar, çevrelerindeki bütün
eski-yakın arkadaşlarını genellikle tasfiye ederler. RTE için önemli olan tek şey var: dediklerini yapacak insanlar..
Gül’ün kendine özgü tarzı var, kavgacı değil, ılımlı.
Etkilenmeye açık, topluma daha çok kulak verir. RTE’nin tersi.”
Geçmişte RTE ile yaşadığı “siyaset çatışması”nda kavgacı olmadı. Tarzı değil. Ayrıca RTE’nin
yıldızının yükseldiği dönemlerde onunla çatışmaya girilmez. Bunu bilir. Ama
geçmişte, RTE karşısında alternatif siyaset ve düşüncelerini söyleyerek, kendi
“siyaset programını” epey inşa etti,
mesajlarını verdi ve farkındalık yarattı. Cumhurbaşkanlık süresi bitince de,
köşesine çekildi.
Fakat Gül siyasetçi, 70-80 yaşında değil ki köşesine çekilsin.
Yaptığı, bir “geri dönüş” için koşulların olgunlaşmasını beklemek. Gül,
siyasete geri dönecekse, şüphesiz lider olarak döner..”
***
Yukarıdakı satırların hepsi, 9 Mart 2014’de Gül, Tek Seçenek mi? başlıklı yazımdan alıntı.
Şimdi de 16 Haziran 2015 tarihli “Gül – RTE: Uzun süren çatışmanın
son aşaması” yazımdan bir alıntı yapıyorum:
Bilek güreşinin zamanı var
“..Epey Gül tartışacağız... Erdoğan dobra adam, gizli saklısı yok, biliyoruz onu; ama Gül öyle
değil, saman altından su yürütüyor.. görüşü yaygındır. Ben öyle bakmam,
hatta yanlış bulurum.
Erdoğan ne kadar ilişki kurularak etkilenmesi zor, kendi
doğrularında eğilmez bükülmez, uzun vadeli hedeflerine kilitlenmiş, bunun için
de ezer geçer-kutuplaştırır.. köklü dini inançları doğrultusunda ne pahasına
olursa olsun ülkeyi dönüştürür bir kimse ise..
Gül ise yeni koşullarda
yeniden durum muhasebesi yapabilen, yeni duruma uyum sağlayabilen, toplumsal ve
siyasal olarak etkilenebilecek insandır. İslam dünyasında yaşanılanlara bakışı
farklı ve reformcudur. Hatta, İslamın
ortaçağından bahsetmiştir. Gül’ün toplumsal mutabakata daha yakın bir
duruşu var. Erdoğan amacına ulaşmak için ne kadar kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı
olmaktan çekinmezse, Gül de o kadar gerektiğinde uzlaşmacı olabilir. Gözlemim
ve değerlendirmem bu..
Örneğin Gezi Direnişi’nde RTE
Kuzey Afrika’da iken Gül ve diğerleri uzlaşmacı oldu, ama RTE döndü ve adeta
savaşı başlattı! Bütün rezaletler ve ölümler birbirardına geldi, acılar
yaşandı.
RTE ile Gül arasındaki siyasi
ilişkilerin “kardeşçe” olduğunu hiç düşünmeyin. RTE, Cumhurbaşkanlığı
döneminde Gül’e siyasetin kapılarını hep kapamıştır...
Gül ile Erdoğan arasındaki
ilk önemli olay, Şike Yasasının yeniden düzenlenmesi sırasında patlamıştı. Gül,
ikinci şike yasasını ilk kez bütünüyle Meclis’e gönderecek, değiştirilmesini
isteyecek, ama Erdoğan yasayı Meclis’ten olduğu gibi geçirerek yeniden Gül’e
gönderip yasalaşmasını sağlayacaktı. Bu, aralarında ilk ciddi bilek güreşiydi.
(RTE kazandı)
RTE bununla kalmadı, Gül’ün
görev süresini 7 yıl uzattırdı ve Gül’ün yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesini de
yasakladı...
RTE Gül’e siyasetin, partinin
yolunu hep kapadı. Cumhurbaşkanlığı bitince de, Parti’ye dönmesinin önünü kesti
mesela! Gül, RTE’nin en büyük rakibiydi, tek adamlığında Gül’e hiç bir yer
yoktu.
Gül, gücünün zirvesinde olan
bir kişiyle güreşmek için mindere çıkmayacak ve bekleyecekti.”
Zaman şimdi olgunlaştı
Bu yazımın sonunda, 2015
Haziran seçimini AKP’nin kaybettiği koşullardan yola çıkarak “İşte
şimdi günler geldi. RTE güç ve Partisi iktidarı kaybetti. AKP yeni arayışlarda,
doğal olarak. Yeniden yapılanmasını ve Kurtuluşunu Gül’de arayacaktır. Nasıl,
hangi koşullarda, göreceğiz,” yazmışım!
Biraz erken olmuş bu sonuç.
RTE iktidarı vermemiş, 4 y
süren karanlık bir adet iç savaş ve bombalama kitlesel cinayetler dönemine
girmiş ve 2 Kasım’da yenilenen seçimlerle iktidarı geri almıştı.
O günler esas şimdi geldi! Bu
alıntıları geçmişi anımsamak için aldım.
Gül, siyasete AKP dışında
soyundu epeydir.. Cumhurbaşkanlığı adaylığını anımsayın. Çünkü AKP neredeyse
tamamen RTE severlerin partisine dönüştü, adeta bir demir çekirdek, ve hem
Davutoğlu hem Gül, şüphesiz Babacan ile birlikte fiilen harekete geçti.
Zaman olgunlaşmıştı..
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder