6 Ocak 2019, Pazar /
Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Asla olmaması
gereken yerde bir katil: “Kopya çektiğimi belgeleyen tutanağı silin..” Sözde
üniversite öğrencisi, aslında asla üniversiteye giremeyecek üniversitenin
hayalini bile kuramayacak bir katil ruh, silemeyiz yanıtını alınca hocası Ceren Damar’ı önce bıçaklıyor, yetmiyor
tabancayla öldürüyor.
Asla mezun olamayacağını biliyor katil. Asla
üniversiteye gidemeyecek bir ruh, üstelik hukuk öğrencisi olabiliyor. Aslında
çökmüş bir öğrenim sisteminin, ülkeyi saran kolaycılığın, yüceltilen
ahlaksızlığın kurbanı Ceren Damar. Şüphesiz ki bir de iktidarın “vurun
birbirinizi, silah satılsın, ticaret olsun” sonucuna çıkan adeta “silah
serbestiyeti”nin bedeli, Ceren’e ve daha binlerce kadına kesiliyor.
Katilin Ceren’i öldürebilmesinin ardında, ülkeyi saran
kadın düşmanlığının, erkeklerin
kadınları kolayca öldürebildiği toplumsal ve siyasal ortamın da izlerini sürün.
Katile baktığınızda “cinai çehre”yi
görüyorsunuz. Ama ne yazık ki, cinayeti işledikten sonra bu kanaat
kesinleşiyor.
***
Çiğneme
ortaklığı: “Binali beyin istifa
etmemesi Anayasa’ya aykırı ama bunu mesele yapmayacağız” sözünün savunulacak
hiç bir yanı yok. Binali Yıldırım’ın geçen ay durup dururken Kılıçdaroğlu’nu
ziyaretinin nedeni de kesinleşmiş oldu. O zaman Anayasa’yı askıya alan uygulamaları
ve bu konuda iktidara ve RTE’ye yöneltilen suçlamalar da anlamsızlaştı! Ortada savunulacak
bir şey de kalmıyor. Bu kez Binali bey ile Kemal bey ortaklaşa Anayasayı es
geçmiş oluyorlar.
Acaba Kılıçdaroğlu Binali beye gitse “gel şu anayasa maddesini de birlikte
çiğneyelim” dese, ne yanıt alırdı?
***
Bakanlık
halk sağlığına düşman mı? Akademisyen Bülent
Şık, Sağlık Bakanlığının Kocaeli, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne ve
Antalya’da tarım ürünlerinde kanserojen araştırmasında yer alıyor. Şık,
kanserojen ürünleri açıklayınca, Sağlık Bakanlığınca dava ediliyor, istenen
hapis cezası 12 yıl.
Bu “bırakın halk zehirlensin” mi demek? Raporu neden Bakanlık
açıklamaz. Bu rapor ışığında herhangi bir önlem almış mı? Almamışsa, “ey millet
şöyle bir rapor var, herkes önlemini alsın” demesi gerekmez mi?
***
#MeToo Bilimde cinsel taciz.. Hayır bilimi unutmayım: 2018’n
önemli bir olayı, ABD ve Avrupa’yı saran
#MeToo cinsel taciz itiraflarının veya açıklamalarının, başlarda
sessiz kalınan bilim dünyasına da sıçraması oldu. Dahası Amerikan Ulusal Bilim,
Mühendislik ve Tıp Akademileri bir rapor
yayımladı. İki büyük üniversite sisteminde yapılan soruşturmalara dayanan rapora
göre, kadın akademisyen ve üniversite kadın personelinin yüzde 50’sinden
fazlası ve öğrencilerin de yüzde 20- 50 arası, cinsel tacize uğradı. Bazı erkek
akademisyenler kovuldu ve üniversitelerde yeni kararlar alındı. Bizim
üniversitelerde neler olup bittiğini sorgulayan var mı? Diyeceksiniz ki,
cinayetler ve atılmaların yanında taciz olaylarına sıra mı gelir.
***
KİTAP: “Yurt kemiricileri”. Işık Kansu’nın incelemesi. “Cumhuriyet yıkılırken Tarikat- Ticaret – Siyaset üçgeni
‘medyatör’leri nasıl kullandı”, alt başlığıyla Telgrafhane yayınlarında çıkan
kitabı, “Cumhuriyetin çürütülüşüne tanıklık etmek zorunda bırakılan bir
gazetecinin mesleğini sürdürürken belgeliğinde biriktirdiği kesiklerden, aldığı
küçük notlardan, düşüncelerden, değerlendirme ve yazılardan oluşan bir not
defteri gibidir” kapak yazsıyla okura sunuluyor.
Gerçekten bir belgelik: Yeni medya düzeninden rant ekonomisine; medya
holding ihalelerinden tehditlere, telefonlardaki pazarlıklara, davalara
gazeteci kirli ilişkilerine kadar yaşadığımız hemen her olayın belgesel izleri
var kitapta. Tabii medyanın tüm bu kirli dolaplardaki rolleri. Siyasi
pazarlıklar ve daha bir dizi olay.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder