SAYFALAR

18 Aralık 2018 Salı

“Tasarlanmış İnsan Çağı” başlarken.. (2)


17 Aralık 2018,  Pazartesi / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Dünkü yazımda Çinli bilimci He Jiankui’un bir embriyoda, HİV virüsünü (AİDS hastalığı etkeni) bedende yaydığı bilinen bir gende değişiklik yaptığını (geni mutasyona uğrattığını) ve böylece genetiği değiştirilmiş ilk ikiz bebeklerin  doğduğunu belirtmiştim.
Jiankui, bu denemeyi yaparken, gendeki değişimle birlikte HİV virüsünün de bedende yayılmasını durduracağını düşünüyordu ve müdahale ailenin onayı ile yapılmıştı.
Durdurur mu bilmiyoruz. Bu ancak bebekler büyüyünce ve HİV virüsü alınca anlaşılabilecek bir bir olay.
Ayrıca CCR5 olarak bilinen gendeki değişikliğin ne gibi kötü sonuçları olacağı da bilinmiyor. Çünkü bu gen bağışıklığı güçlendirici etkilere de sahip.

Bilim dünyası kaynıyor

Hiç birimiz farkında değiliz, Türkiye ve dünya kamuoyunun umurunda değil, ama bilim dünyası kaynıyor, bilimin etik komisyonları tartışıyor, bu müdahalenin ahlaki sorunlar yaratacağı ve izin verilmemesi gerektiği söyleniyor, bu tür müdahalelerin kesin kurallara bağlanmasını söyleyenler de var.. 
Çünkü bu olayla birlikte “Tasarlanmış İnsan Çağı” da başlamış oluyor.
Fakat siyaset de dini kurumlar da yakında duruma müdahil olurlar, kamuoyu da evet- hayır diye bölünür ve tartışmalar alevlenir.
Şimdi bir adım geriye gidelim ve belleğimizi tazeleyelim, çünkü eylem yeni ama tartışma yeni değil..

“Mavi gözlü bebek istiyorum”

Yıllarca yayın yaptık, insan genlerinin laboratuvarda çoğaltılması (klonlanması), İnsan Genom Projesi ile ile neredeyse tüm genlerin haritalanması, yerlerinin belirlenmesi ve fonksiyonlarının da bilinmeye başlanması ile yeni bir çağ başlamıştı. Öncelikle kalıtsal hastalıklara neden olan genlerin keşfedilmesi, bu genlere müdahale edilerek kalıtsal hastalıkların giderilmesi olasılığını da gündeme taşıdı (Gen tedavi). Denemeler başlamış, ancak tedavi yöntemlerinin zaman içinde öyle kolay sonuç vermeyeceği görülmüştü. Böylece genetikçiler için yeni bir öğrenme dönemine girilmişti.
“Ismarlama bebekler” konusunu anımsarsınız. Ailelerin “mavi gözlü”, “uzun boylu” vb niteliklere sahip bebekler ısmarlayabilecek döneme giriliyor diye az yazıp çizmedik. Şüphesiz bu olasılıkların ne kadar etik olacağı da tartışıldı. İnsan genomuna müdahalelerin sonuçlarının bilinmezliği ve insan nesline hayrı dokunmayacağı görüşü de gündemden eksik olmadı.
Yani fikir olarak, bilim politika, toplum ve hatta dini kurumlar bu konuya aşılıdır. Ailelere “çeşitli hastalıklardan arınmış, iyi huylu, boyu posu yerinde, akıllı bir çocuğunuz olmasını mı istersiniz, yoksa rasgele artık nasıl doğarsa bir bebek mi” diye sorarsanız, çoğunluğun ne yanıt vereceğini sormuyorum bile.
Yani genlerine müdahale edilmiş doğumların en azından bugün popüler eveti alacağı düşünülebilir.
Fakat konu o kadar basit değil, çünkü bilim bu tür müdahalelerin yol açacağı sorunlar açısından henüz bilinmezlikler içinde. Evet, belki hedeflenen ilk amaca ulaşılabilir, ama hedeflenmeyen ve istenmeyen sorunların ne olacağını söyleyebilir miyiz?

Farklı insan nesilleri bir arada

Genlerdeki değişim bir tür mutasyondur (Genin değişime uğraması ve eski fonksiyonu yerine yeni fonksiyonlar üstlenmesi veya devre dışı kalması)
Bu mutasyon doğal olarak insan ve tüm diğer canlılarda her an işliyor. Ama rasgele olarak..
Evrim bu değişinimlerin üzerine kurulu olarak ilerliyor.
Şimdi ise insan eliyle genleri (noktasal ve amaçlı müdahale ile) değiştirme ile, insan neslinde doğal olmayan mutasyon dönemine girildi. Bu değişinim, o insan tarağından soyuna, nesilden nesile aktarılacak.
Böylece doğal (mutasyonlu) insan nesline paralel olarak, genleriyle bilinçli oynanmış insan nesli üremeye başlayacak.
Üstelik bir değil, belki de ileride binlerce paralel farklı farklı nesiller.
Yarın: Bilimin önerileri var, ne yapmalı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder