13
Aralık 2018, Perşembe / Bilim ve
Siyaset, Cumhuriyet
Bir
toplantıda sohbet ederken, “Orhan bey, Fransa’daki eylemler ilginç, ben
Trump’ın kışkırtmasını görüyorum eylemlerin arkasında” dedi. Neden diye sordum,
“Macron Avrupa Ordusunun kurulması zorunluluğundan bahsetmişti, bu da ABD’nin
yanıtı oldu sanki..”
Bu
ggibi olayları hemen dış mihraka bağlama eğilimi yaygın. Arkada bir komplo
aranır. Ülkemizde de bunu görmedik mi? Gezi olaylarının hala bir kâbus gibi
iktidarın üzerinde asılı durduğunu görüyoruz; aradan 5 yıl geçmesine rağmen,
haksız hukuksuz yeni davalar açıp duruyorlar. Tam da Fransa’daki olaylar
patladıktan sonra hemen sonra.. Seçimlere az kala..
Hukukun
ülkemizde guguka dönüştürüldüğünün son bir örneği de, Necati Doğru ve Emin Çölaşan
hakkında resmen Fetöcü suçlamasıyla dava açılmasıdır. İki yazar arkadaşımız
Fetöcü öyle mi?
“Yoksul Fransa”
Kibiriyle
Fransa’yı kendi yarattığını sanan Macron, ekonomik krizden iyice bunalmış,
iyice aşağı itilmiş kitleleri karşısına aldı. Bu direniş veya iktidarı protesto
hareketini, şüphesiz ki alt kesimler başlattı.
Bir
“yoksul Fransa”nın isyanı gibi.
Yoksulluğun
tanımı her ülkede farklı bir niteliğe büründü.
Mesela
Fransa’yı ele alırsak, benzine yüzde 27 gibi olağanüstü zam, arabası olan,
ortalama geçimini sürdürmeye çalışan, işe banliyölerden arabasıyla gidip gelen
kesime büyük bir darbe olmuştu.
İşi
var arabası var, belki evi de var ama geliri ancak yeten geniş bir kesim
yoksullaştırılmış kesimdir.
“Direniş kardeşliği- ortaklığı”
Bunlara
işsizleri, hoşnutsuzları, dışlanmış ve ötekileştirilmişleri de eklediğinizde
geniş bir direniş kardeşliği tablosu
ortaya çıkıyor.
Ayrıca
Macron’u tutmayan orta sınıf ve üstü ayrıca entelektüel kesimin de desteğini
koyun.
Macron’un
aslında Fransa’nın kötüler arasından seçildiğini ve ilk seçimde aldığı oyun
düşüklüğünü de unutmayın.
Seçilirken
verdiği vaatleri, iktidardayken yaptıklarıyla reddettiğini not alın.
Tüm
bu direnişin üzerine, henüz kimler hangi amaçlarla Strasburg’daki terör
eylemiyle iki kişinin öldürülmesi, şüphesiz ki gölge düşürdü. Ancak bu eylemin
Fransa’yı saran sarı ceket hareketiyle ilişkisinin olmadığını, eğer terörse
bunun fırsat olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Sanki, adeta Macron’un
imdadına yetişen bir eylem..
Partilerin iflası
Fransa’daki
sarı ceket hareketinin, aslında kitlelerin varoluşlarını, geçim kaynaklarını
savunma olarak da görülmesi gerekir.
Eylemlerin
ilginç en özelliği ise, tüm partileri beklenmedik bir şekilde habersiz
yakalamasıdır.
Bu
kadar büyük çaplı eylemden habersizlik, aslında kurulu düzenin, partilerinin,
halk arasında köklerinin epey budandığını, veya itilmişlerin kurulu düzen
partilerinden umudu tamamen kestiğinin göstergesidir.
Siyaset
seçimden seçime, halkı kandırma üzerine mi yürütülüyor artık?
Yüzde
27 zam karşısında, hangi siyasi parti kitleleri arkasına alıp Macron’un
karşısına çıktı?
Bunu
yapamadıkları için “kurulu düzen’i dışlayan büyük bir halk hareketi oluştu.
Siyaseti bizzat ele aldılar
Halkın
siyasi partilerden çok farklı düşündüğünün altını çizelim. Bu “neoliberal
dönemin sonu” mu? Erken kestirimler yanıltıcı olur.
“THE ORTAK”
Aykut Küçükkaya”nın “Hepiniz oradaydınız” Belgeseli kitabı Kırmızı
Kedi’de yayımlandı. Kanıt, belge ustasıdır Küçükkaya. Haberlerine damgasını
gazeteciliği vurur ve ödüllerini de bu özelliğiyle alır. Yorumu arka plandadır.
Bu kitabı da Cumhuriyet’te yayımladığı “Fetö ve AKP ile kurduğu ittifakı”
belgeleyen raporlara dayanıyor.
5
bölümden oluşan kitapta, çok önemli bilgiler var. Kabinenin Fetö sicilinden
tutun, ihale partisine, Fetö’ye sağlanan kıyaklara kadar zengin bir içerik..
Fetö
suçlamalarının ipe sapa gelmez bir hal aldığı günümüzde, Aykut iktidara aynaya
bak diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder