11
Aralık 2018 Salı / Bilim ve Siyaset –
Cumhuriyet
Bozkurt
Güvenç Cumhuriyet tarihidir. Cumhuriyet’in ilk neslidir.
Cumhuriyetin parlak kuruluş tarihinin yüklenicisi, sürdürücüsü, nasıl bir ülke
nasıl bir insan ve nasıl bir kültür yaratılmak istendiğinin günümüze bir
yansımasıdır. Ülke inşasına katkı, evrensel düşünen ve üreten, ülkesini seven
aydın bir insan. Babası askerdi, o dönem çoğunlukla başka ne olabilirdi!
Kaybettik, ve çok üzüldüm.
Ülkenin kültürel, siyasi, bilim, eğitim sorunlarına
kafa yoran, yanıtlar arayan ve görüşlerini yazan seçkin bir Cumhuriyet aydını..
Cumhuriyeti 92 yıl sırtladı ve yaşayan nesillere devrederek gitti.
Ankara’da yaşardı, son 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını
İstanbul’da kızı, damadı ve arkadaşları ile kutladı. Önümde o geceden bir
fotoğrafı, küçük bir Türk Bayrağı elinde sallıyor.
Ertesi gün gibi, üşüttü ve hastaneye kaldırıldı.
Teşhis Zatürre. Demek zatürre yaşlılara böyle birden geliyor veya böyle birden
şiddetleniyor ve yatağa düşürüyor.
Sonrası zor bir süreç. Çok uğraşıldı. Yoğun
antibiyotik tedavisi, başka sorunlar derken diyalizler ve veda.. Hayati
organları birer birer çökerten bir seyir. Ne biçim iş bu?
Bozkurt Güvenç ile uzun yıllardır dostluk ilişkimiz
sürüyor. Yani ben hep hocayı izleyen bir
insanım. Emekliliğinden sonra İstanbul Kültür Üniversitesi ve Yeditepe
Üniversitesi’nde öğrenime ve bilime katkılarını sürdürdü.
Güvenç’e Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji’nde
yer ayırmıştık. İstediği aralıklarda yazardı. Sonra Herkese Bilim ve
Teknoloji dergisinde “Köşegen” adını verdiği sütununda haftalık yazdı.
Doğan
Kuban hocam ile birlikte HBT’nin başlattığı aylık İki
Bilge Konferansları’nın düzenli konuşmacısı oldu. Ne güzel şeyler anlattı.
Konuşmalarını bilim tarihi ve düşünürlerden örneklerle vererek zihinleri açtı.
Hiç
kayıtsız kalmadı
Türk Kimliği’nin izlerini süren ve bu kimliğin
kökenlerini araştıran çalışması çok önemlidir. Kültürümüzün kökenlerinin
Doğu’da olduğunu gösterir, hem dil hem kültür olarak.. Eğitim üzerine yaptığı
bilimsel çalışmalar çok önemlidir. Heyhat ki, eğitim üzerine düşünceleri ve hap
gibi derleyip topladığı ve herkesin, şüphesiz ki başta eğitimcilerin ve eğitimi
planlayanların anlaması ve kullanması için sistematize ettiği kitapçığı, milli
eğitimin kulaklarına gitti mi şüphelidir. Ama bu çalışması onurlandırıldı.
İnsan ve Kültür kitabı ve oradaki görüşleri çok önemlidir.
Tartışmalara katılır ve katkıda bulunmayı severdi.
Bazen CBT’de Celal Şengör ile Rousseau üzerine tartışmaya girer, “Bilim de bir tür bilgidir
ama her bilgi bilim değildir... yani bilim yöntemiyle– elde edilen “gerçeklere”
dahi tam güvenilemez. zBireyin öğrendiği her “gerçek” [–muhakkak değilse bile–]
bir miktar “yanlış” içerebilir [H.Pinter’in Nobel Ödülü Gerekçesi, 2005]. Birey
ömrü sınırlı olduğu için, bilgi sorunlarını nesillere yayarak çözeriz. Evren’in
büyüklüğü her şeyi bilmemize engel olduğu için, her şeyi bildiğimizi asla iddia
etmemeli, böyle iddialarda bulunanlara asla inanmamalıyız”, der.
Türkiye- İran
Biz yazıma da şu notu gönderdi:
“Türkiye daha sakin bir yerlere taşınamayacağına göre, akla en yakın
gelen çözüm bölgeyi sakinleştirmek olabilir. Bu açıdan, Türkiye-İran
rekabeti yerine işbirliği akılcı seçimdir. Bu yalnız, büyük güçlerin at koşturmasına değil, İslam’ın tarihiz sünni-şii ikilemine barışçı bir çözüm olabilir gibi görünüyor.
“Yani ciddiye alınmalı ama siyasi bir çelişki var. Son İran Devrimi İslami görünüşü arkasında bilim-teknoloji ve demokrasiye yönelirken,
bugünkü Türkiye Batılı, çağdaş görüntüsü arkasına gizlenmiş çağdışı bir İslam’a
sığınıyor. Ve de Batı dünyası, bağımsız bir Türkiye yerine sömürüye
açık ve savaşa yatkın bir Türkiye’yi tercih eder görünüyor.. ABD’nin
Büyük Ortadoğu Projesinde, iki ülke arasında
yaratılacak Yeni Kürdistan böl-yönet politikasının bir uzantısı
olabilir, Müslümanlar birbiriyle savaşmalı ki sömürüyü görmesinler.”
(9 Aralık 2017).
Hepimiz üzerinde derin izler bıraktı Bozkurt hoca..
Anısı önünde sevgi ve saygıyla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder