SAYFALAR

29 Aralık 2018 Cumartesi

Hoşgörüsüzlük batağı ve Başkanın kılıçları


27 Aralık 2018,  Perşembe / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gelmiş geçmiş en hoşgörüsüz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan derim. Bu görüş “suç” mudur, “hakaret” mı kabul edilir bilemem. Ama savcılar yaratıcıdır, “Sudan bahsettin, demek ki ördek dedin” yorumlarıyla harikalar yaratıyor, yargıçlar da basıyorlar damgayı.. “Reis”in, CHP’li Özgür Özel’e yaptığı gibi “önce tazminata mahkum edeceksin sonra cezaya” biçimindeki sözleriyle hemen harekete geçerler. Aslında beklemelerine bile gerek yok!
Hoşgörüsüz dedim; Cumhurbaşkanı, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in sözlerine şöyle yanıt verebilirdi:
Yahu Metin, Müjdat, sizlerle hep güldük, ama epey abarttınız, ayıp da yaptınız eskileri kaşıyarak, ama ne Türkiye bir diktatörü yaşatır tepesinde, ne benden bir diktatör çıkar, bu ülke demokrasi çerçevesinde yaşayacaktır, bazı zorluklarımız şimdi olsa bile.. ”
Bazı bahaneler de uydurabilir bugüne: Beka falan, saldırılar, terör, dış düşmanlar.. dahası İstanbul’a gittiğinde onları ziyaret bile edebilir.. inanmasa da, politik davranır (seçimler var ya!) “güzel günlere çıkacağız birlikte” demesine de engel yoktur.
Gülmeyin Allahaşkına!
Ama ne görüyoruz, emir, talimat, polisler eşliğinde savcılığa, karakola haftada bir imza, yurtdışına çıkış yasağı.. Onlar kaçsa kaçsa mizaha kaçar, kabareye kaçar, espriye kaçar..  Bu insanlara, bu topluma bu eziyet ne? Böyle bir kara mizah dönemi Türkiye Cumhuriyeti ve yurttaşları yaşamadı! Emin olun bir daha da yaşamayacaklar! Bir doludur, vurup geçecektir.


“Başkanın Adamları”


Başkanın Medya Adamları”nı seyrediyor ve konuşmalarını dinliyorum. Durum şudur: Reis’in kararlarını, söylediklerini, politikalarını, her ne olursa olsun, ondan daha keskin, daha sert, adeta kılıçla ekranları kırıp geçiriyorlar. Hepsi “Başkanın suretleri” adeta!
Bakıyorum kimlikleri “hukukçu”, Metin Akpınarların ama “suç işlediklerini” söylüyor. Mahkeme bile yok ortada. Tepeden suçlu ilan edildiler ya! Biri, “af dilesinler, hata yaptık desinler Cumhurbaşkanı da onları affetsin” bile diyor.
Bir “denge”, “eşitlik” mi var.  Tepeden gazetecilere saldırılabilecek yalan yanlış ve kasıtlı, ama insanlar gıklarını çıkartamayacaklar. Çünkü bazı makamlar ikonlaştırılmış, yasaların anayasanın üzerinde bir konuma sahipler. Bir cumhurbaşkanının gücü muazzam, tüm devlet erki, üstelik yandaşları, ekranları.. Peki Metin Akpınar – Müjdat Gezen? Sadece dilleri, alkışlamaktan başka silahları olmayan taraftarları.
Özgür ruh, eleştirir. Ülkenin tek sorumlusu kimse, onu daha çok eleştirir. Aşırıya da kaçar, çünkü abartır uç noktalara değer. Demokrasi tolerans rejimidir. Hele hele yöneticiler hoşgörüye mecburdur. Ancak bizim gibi uygarlaşamamış, gelişememiş ülkelerde, “nasıl bunu der” diye ayağa kalkarlar.

“İçinde yasak sözcüğü yok”

“Başkanın Adamları”nı dinleyince bazen kafayı yemişler diyorum! “Nasıl Cumhurbaşkanını kedi falan çizerler” diyeni bile var! Ama dünyada bunun örneklerinden söz edersen “bizim toplum bunu kabul etmez” yanıtını verir.
Uygarlıktan, hoşgörüden, mizahtan bu kadar uzak bir ülkenin geleceği de karanlıktır!
Çeşitli ülkelerde gösterilerin neden olduğu maddi zararların ülke ekonomilerine zarar verdiğini sayıp döker. Peki anayasal ve yasal protesto, miting, gösteri yapmak hak ve özgürlükleri? Hukukçuluğun ülkemizde gugukçuluk olmasının tipik örnekleri olarak olarak boy gösterirler ekranlarda. Hiç de kızarmadan.
Anayasa madde 94e der ki: "TBMM Başkanı, üyesi bulunduğu siyasî partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine, Meclis tartışmalarına katılamaz".
Gugukçu “ama madde içinde yasak kelimesi geçmiyor” der ve Binali Yıldırım istifa etmeden TBMM başkanlığından aday olmasını onaylar.
Başkanın adamları her şeyi savunmaya amadedir! Öyle ki, Başkanın henüz yapmadıklarını bile savunmaya hazırdır. Türkiye’de baskılar mesela daha koyulaşsın, hele o zaman görün siz keskinliklerini!
Dönemin insanları! Kılıçları onların da kırılır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder