SAYFALAR

19 Eylül 2018 Çarşamba

İlahiyat fakülteleri, medreseler ve bilim: Nereye?


16 Eylül 2018 Pazar   / Bilim ve Siyaset, Orhan Bursalı

 Diyanetin başına getirilen ilahiyat profesörü unvanı olan Ali Erbaş, Bitlis’te diyor ki, “medreseler ile akademik bilim birlikte hareket etmeli”.. Bitlis’in bir medreseler kenti olduğunu da söylüyor. Bölge insanının ihtiyacına göre davranılması gerektiğini belirtiyor; kime? Bitlis’te varlığını duyduğumuz Bitlis Eren Üniversitesi (Medreseler ve erenler diyarı ya!) rektörüne..  Çıkarsama yapmak her zaman doğru olmasa da, buradan bir vazife çıkar: Oradaki ihtiyaç erenler yetiştirmek ve o halde bunun için de “Üniversite ile Medreseler birlikte hareket etmeli”..
Böylece Diyanet yeni bir görev edindi demek: Medrese – üniversite (akademik ilim!) birliği..
Erbaş çağımızda anlaşılması da zor şeyler de söylemiş: “Yani medrese akademiden, akademi de medreseden istifade etsin. Bu şekilde ilmi faaliyetlere adım atılmış olsun."!
Medrese “İlmi faaliyetlere” girecek, belki de “ilmi faaliyetleri” yönlendirecek... Yani bilimsel etkinliklerin nasıl yapılması gerektiği konusunda yol gösterici olacak. Şüphesiz medresecilerin de “ilim”den öğreneceği şeyler var diye düşünüyor olabilir, böyle rasyonel mi düşünecek, bilimin eleştirel bakışını mı edinecek, belki de bugüne kadar üniversitelerimizde bilimsel başarımı düşük buldukları için medreseciler arasından dünya çapında keşifler yapacak elemanlar çıkacak!

Füze gibi tırmanış

Ülkemizde kaç medrese faaliyette resmi rakam var mı bilmiyorum. Medreseler yasak değil mi, diyeceksiniz. Diyeceksiniz ki hayat yasa yasak dinlemiyor.. Eğer öyleyse bu durum bizlere de iktidarın yasaklarını dinlememe hakkı veriyor demektir. Ama delinecek yasalara karar verecek olan, iktidar gücü tabii ki.
Medreseci Ali Erbaş beyin üniversite- medrese işbirliği yeni dönemin işareti mi bilemem.
Ama ülkemizde “modern medreseler”in üniversite ile bütünleşmesi son 12 yıldır büyük bir hızla sürüyor: İlahiyat fakülteleri! Ve giderek arttırılan kontenjanları.. İlahiyat fakülteleri AKP iktidarı ve liderinin en çok iftihar edecekleri yerler olabilir. Üniversitelerin hiç bir bölümüne bu kadar büyük yatırım yapılmamış, hiç bir bölümü bunun onda biri kadar bile geliştirilmemiştir.
Şu artışa bakın:
1991 > 8
1992 >18
1994 > 21
2006 > 23
2012 > 42
2013 > 70
2014 > 75
2015 > 78
2017 > 100
2018 > 105
Sanıyorum 17 bin kadar da toplam öğrenci kontenjanları var. Öğrenci kontenjan sayısı 1997’de 3288; 2010: 6 bin; 2011: 8 bin. 2012: 12.540, 2017: 14.538.
Erbaş: İmam hatip öğrenci sayımız 60 binden 1,5 milyona yaklaştı (mezun).

Yetmez, ama devam!

Önceki diyanetçi Görmez 2015’de şöyle diyordu: “Son 10 yılda 40-50 ilahiyat fakültesi açıldı Bu ilahiyat fakültelerinin hepsini Diyanet personeli kurdu. Kimse bunu bilmiyor. Doktora yapan arkadaşlarımızın hepsini biz buralara hoca olarak verdik. Şu anda her biri o üniversitelerde ana bilim dalı başkanı...Olmamız gereken yerde miyiz, değiliz. Daha iyi yerlerde olmalıyız." 80’i aşkın üniversitede cami yaptıklarını da ekliyordu.
2018’de 5 tane daha İlahiyat fakültesi açıldığını okuyorum.
Bu personelin ulvi görevlerinin ne olduğunu, 18 Mart Üniversitesinden bir yard.doç unvanlı aşağıya doğru sarkan kara sakallıdan şöyle öğreniyorduk bu yıl:
Çanakkale ve Bursa'da genelev olarak kullanılan camiler var. Ahır olarak kullanılan camiler var.
Utanmazca ve rezilce ekliyordu da:
Lozan anlaşması da ikinci bir Sevr anlaşmasıydı..”
***
Peki bu kadar imam hatip mezunu ne olacak? Üniversite diplomalı olarak, imam hatip okullarında hızla ve hemen öğretmen oluyorlar. 60 bin daha eksikleri varmış. Garantili iş.
Ayrıca devlete alınırken ne mezunu sorusu önemli: İlahiyat olunca akan sular duruyor.
Türkiye’nin bilime, bilimsel araştırmaya desteğiyle imam hatiplere ilahiyatlara desteği birileri karşılaştırır herhalde.. Bir yazı daha gelecek. Medrese Osmanlıyı batırdı, sıra Türkiye’de mi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder