24
Temmuz 2018 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Ülkemizin “milli değerleri-
hasletleri”nden başta gelenlerinden biri, öyle görünüyor ki çekip
vurmaktır. Vuranlar da erkeklerdir, kadın katiller çok azdır. Onlar daha çok
vurulan kesimlerdir.
Birer gün arayla, beşer kişiyi pompalı tüfek ve av tüfeği ile
öldüren iki katil üçüncü sayfalarda boy gösterdi. İlki kendisinden ayrılma
sürecinde olan eski karısının da bulunduğu evi basıp 5 kişiyi, ikincisi ise mal
paylaşımı yüzünden sofrada tartıştığı 5 kişiyi öldürdü (baba, kardeş, yenge ve
iki yeğen). Çekiyor, önünde kim varsa pat pat pat..
Tepem attı çekip vurdum
Bu kadar kolay cinayetin işlendiği ülke var mı bilmiyorum. “Tepem
attı.. kendimi kaybettim.. ne yaptığımı bilmiyorum..” benzeri gerekçeler
katillerin ruh hallerini yansıtıyor. Nerede o incelikli tasarlanmış dedektif
romanlarına konu olabilecek “tasarlanmış cinayetler”! Cinayetler, kadın-kız
/namus, ekonomik çıkarlar, üç – beş kuruş az veya çok için işleniyor.
Olaylara baktığınızda, toplumda insanlar ekonomik çıkarlar ve
kadın üzerine cinayete kilitlenmiş bir görüntü veriyor. Bu bizim adeta “milli
hasletimiz” olmuş.
Cezaevlerinde, 145 bine yakını hükümlü, 120 bine yakını tutuklu
240 bin civarında mahkum var. Şimdi dikkat: Bunların 220 binden fazlası erkek,
10 bine yakını kadın, 3 bine yakını da çocuk..
Toplumun “kaderini” belirleyen erkekler. Erkekler kendisi ve
ailesi için, “biriktirmek” için savaşıyor, çalıyor, öldürüyor- ölüyor, hapishaneye
giriyor.. Bu durumu, belki de neden kadınlardan daha kısa yaşadığını anlatıyor.
Muhafazakar iktidar, RTE ve ekibi, ülkede silah edinmeyi,
taşımayı, kullanmayı son derece kolaylaştıran kararlar aldı. Ve bu kararlarla
birlikte süreç içinde cinayetler, kadınları ve insanları kolayca kurban
boğazlar gibi öldürmek kolaylaştı.
Hapishaneyi erkekler dolduruyor
Dün baktım, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ateşli silahların edinimini ve kullanımını
kısıtlayıcı yasa önerisinde bulunmuş. İnternet üzerinden bile üstelik taksitle
ateşli silah edinmek mümkün.
Silah kullanımı, üstelik toplum silah kullanımı, iktidar ve
yönettiği devlet tarafından göz yumuluyor ve adeta teşvik görüyor. Seçim gecesi
İstanbul’un göbeğinde makineli tüfeklerle saatlerce “kutlama” eylemleri yapıldı
ve ülkeyi yönetenler sadece seyrettiler!
Umut Vakfı, yıllardır bireysel silahlanmaya son verilmesi ve
toplumsal alanda silahlanma konusunda farkındalık yaratmak için çalışıyor.
Yayınladığı, 2016 yılına ait Türkiye Bireysel Şiddet Haritasına göre, 2720 bireysel silahlı olay medyaya
yansıdı ve 2056 kişi öldü, bir kısmı ağır 1961 kişi de yaralandı… Bunlardan kaçının sonradan
öldüğü bilinmiyor
“Şiddet olaylarında ateşli silahların kullanımında önceki
yıla göre yüzde 7’lik artış. 2016 yılında olayların yüzde 78’inde ateşli silahlar (yüzde 43’ünde kalaşnikof dahil uzun
namlulu silahlar, yüzde
30’unda tabanca ve yüzde 5’inde de beylik silahları kullanılmış), yüzde
22’sinde ise çoğunluğu bıçak olmak üzere satırdan baltaya kesici aletler
kullanıldı…
3 de patlayıcı
ve bombalı bireysel saldırı yaşandı... Türkiye’de yaşanan
şiddet ve cinayet olaylarının çok azının basına yansıdığı, ancak yaşanan
bireysel şiddetin her yıl katlanarak arttığı görülüyor…”
Siyasi ve toplumsal iklimin sonucu
İktidar vurdumduymaz. Tüm bu silahlanma, şiddet ve cinayetler
konusunda suspus. Daha çok, siyasal olarak teşvik edici.
“Milli haslet”lere karşı en “duyarlı” iktidarımız 16 yıldır hüküm
sürüyor.
Cinayet ve şiddet, cahillikten kaynaklanıyor demek boştur ve saçmadır.
Cinayetler ve şiddetlerin bu kadar yoğunlaşmasının temel nedeni,
siyasi iktidarın bunca yıldır ülkede yarattığı toplumsal ve ekonomik iklim ile
birinci derecede ilgilidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder