İki yol var: Ya AKP seçmen tabanındaki kopuşun adresi olacak, ya da AKP’nin
başında partiyi toparlayıcı.
Düne kadar “kardeşim...” diye anılan ve şimdi “eski Cumhurbaşkanı..” derekesine
düşürülen politikacı Gül’den bahsediyoruz. İlk paragrafı okuyunca “ooo
uçmuşsun” diyebilirsiniz. Ama ben de size Türkiye’de politik değişimin
ivmesinin çok hızlandığını söylerim.
Evet politik ivme ve ülke dinamizmi hız kazandı.
Dinamizm geriliyor
Yaşadığımız bu olay önemlidir, bu nedenle üzerinde yeniden duruyorum:
Gül’ün son KHK’daki, iktidar yanlısı milislerin muhaliflere yönelik terör
eylemlerine yol açacak cümleye itirazının zamanı ile..
.. iktidar liderinin böyle bir cümleyi KHK’nın içine sokuşturmasının
zamanı, bu hızlanmanın tipik işaretleridir. Buna dikkatinizi çekiyorum.
Erdoğan ayrıca OHAL’in bitirilmesi konusunda herhangi bir zaman vermedi,
tersine “.. bitinceye kadar..” gibi, zamanını sadece kendilerinin belirleyeceği
belirsiz geleceğe işaret etti.
Hep yazdığım gibi, bu belirsizlik en azından 2019 seçimlerinin sonrasını
kapsıyor. Seçimler sonucu daha büyük belirsizlikler ve sonuçlara göre önemli
krizler oluşursa, sürekli bir OHAL’e girme olasılığı var.
Neden RTE KHK’da, muhtemel milis eylemlerine bir hukuki zemin yaratma
yoluna gitti?
İki neden, iki yanıt
Başlıca nedeni, iktidarın seçimleri
kaybetme olasılığıdır ve bu olasılığa karşı, millet iradesi diye nitelendirecekleri baskı eylemlerine ihtiyaç
duyabileceğidir. İktidarın, devletin meşru güçlerinden çok, “milletim” diyeceği
sivil güçlere ihtiyacı daha fazladır. Fetö kalkışmasında Silahlı kuvvetlerin
tayin edici büyük direnişini göz ardı ederek veya saymayarak, “Darbeyi millet önledi” propagandasının
gereğidir milis güçlerine hukuk kazandırmak..
Meral Akşener bunu “iç
savaş ortamı” diye açıkça nitelendirdi. İktidar sanıyor ki, bu
eylemlere KHK ile meşruluk kazandırabilir.
Gül’ün kararnameye karşı çıkışının temel nedeni de bu tehlikedir; biraz
daha açarsam: Böyle şiddete yol açacak gelişmenin kendisine de politika yapma
alanını kapatacağıdır.
Gül’ün önünü açacak olan, seçimlerde RTE politikasının başarısızlığa uğramasıdır. Yerel seçimlerde
büyükşehirlerin kaybı, hele hele Cumhurbaşkanlık seçimlerini RTE’nin yitirmesi,
politika sahnesini renklendirecek ve çoklu olasılıkları gündeme getirecektir.
Yerel seçim sonuçlarını bekleyecek
Gül, büyük olasılıkla, yerel seçim sonuçlarını bekleyecek, sonuçlara göre
tavır alacak, Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda ortaya çıkabilecek
seçenekleri görmek isteyecektir.
Gül, zamanın RTE ve iktidarı aleyhine işlediğinin farkındadır. Yukarıda
sözünü ettiğim “ivme”lerden biri budur. (Kılıçdaroğlu’nun
“erken seçim” diye hemen ortaya atılması, bu açıdan bakıldığında, erkenci bir
politik girişim olarak görülmeli.)
Bu nedenle siyaset oyunu sahnesinde
sivil perdenin indirilmesi anlamına gelecek böyle bir şiddet gelişimi, Gül’ün
de alanını ve önünü kapatacaktır.
Hele, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “Atı
alan Üsküdar’ı geçti” olarak gerçekleşmesi, Gül’ü tamamen “bitirecektir”.
Yani en azından 5 yıl! Şüphesiz siyaset
hiç bir zaman tükenmez. En diktatoryal dönemde bile! Zamanın ruhu neler getirir
bilinmez. Fakat “politik dinamizmin” hızından dolayı, bir dizi politik seçeneği
tez elden sahneye çıkartır yine.
Aday olur mu?
İlk paragraftaki seçenekler arasında sayabileceğimiz çeşitli olasılıkları
bekleyecektir Abdullah Gül. Bu nedenle, KHK kararnamesine karşı çıkışı,
politika açısından çok meşrudur. AKP içinde de çok taraftarı vardır.
Erdoğan, Gül’e verdiği yanıtta “kararnamede hiç muğlaktır yoktur” derken
haklıdır. Kararname açık ve seçiktir ve saldırı ve terörlere meşruluk
kazandırmayı amaçlamaktadır.
Zaten Gül’ün de “muğlaklık var” demesi, nezaket icabıdır, açık okunması
“böyle şey olamaz, milis ve iç savaş yaratır, kaldırılmalıdır...” biçimindedir.
Ne
geveliyorsun, Gül aday olur mu, dediğinizi
duyar gibiyim. Yanıtı yukarıdaki analizin içinde. Yerel seçimler bekleyin.
Analiz yapmazsanız, sonuç da üretemezsiniz..
7 Ocak Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder