15 Temmuz’a gireyim: İktidar partisi epey
komik davranıyor. Çocuk gibi, “15 Temmuz
gecesi anmasına CHP’yi, HDP’yi almıyorum.. Meclis’te ne konuşacak Başkanlar,
konuşmalarını göndersinler” gibi. 15 Temmuz ayol bir oyuncak mı,
kıskançlıkla paylaşmıyorsun başkalarıyla..
Adaletsizlik ve baskıcılık, Meclis içine,
yönetimine de girmiş. Hak, hukuk, adalet deyince, tüyleri diken diken olan bir iktidar yapısı giderek katmerleşiyor.
Bir de “insan hakları” deyince...
Eyvah 10 kişi Büyük Ada’da Türkiye’yi bölmek ve
direnişler örgütlemek için toplandı, kabusuyla
yataktan sıçrıyor ve insanları palas pandıras götürüyorlar.
Tam bir istihbarat ve polis devleti
mantığı ve yönetimi...
Merak ettiğim şu: Cumhurbaşkanı gerçekten
de bu insanların böyle bir amaçla toplanmış olabileceklerini düşünüyor mu,
yoksa kendisine böyle bir senaryo ile mi sunuldu Büyük Ada toplantısı!? Veya Cumhurbaşkanı
kendisine verilen bu istihbarat bilgisinin böyle bir amaca yönelik olduğunu mu
söyledi..
Bak, başbakanlıkta bile varlar hâlâ!
Bu mantık, yeni göz altılarda da tıkır
tıkır çalışıyor. Üniversite öğretim üyelerine “ByLock” kullanıcısı – Cemaat bağlantılı”
gerekçesiyle yeni baskınlar yapılıyor. FETÖ’nün daha ne kadar güçlü olduğunu ve
bu nedenle OHAL koşullarının sürmesinin ne kadar elzem olduğunu göstermek için,
“Başbakanlıkta aktif görevde olan” bazı kişiler de göz altına alınıyor.
İstihbarat veya Emniyet, “ByLock”un tüm
bilgilerine sahip olmasına rağmen, bunları açıklamıyor. Öyle anlaşılıyor ki,
gıdım gıdım isimleri piyasaya sürerek, seçmenini daha yıllarca vay
canına dedirterek ne kadar büyük tehlikeler içinde
olduklarını inandırmayı amaçlıyor.
15 Temmuz ve OHAL, iktidarın elinde tam
bir siyasi oyuncağa dönüştü. Yazıktır, en azından 15 Temmuz şehitler düşünmeli
ve bu oyun oynanmamalı!
Valla iktidar bu mantıkla, 2019 Yerel,
Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerini bile OHAL koşullarında yapabilir!
İşte Kılıçdaroğlu’nun “20 Temmuz Darbesi” nitelendirmeleri
giderek gerçeklik kazanıyor. OHAL’i, KHK’leri, yıllarca sürebilecek bir ülke yönetim
biçimi olarak gören, kullanmak isteyen iktidarın bu mantığı, şüphesiz ki
adaletsizlikleri de umursamaz, hakkı ve hukuku da..
Hele hele, insan hakları da neymiş!
Berberoğlu’nun katkısı
Sonra milyonların Adalet, Hak ve Hukuk
diye yollara dökülmesini “vayyy ihtilal provaları yapıyorsunuz..” diye hak arama taleplerini
damgalamaya çalışır.
Sonra Avrupa Birliği’nde insan hakları
adalet medya özgürlüğü üzerine gelen ağır eleştirdileri ve kopartılan
kıyametleri “yok hükmünde” saydığını açıklar.
Bunlar hiç hayra alametler değil. Kaybeden
sadece iktidarınız değil, Türkiye, Türkiye yurttaşı kaybediyor. Her bakımdan
yoksullaşıyor.. Adaletsiz yaşıyor, korku içinde acaba kapımı ne zaman
çalacaklar diye düşünüyor... Yarınını karanlık görüyor.
Ve iktidar, gözleri önünde, muhalefetin
büyüdüğünü genişlediğini görmüyor mu! Acaba ne düşünüyorlar? “Biz ne seçim olursa olsun bu iktidarı
kimseye kaptırmayız” mı?
Enis Berberoğlu’nu tutuklamakla milyonları yollara
alanlara dökme başarısını gösterdiler. Berberoğlu hapse girerek Kılıçdaroğlu’nu
ateşledi, her ne kadar kişisel olarak büyük bir haksızlık- kötülük yaşıyor olsa
da, “demokrasiye hizmeti” büyük oldu!
Bu tutuklanma olmasaydı, tarihsel büyük yürüyüş ve miting
gerçekleşir, CHP olması gereken kulvara girer miydi?
13 Temmuz 2017 Perşembe / Bilim ve Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder