Geliyorum diyen bir darbe: 15 Temmuz
FETÖ darbesi epey zamandır geliyorum
diyordu. Bunun öyküsünü yazıyorum. Bu en az 2010 yılına kadar uzanan bir kesin hesaplaşmanın
son perdesiydi. Geriye doğru 10 yılın ilk zamanları büyük bir ittifak ve
dayanışma; sonraki 5 yıl içinde de adım adım bir hesaplaşma. Bu hesaplaşmanın şüphesiz
cephe liderleri Gülen ve Örgütü ile Erdoğan’dı (ve yanında bazı ikinci – üçüncü
adamlar). AKP’nin pek çok kurucu lideri ise çatışmanın daha çok izleyicileri durumundaydı!
Asla inanılmayacak bir doğma, iktidarın,
FETÖ’nün askeri darbeye kalkışacağını bilmemesi, inanmamasıydı. Bunun için tüm
işaretler vardı. İşaretler 7 yıl önceden ortaya çıkmaya başlamış, adım adım
güçlenmişti. En somut işaret ise darbeden önce gelmeye başlamıştı.
MİT, 2016 başında, belki de 2015’de Bylock
meselesini çözmüş; haberleşmeleri incelemeye almış, eğer FETÖ’cüler darbeye
kalkışırsa bunun büyük bir kökten temizlik için olağanüstü bir fırsat
yaratacağı kanaati AKP ve devlet yönetimine egemen olmuştu.
Cumhurbaşkanı’nın darbeye kalkışmalarını “Bize bu Allahın bir lütfu” olarak
nitelendirdiğini de unutmayın! 250 kişinin hayatı ve binlerce yaralıya mal olan
“Allahın bir lütfu!”
Darbeden önceki çarpışmalar
Askeri darbe hazırlıklarının ve şiddetli
çarpışmaların ön safhaları:
*2017-8 Ergenekon ve 2010 Balyoz davaları;
*Erdoğan ve iktidarına yönelik olarak da
2011 Şike Davası;
*2012 MİT’e saldırı;
*2013 Dershaneler Kapışması;
*17 – 25 Aralık 2013’te Rüşvet ve
Yolsuzluk Operasyonu.
*Ve bunlar Erdoğan’ı yıkmakta işe
yaramayınca, 15 Temmuz 2016 Askeri darbe girişimi..
Yani FETÖ örgütü, devlet içinde sahip
olduğu tüm güçleri Erdoğan ve iktidarına karşı kullanmıştır. Yani sırasıyla:
Emniyet, İstihbarat, Yargı, Asker.
Eğer ilk üçü işe yarasaydı ve RTE bir
şekilde iktidardan uzaklaşsaydı, satranç tahtasında asker ileri sürülüp şah
denmeyecekti.
FETÖ totaliter iktidarının sivilleri
Bir şey daha söyleyeyim: RTE bir şekilde
uzaklaştırılsaydı iktidardan, AKP’nin diğer ileri gelenleriyle bir “sivil
iktidar” kurulacak ve “AKP kabuk parti” olarak adım adım FETÖ totaliter
iktidarı gerçekleşmiş olacaktı.
“Kontrollü Darbe” betimlemesinin özünde
yatan budur. Yani “durup dururken” ortaya çıkan bir darbe girişimi değil bu.
Devletin bilgisinin olduğu, incesiyle olmasa bile kabası adım adım izlenen,
neredeyse tüm işaretleri alınmış, ve bu bilgiler altında, “olursa görürler”
şeklinde özetleyebileceğimiz bir duruş.
Hele hele 2016 başından itibaren bu
darbenin işaretleri yoğunlaşmıştı. MİT darbe olasılığı bilgisini devletin tüm
başlarıyla paylaşıldığını da açıkladığı bir durum.
Karanlık sayfalar..
Darbenin hemen öncesinde, bize sunulmayan
karanlık bölüm var. Siyasal analizci-gazeteci, sadece açıklanan bilgiler
üzerinden bir bütünlük - senaryo oluşturmaya çalışırsa, eksik kalır. Her zaman gizli
kalan - açıklanmayan bölümleri sorgulamak zorundadır. Her şeyin anahtarı, düğüm
noktası genellikle oradadır.
Mesela, hiç açıklanmayan “Hakan Fidan – Hulusi Akar – Erdoğan”
üçlüsü arasındaki görüşmeler. Mesela 10 Temmuz – 16 Temmuz arasında neler oldu?
Bu üçlü arasında neler konuşuldu, ne kadar konuşuldu, hangi bilgi alış
verişleri yapıldı ve kararları alındı ve uygulandı. Bunların eksiği – fazlası
neydi?
Siz Erdoğan’ın “darbeyi eniştemden
öğrendim” lafıyla oyalanın!
Dikkatinizi çekerim, bu üçlüden ikisi
Meclis Araştırma Komisyonu’na gidip ifade vermedi, vermeleri engellendi.
Buradan çıkartabileceğimiz akli bir sonuç, Cumhurbaşkanlığının bunu
istemediğidir. Cumhurbaşkanının ifadeye çağrılması söz konusu bile olamazdı!
Bu konuda somut bilgiler daha bir süre
asla açıklanmayacağı için, Üçlü arasında konuşmalar sırrını koruyacaktır. Ama
bu durum neler olmuş olabileceği konusunda senaryolar inşa etmeye engel değil.
Eğer Üçlü arasında darbeye karşı önlem için tayin edici konuşmalar yapıldığına
kesin inanıyorsanız, senaryolar da inşa edebilirsiniz.
Açıklanmayan gerçeklerin nedeni, artık
darbe üzerine bundan sonraki tutum ve davranışların tamamen bir siyaset ve
iktidar oyununa ait olmasıdır.
Şimdi bu politika oyununu yaşıyoruz,
üstelik tüm şiddetiyle...
16 Temmuz 2017 Pazar / Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder