Seçim öncesi yazılarımda şuna
işaret etmiştim: AKP’nin evet çıkartmasının önündeki en büyük engelin, AKP-RTE
iktidarına evet diyenlerden yüzde 10’a yakın bir kesiminin, frensiz bir reislik
sistemine geçişe hayır demesidir.
15 Temmuz 2016 öncesi yapılan
kamuoyu yoklamalarında, başkanlık sistemine evet diyenlerin oranı en çok yüzde
38’e çıkmıştı. 15 Temmuz 2016 Fethullahçı darbe girişiminden sonra bir
araştırma yapıldı mı bilmiyorum.
Anket şirketlerinin genel
kanaatine göre, AKP’ye oy veren seçmen oranı yüzde 44-46 civarında. Şüphesiz
yüzde 41’in altını gördüğü gibi, yüzde 49’un üzerine de sıçradı.
2011 genel seçimleri: 49.83
2015 Haziranında: 40.87
2015 Kasımında: 49,46
Peki Referandum’da bu oy
oranına ulaşabilir miydi ve başkanlık sistemine karşı direnci nasıl aşabilirdi?
Her
seçimde düşmanlar gerek
15 Temmuz 2016 darbe
girişiminin, Başkanlığa direnci aşmada katkısı ne kadar oldu? Elimde veri yok,
ama olmadığını söylemek abesle iştigal olur. Yüzde 40’ın ne kadar üzerine
çıktı?
2017 Referandum sürecine
girildiğinde, AKP’nin anket şirketleri, Referandumda AKP’lilerin destek oyunu
yüzde 44-46’larda tahmin ediyorlardı. MHP’nin parçalanacağı belli olunca (yüzde
7 Hayır’a kaçtı, tahminleri var), AKP henüz yüzde 50’nin altında seyrediyordu.
Düşmanlar gerekiyordu, her
seçimde olduğu gibi.
AKP ve lideri kamplaştırmanın,
ötekileştirmenin adıdır. Geriye doğru gidin, her seçimde bir düşman buldu ve
seçim kampanyaları sürecinde “düşmanı” parçalamaya çalıştı. Bu bazen MHP, bazen
CHP ve bazen de HDP- Kürtler oldu. Bazen de ikisi veya üçü birden.
Bu kamplaştırıcı- ötekileştirici
politikasını, seçmenini kendi çevresinde tutmanın önemli bir tutkal aracı
olarak kullandı. Bunları biliyoruz.
Hollanda
Almanya düşmanlığının etkisi?
Bu kez Hollanda ve Almanya
düşmanlığını olabilecek en üst düzeye
yükselterek, bu kez yeni bir kamplaşma yarattı. Buradan Hayır direncini kırıcı
puan aldığını varsayabiliriz. Bunu yurtdışı oylarında biraz görmek mümkün.
Almanya Dış İşleri Bakanı Sigmar Gabriel de, Spiegel’de
yayımlanan Referandum öncesi söyleşisinde RTE’nin hakaret ve düşmanlığı
tırmandırarak ve bir düşman bloğu yaratarak oylarını arttırma babası içinde
olduğunu söylüyordu. Almanya bunu hesap ederek gerilimi tırmandırmamaya gayret
etti, ama yine de RTE’nin içi boş Hitler suçlamalarının önüne geçemedi.
Hollanda ise tam
bu tuzağa düştü ve uygulamalarıyla RTE’ye büyük destek çıktı.
Darbe
girişiminin etkisi ne kadar?
Dünkü yazımda belirttiğim gibi,
önemli siyasi gözlemciler, Başkanlığa Hayır direncini kırmada geçen yılki darbe
girişiminde epey etkili olduğunu söylerken, Kılıçdaroğlu’nun yeniden bu konuyu
gündeme getirmesinin de buna katkı sağladığı görüşünde.
MHP’den geldiği varsayılan
yüzde 3’lük oy oranıyla ve sandıklarda
yapılan sahtekarlıklarla birlikte, yüzde 51.4 e ulaşıldı, Hayır kırılarak
baraj aşıldı.
Görünen o ki, sandığa dışarıdan
müdahale, bir koz olarak hazırlanmıştı.
Şunu belirtelim: AKP genel oy
bloğu esas olarak parçalanmadı. Genel seçimlerde Meclis’de çoğunluğu alma
potansiyelini koruyor. Başkanlığa mesela RTE’ye oy vereceklerden bir kısmının
AKP’ye oy vermeyebileceği de potansiyel vardır.
Şimdi
ne yapacak?
Başkanlık
seçimleri yapılsa, bugünkü Referandum sonuçları, yeniden tekrar
edebilir mi, RTE seçilir mi, tamamen tartışma konusudur. 2,5 yıl var ve kim
bilir ne sular akacak.. Hayır bloğu bunu önleyebilir. Ama 2,5 yılda neler
değişir?
Ama aynı zamanda kim bilir, RTE
bu süreç içinde hangi politikaları uyulamaya koyacak, bunu da bilmiyoruz.
Ama ana politikasının, MHP
üzerinde olacağını, MHP’den kaçak yüzde 6-7’lik oy oranını geri getirecek
önlemler üzerinde duracağını, MHP’yi başkanlığa yamama çalışmalarına ağırlık
vereceğini rahatça söyleyebiliriz. En azından bugünkü durum açısından...
MHP’den kopanlarla merkez sağda yeni bir parti doğar mı, güçlenir mi,
bilmiyoruz.
Ekonomiyi toparlama
olasılığının giderek azaldığını varsayarsak, bunun önümüzdeki süreci iktidar
açısından olumsuz etkileyeceği de açık.
Şimdi seçimlerde yapılan
sahtekarlığın üzerine gitme ve konuyu gerekirse hemen AİHM’e götürme zamanı.
Bu sahtekarlık açıklığa
kavuşturulmadan bundan sonra yapılacak seçimlerin de bir garantisi
olmayacağını, CHP acaba biliyor mu?
Bazıları CHP’nin ayak sürteceği
görüşünde.
Böyle bir olasılık var mı?
25 Nisan 2017 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder