26
Aralık Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet, Orhan Bursalı
Ortadoğu için 3. Savaş olur mu?
Üçüncü Dünya Savaşı konusu (2)
Dünyanın
çeşitli kanaat önderleri, gazete- blog köşelerinde üçüncü dünya savaşı
olasılığını gündeme getirdi. Bizim medyada da özellikle de Ortadoğu’da
“vekalet” savaşlarının, üçüncü dünya savaşını tetikleyebileceği yazıldı. Öyle
mi?
Hayır..
Ne ABD ne Rusya ne Avrupa ne de uzaktaki Çin, Ortadoğu için büyük bir savaşın
sözünü bile etmez.
Çünkü
değmez. Ortadoğu küçük çıkarların bölgesi. Tamam dünyanın petrolü var. Ama
bölgedeki petrol örneğin ABD’yi pek de ilgilendirmiyor, çünkü kaya kumundan
çıkardığı petrol ile bölgeye bağımlılığını çok azalttı. Alaska var.
Petrole bağımlılık azalıyor
Dünyanın
petrole bağımlılığı azalıyor. Yenilenebilir enerjilerin payı artıyor. Almanya
atom santrallerini bile devreden çıkardı. Öncelikle Güneş ve Rüzgar, toplam
enerjilerde paylarını yükseltiyor. Bu teknolojilerin verimleri giderek de
artıyor.
Petrole
ve doğal gaza Avrupalıların bağımlılığı daha çok. Boru hataları Doğu’dan
Batı’ya uzanıyor.
Fakat
Avrupalıların derdini, Amerikalıların kendilerine fazla dert etmeyeceği bir
döneme giriyoruz. Avrupa petrol güvenliğini ve ihtiyacını ABD’nin şemsiyesi
olmadan daha çok bizzat kendisi karşılayacak artık.
ABD
uzun zamandır stratejik yönelimini değiştirdi. Ortadoğu’dan Pasifik’e kaydırdı.
Brzezinski bu yeni yönelimin
gerekçelerini yazıp çizdi.
Niye
Pasifik? Çünkü oradan Batı’ya doğru yayılan Çin var.
Çin’i durdurması gerekir
Çin,
ileri teknolojik olarak da çok hızlı büyüyen ekonomik atılımı ile Batı’nın
(ABD+AB) yumuşak karınlarına girdi. Silip süpürerek Batıya dayandı, Batılı çok
büyük şirketleri de satın almaya veya ortaklıklar kurmaya başladı. Mesela
Peugeot.. Volvo’nun bir kısmı.. Ve daha yüzlercesi.. Afrika’da yayılıyor. Bedava
kredi kullandırıyor. Buna karşılık, madenler vb bazı ekonomik işletmelere
ortaklık ve satın almalarda avantajlı konuma geçiyor. Emperyalizmin ağır mali
sömürüne çok ciddi bir seçenek sunuyor vb.
ABD
askeri güçlerini de Pasifik’i dikkate alarak yeniden konumlandırıyor.
Çin’in
en büyük ekonomik güç olmasının sonuçları, ABD’yi vurur. Doların egemenliği
derinden sarsılır. Bu nedenle Çin’i kontrol, ABD için bir numaralı konu.
Ortadoğu, Türkiye, Rusya, ABD
Ortadoğu’da
ABD’nin hesapları tutmadı. Zaten buradaki hedeflerinden geri çekileli çok oldu.
Suriye öteden beri Rusya’nın etki alanında bir ülkeydi. Oraya saldırısı sonuç
vermedi. Sadece Ankara bu tuzağa düştü.
ABD
için en bu önemli konu, PKK/PYD’ye bir devletçik, özerk yapı kazandırmaya
yönelik politika ile sınırlı kaldı. Bunu da gerçekleştirmesi zor gibi. Rusya
ile Türkiye arasındaki ilişkiler doğru düzgün gelişirse, Ankara kafayı
çalıştırırsa, Şam rejiminin tüm Suriye’yi –ülkesini– yeniden denetlenmesini
sağlaması ile ABD’nin planları bozulur.
Rusya
için, NATO ve Batının etkisi altındaki bir Türkiye ile özerk ilişkileri geliştirmesi,
Suriye’de PKK devletçiliği kurulmasına destek vermek ile kıyasladığımızda,
karşılaştırılmayacak kadar daha kârlı bir iştir. Türkiye, Batı atom
silahlarının Rusya için bir tehdit olmaktan hızla çıkmalı. Ayrıca biliniyor ki,
PKK/PYD tam Arap bölgesi içinde bir İkinci İsrail –güvenliği– demektir Batı
için. Rusya’nın bu “Batı politikası”nın bir parçası olması beklenemez.
Ortadoğu’nun
bu hali Batı emperyalistlerinin, Arap ülkelerindeki alçak işbirlikçilerini,
araçlarını kullanmasının bir sonucudur. Bu kontrolden büyük bir güç
üretiyorlar. Bu ülkeler devrimlerini yapamadı. Kaldı ki bizim devrimimiz de
yarım kaldı ve NATO’nun savaş uzantısı olarak içimize edildi.
Ortadoğu’dan dünya savaşı çıkmaz.
Bazı
görüşler var: Üçüncü Dünya Savaşı zaten dünyanın çeşitli yerlerinde bölgesel
olarak sürüyor gibi. Bu her zaman vardı. 3. Savaş derken topyekün bir savaştan
bahsediyoruz. Artık topyekün bir savaş
olmaz, gibi bir mutlaklığı savunamayız!
Üçüncü
Savaşa mı gidiyor mu dünya? Değil, bunun işaretleri büyük bir silahlanma ve
mevzilenme hamlesi olur. Bunu da zaten herkes okur.
Peki
üçüncü bir büyük savaşa gider mi dünya? Mutlaklık yok. Kapitalizmin kâr
hadlerinin iyice düşmesi ve tıkanmasıyla, üretim fazlasını tüketemeyip bir
savaşla ortadan kaldırma zorunluluğu ve “yaratıcı yıkım” ile her şeye yeniden
başlayacağı gibi tezlerin gerçekleşeceğini sanmak da, bir tür mutlaklık içerir.
Mutlaklığa
karşıyım! J
Biliyorum,
şu Bilgi Toplumu konusunu merak ediyorsunuz. Daha sonra.
Peki
Çin’i nasıl engelleyecek ABD, buradan bir savaş ürer mi?
NOT:
1-
Cumhurbaşkanı, vatan- millet olabilmek için şehit kanı
gerekir gibi acayip sözler söyledi. Hayret! Biz bu kanı Kurtuluş Savaşı ile
döktüğümüzü sanıyorduk. Atatürk bir millet yaratmak için çalıştı. Demek bu
arada vatan elden gitmiş ki şehit kanlarıyla geri kazanacağız! Öyle şey olur
mu?
2-
Rize’de Atatürk heykelinin kaldırılması şüphesiz ki iktidarın bilgisi ve desteği
sayesinde oldu. Şüpheniz mi var? Paradan Atatürk resmi de kaldırılıyor mu?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder