Dün
“bir tür Türkiye”, Tarık Akan’nın çevresinde birleşmişti. O Türkiye ki,
yıllardır defteri dürülmek isteniyor(du). Yere göğe sığmıyan büyük çoğunluğunu
incelerseniz, Tarık Akan’ın seçkin kişiliğinde,
a)
Cumhuriyet’in bugüne
kadarki birikimleriyle oluşturduğu sanat insanları..
b)
Atatürk’e olan
bağlılığı, ülkeye sevgisi, laik ve Cumhuriyetçi kişiliği ve muhalif
karakteriyle bütünleşen ikinci büyük bir sevdalı insanlar kalabalığı..
c)
Ve üçüncü bir grup da bu
ülkenin sevgili insanları.. Çalışanları, arıları, karıncaları… Hayranları,
severleri, bu ülkenin insanları.. Düşünürleri, yaratıcıları…
Mutabakat oradaydı
Şu
sıralarda bir gazetemiz, üçe-beşe bölünmüş bu ülkenin yeniden bir araya gelmesi
gerektiği düşüncesiyle, bölünmüş ülke ve insanlarının ortak noktalarını ve
mutabık kalacakları “değerlerimizi ortaya çıkarmak” için söz hakkı dağıtıyor.
Baktım,
aranan mutabakatın büyük çoğunluğu dün Tarık Akan’ın cenaze törenindeydi!
İmam
da vardı, cenaze töreni de, camii de!
Ama
bu iktidar yoktu, Siyasal islamcı yoktu, temsilcileri bile yoktu.
Onlar,
devşirdikleri, yetiştirdikleri, zekası Homo
sapiens düzeyine ulaşamamış alt insan türlerinin ellerine verdikleri sosyal
saldırı silahlarıyla, Tarık Akan ve kişiliğinde yukarıda saydığımız tüm
değerlere saldırı planları içindeydiler… Bu terör galeyan çetesi üzerinden
siyasal vesayetinizi kaldırmadığınız sürece, onların sahiplerinın ve
ateşleyicilerinin adresi hep belli kalacaktır.
Tarhana çorbası değilse mutabakat
Şüphesiz
bir sürü şey var hepimizi birleştiren ve birleştirmesi gereken. Tarhana
çorbası, halk danslarına olan sevgi, lokum, kebab, dolma vb kastedilmiyor tabii
ki, veya bunları da birlik olmanın gereği sananların varlığını da belirtelim.
Önce,
bütünlüğüyle Türkiye gibi bir ülkede mutabık mıyız?
Kurucu
Lider ile mutabık mıyız?
Millet
oluşturma düşüncesiyle (ki bu sayede Türkiye var) mutabık mıyız?
Demokrasi,
basın özgürlüğü, evrensel temel insan hakları ilkeleri ile mutabık mıyız?
Hukuk
ile mutabık mıyız?
Var
olduğu sürece, Anayasa’nın özüne ilişkin bütün ilkelerine uyulması gerekliliği
konusunda mutabık mıyız? Yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığında?
Eğitim mühendisliği zorbalığına karşı
Bu
ülkenin eğitim sisteminin bilimsel bilgiye, her türlü dini özgürlüklere dayalı
bir anlayışa, özgür ve eşitlik temeline dayanması, ve zorla bir dinci eğitim
mühendisliğinin asla bu ülke çocuklarına dayandırılamayacağı konusunda mutabık
mıyız?
Dün
şort koyduğu için biri kadını öldürmeye kalkışan ve “çıplak gördüğü” tüm
kadınları karısı olarak gördüğünü açıklayan şeyin, tüm ülke için bir tehdit
oluşturduğu ve hapishanede terbiye edilmesi gerektiği konusunda mutabık mkıyız?
Dün
Tarık Akan’ı yolcu eden, Türkiye’nin
büyük çoğunluğunun temsilcileri, bütün bu saydıklarımızla mutabakat
halindeydiler.
Sizler,
bu mutabakatın neresindesiniz?
14 yıllık pratik
Türkiye’nin
dünkü büyük kalabalığının temsilcileri, bağımsız, özgür, gerektiğinde muhalif
olabilen sanat ve sanatçının kökünü kazımak için 14 yıldır çalışan bir iktidar
yapısı ve ülke gündemi ile mutabık değildi…
Bu
güzel insanlar biliyor ki, sanata karşı bu ilkel duruşu iktidarın, ülkeyi
yoksullaştırmayı amaçlıyor… Siyasal İslamcının dayanılmaz dışa vurumunu
gösterdiğini biliyor. Bu ülkeyi yoksullaştırdıkça; sanattan, düşünceden,
eleştiriden, muhaliflikten arındırdıkça, daha iyi yönetebileceğini- güdeceğini
düşünen bir siyasal İslamcı karakteri görüyor.
Evet
mutabakat arıyoruz…
***
Tarık
Akan, sevgisini, sanatını, kişiliğini, gönlüğünü, zenginliğini paylaştırdığı ve
bu anlamda çok şey verdiği güzel insanlar, büyük bir borç ödemesi gösterisi
yaptı dün.
Büyük
bir Türkiye töreni yaşadık.
Binlerce Tarık Akan okulu niye yok?
Tarık
Akan, birikimini Taş Mektep’e
yoğunlaştırarak, bu ülkeye olan borcunu ödüyor 25 yıldır.
Peki,
bunu yapabilecek güçte olanlar neredeler?
Neden
hepsinin birer “Tarık Akan Okulu”
yok.
Yüz
tane, bin tane olsa, 100 bin tane olsaydı, bu ülke FETÖ insan mühendisliğine bırakılır mıydı?
Ya,
gündemdeki İmam Hatip mühendisliğine?
19 Eylül 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
--
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder