Onlarca
silahlı- cihatçı örgütün, Rusya’nın, ABD’nin ve himayesindeki PKK uzantılı
PYD’nin, IŞİD’in ve tabii Suriye Ordusu’nun ve uçakların cirit attığı Suriye’ye
ikinci bir cephe açtı TSK.
Buna
Suriye’de amaçlan hedeflere ulaşmak için askeri zorunluluk da dersiniz.. Zaten
baştan planlanmıştı, şimdi gerekli oldu da.
Veya
savaş batağı içinde çok yönlü planların sahada uygulamaya konduğu Suriye’ye askeri
müdahale, koşullar biraz değişince zorluklarla karşılaşabilir.
Veya,
ikinci cephe, üçüncü cephe açılmasını da dayatabilir.
Tabii,
sınırına yakın askeri operasyon yapmanın nıspi kolaylığı yanında, uzaklaştıkça ve daha büyük bir sahaya yönelik
operasyon yapmak durumunda kalırsan, yeni askeri kuvvetlerle, top- tüfek,
uçakla iyice savaşın içine girersin.
Bakmışsın
ki bir ordun orada… pek çok cephede savaşıyorsun.. Ülke içinde 48 saatte 27
şehit verecek duruma gelen PKK terörüne karşı sürdürülen bir iç savaşın
yanında, dış savaştan da tabutlar içinde mehmetçikleri mezarlarına yolcu etmeye
başlamışız. Umarız böyle bir şey olmaz.. hepsi gittikleri gibi sapasağlam geri
dönerler. Ama savaş bu!
Kafadan mı uyduruyorum?
Hayır,
askeri operasyonun kamuya açıklanmış bir hedefi, sınırı, süresi konusunda bir
bilgi yok. Var da, tatmin edici değil. Bir öngörüde bulunmak mümkün değil.
Elimizde
örneğin Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim
Kalın’ın Sabah Daily’de yayınlamşı yazısı var. Orada diyor ki:
“Operasyon, DAEŞ (yani IŞİD) ve YPG de dâhil olmak
üzere tüm terör örgütlerini Türkiye’nin sınırlarından temizlemektir. Öte yandan
daha önce yapılan anlaşmaya göre Münbiç’i terk etmesi ve Fırat nehrinin
doğusuna çekilmesi gereken PYD ve silahlı kanadı YPG, DAEŞ tarafından bırakılan
bölgeleri kontrol altına almak ve daha çok toprak kazanmak çabasındadır.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü PKK propagandası ve Batı’daki destekçilerine
karşı koruyan Türkiye, hiçbir zaman PKK tarafından kontrol edilen bir
devletçiğin sınırlarında kurulmasına izin vermeyecektir.”
Kalın’ın
konuşmasındaki bam teli
Peki, Türkiye sınır güvenliğini ve ülke
bütünlüğüne yönelik ciddi dış destekli bir tehlikeyi önleyici davranma hakına
sahiptir, diyelim. IŞİD ve PKK.
Güneydoğu’yu ele geçirmek için terör estiren
PKK, bu kez beraber olduğu Suriye PYD ve
silahlı örgütü YPG’nin tüm bölge sınırımızda (PYD-PKK koridoru) bir devletçik
kurduğunu düşünelim. Bu durumda, Güneydoğu, Doğu Anadolu ve belki de tüm
Türkiye’de daha büyük bir terörün de arka cephesi oluşmuş olur.
Türkiye’nin sınır güvenliğinin dışında,
iktidarın siyasi ve askeri hedefi var mı?
En azından düşünce temelinde var olduğuunu
görüyoruz. Kalın’ın yazısında şu cümle hiç tartışma konusu yapılmadı:
Fırat Kalkanı Harekâtı, ılımlı Suriye muhalefetinin (Yani ÖSO’nun) yeterli
desteği görmesi halinde, hem DAEŞ hem de
Esad rejimi ile savaşabileceğini ve
Suriye’yi terörden temizleyebileceğini gösteriyor.
Bu ne demek
şimdi?
Kalın, sıradan bir kimse değil.
Cumhurbaşkanı’nın en yakını. RTE’nin sözcüsü. Beştepe’nin düşüncelerini
açıklayan insan.
Yazısındaki bu cümle, RTE’nin düşüncelerini
yansıtıyor diyebiliriz. Kalın en azından askeri operasyonun amaç ve hedefleri
üzerine tartışmalarda, görüşmelerde ve konan hedeflerde, en azından böyle bir
stratejik hedefin de yan cepte tutulduğunu gösteriyor.
Dikkat edin: a) ÖSO aynı zamanda ESAD rejimi
ile savaşabilir ve Suriye’ye terörden
(tabii ki Esad teröründen de!) temizleyebilir!
Hani koşulda? “yeterli desteği görmesi
halinde”.
ÖSO’ya bu desteği kim veriyor? Türkiye, TSK.
Kalın,
açıklık getirmeli
Saray, en zor durumda kabul edebileceği Esad
ile el sıkışmaktan nefret ediyor. Bu nedenle ÖSO’yu Esad’ı da yıkabilecek bir
güç olarak görüyor. Veya en azından ABD’ye böyle bir hedef gösteriyor.
Saray’ın bugüne kadarki Suriye politikasının
batmasından ve bunun nedenlerinden hiç ders almadığı görülüyor.
Rusya’yı, İran’ı zerre takmıyor. Suriye’nin
ilerleyişinden de adeta endişe içinde.
TSK destekli ÖSO Suriye güçleriyle çatışmayı
göze alır mı? Kalın ne demek istiyor? Bu cümlesine açıklık getirmeli.. Veya
kendisine bu cümlesi sorulmalı.
Yazının başlığı, haksız mı?
5 Eylül 2016 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Bunlar ne yaptıklarını ve yapmak istediklerinin nereye varacağını bilmiyorlar. Yaptıklarının ucu kime dokunacak bilmiyorlar, bu aymazlıkları ile Ülkeyi ateşin içine atıyorlar. Bu çapulucu sürüleri ile Esadı yıkmayı düşünenler Esadı yıktıklarında karşılarında İran'ı, Rusya'yı göreceklerini nasıl düşünemiyorlar. Rus uçağının düşürülmesini cemaat oyunu diyerek ve Turzimciye, seracıya bedel ödetenler Ülkeye bedel ödeteceklerini farkındalar mı?
YanıtlaSil