SAYFALAR

18 Nisan 2016 Pazartesi

Karşı Devrim kendi eğitim kuşağını tasarlıyor

 Takvimler 17 Nisan’ı yöneldiği her yıl büyük bir “cumhuriyetçi eğitim imanıyla” çalışan ve çok değerli bir fikri ısrarla yaşamda tutmaya çalışan Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği ve Vakfı harekete geçiyor. Bu gönüllü hareket bir odak. Sayıları giderek azalan Köy Enstitüleri okulları mezunları, artık çocukları ve torunlarıyla birlikte bu çatı altında yaygın faaliyet gösteriyorlar. Kemal Kocabaş hoca yüklenmiş götürüyor..
Ben de dün Denizli’de bugün de İzmir’de bu etkinliklerin bir parçası olarak görevdeyim! Sanırım, Rize’nin Derepazarı Varangoz köy camiisinin sınıfa dönüştürülmüş bir odasında toplanmış 1-5 sınıf öğrencilerinin hepsine birden eğitim veren “İzmirli” öğretmenimiz Köy Enstitülü idi.
Eğitim, hiç bir ülkenin “başıboş” bırakmadığı ve ülkenin gereksinimlerine göre yönlendirdiği, siyasetin, ülkenin ve devletin temel politikasıdır! Dahası: En temel!
Şüphesiz nasıl bir ülke istiyorsanız, eğitimi de ona göre düzenlersiniz.
Cumhuriyet nasıl bir ülke düşü kurduysa, ona uygun bir eğitime gitti. Öncelikle herkesin okuma yazma öğrenmesinden başladı.. Üretime yönelik kitlesel ve toplumsal eğitime önem verdi.. Halk evleri gibi yaygın eğitim kurumlarını kurdu.
Ve eğitimde en büyük devrimi ise Köy Enstitüleriyle ve arkasından Köy Enstitüsü Yüksek öğretmen okulları açarak yaptı.
Köy Enstitüleri gerçeği, Cumhuriyeti kuranların ülkeyi yöreten devrimci kadronun, “toplum yapısını yönlendirici uygulamalarının en belirgin örneklerindendir”. (*)

Büyük bir Aydın Kuşağı yetişti

21 köy enstitisünde 1953 yılına kadar 17.341 öğretmen mezun oldu. Bunların 1398’i de kadındı.
  Tabii bunun bir önceki adımı da vardı: 1936’da “eğitmen kursları” açılmıştı. 1947’ye kadar 8.675 eğitmen diploma aldı. Aralarında 1.248 sağlık memuru vardı.
İşte Cumhuriyet Türkiye’sini önemli ölçüde ve tabanda omuzlayan yüklenen bu eğitim sistemi oldu.. Köy çocuklarının iyi bir eğitim sistemiyle ne büyük başarılara imza atabileceğinin evrensel bir örneği idi bu eğitim modeli.
Şüphesiz, ressamı, yazarı romancısı ile tüm sanat ve edebiyat alanında da Köy Enstitüler derin bir iz bıraktılar. Onlar toplumsal hayatımızda, “Köy Kökenli Aydın Kuşağı” olarak, Cumhuriyet’in sonrasında kurucu temel taşları arasına katıldı.
Cumhuriyet bu sayede Cumhuriyet oldu ve bir millet yaratıldı!

Üreten özgür yurttaşlar ülkesi

Tabii sadece bunlar değil, uçak yapımından tutun, büyük mühendislik hamleleri, yurtdışına gönderiler ve döndükten sonra ünversite ve eğitim hayatına damga vuran bilim ve eğitim neferleri ile, dört bir alanda kurulan araştırma enstitüleriyle, laik, çağdaş ve uygar bir ülkenin temelleri atıldı.
Üreten, eleştiren, Cumhuriyetin yükselişine katkı koyan özgür yurttaşlar Cumhuriyeti amaçlandı.
Biliyoruz ki bugün hala ayakta isek ve İslam coğrafyasından hala farklı isek, onlar sayesindedir.
 Bu, Kurtuluş savaşıyla gerçekleşen, Kuruluş ile geliştirilen, dünya tarihinde az rastlanır cinsten büyük bir devrimdi. Bu devrimin neferleriyiz hepimiz.

Ama şimdi?!

Türkiye dünyanın parasını harcıyor eğitime, diyelim. Ama aldığı sonuç, acaba ilköğretim ve liseleri kaldırsak daha mı iyi olur sorusunu sordurtacak kadar kötü. Eğitimle, dünyanın kültürel, ekonomik ve bilimsel gereksinimleri için cahil yetiştirme rekorunu kırıyor olabiliriz.
Denizli havaalanından kente girerken, sağ tarafta imam hatip okulları inşaatları kale gibi yükseliyordu!
Ne demiştik: Cumhuriyet devrimi, “toplum yapısını yönlendirici uygulamalarının en belirgin örneklerini” verdi.
Bu devrimlerin tam karşıtını yaşıyoruz şimdi. Karşı devrim yönetimi ele geçirdi ve devrimci cumhuriyetin tüm kazanımlarını tasfiye etme  girişimindeler.
Meşruiyetlerini aldıkları sandık sonuçlarını, ülkede herşeyi darmadağın etme hakkı, herşeyi yıkıp geçme hakkı, herşeyi gerçekleştirme, her türlü hukuksuzluğu yapma ve onların orada varoluşlarını sağlayan Anayasa’yı bile askıya alma hakkının verdiğini düşünerek yapıyorlar herşeyi. Eğitimi de imam hatipleştirerek, türlü çeşitli cemaat okulları, Ensar-Kaimder yuvaları ve evleriyle tasfiyeyi sürdürüyorlar.  

“Ne güzel günlerdi”yi bırakalım!

Geçmişe ağıt yakma zamanları değil. Bugün eğitimle ilgili neler yapabiliriz, toplumu çevremizi insanları, öğrencileri, toplumun ileri, lider ve önder kesimlerini nasıl etkileriz?
Yarının öncülerinin ortaya çıkması için bize düşenler nedir, bence herkesin odaklanması gereken noktalar bunlar.
Yeni girişimlere büyük ağırlık verilmeli.. Madem eğitim bu kadar özelleştirildi, o halde bu çerçevede ne yapılabilire kafa yormak gerekir. 
Peki ne yapabiliriz başka neler yapabiliriz?

 (*) https://toplumsaltarih.wordpress.com/2012/09/07/koy-enstituleri-neden-kuruldu-neden-kapatildi/
17 Nisan 2016 Pazar / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder