HDP (Halkların Demokratik Partisi)’nin
seçim bildirgesi 30 sayfaya yakın. Doğru dürüst eleştiri yapılmadı. Yapılanlar
ise bir övgü bir övgü, hiç bir partinin bildirisi yanına yaklaşamazmış.
HDP bildirgesini, Mirgün Cabas’ın geçen haftaki programında (Herşey, CNNTürk) HDP
milletvekili adayı Prof. Mithat Sancar
ve MetroPoll araştırma şirketinden Prof. Özer
Sancar ile tartışmıştık. Şüphesiz bu tür programlarda Moderatör’ün çizdiği
çerçeve ve yönelttiği sorularla sınırlı kalıyorsunuz, zaman dar ve herşeyi ele
almanız mümkün değil.
Ben bildirgenin, ilgilendiğim “belkemiği”
üzerinde durmak istedim. Şunu vurguladım:
Bildirge ana ilkesinde Türkiye’ye yeni bir idari ve anayasal yapılanma
öngörüyor. Örneğin demokratik özerkliği önemle vurguluyor. Şüphesiz bunlar anayasa
değişikliği gerektirir. Bu, HDP için varlık sorunu. Anayasa değişikliği AKP ile
HDP’nin örneğin 10 maddelik Dolmabahçe Deklarasyonu’nun da belkemiği, iki parti
Meclis’te bu konuda işbirliği, al-ver uzlaşma yaparlar..
Prof. Mithat Sancar, “bildirgenin
içinden cımbızla bir sözcüğü çekiyorsun, ve işte ana fikrin bu olduğunu
söylüyorsun” diye nutuk attı. Ekrandan HDP propagandası için yanlış
söylemek yakışmaz, hele hele bir akademisyene..
Şimdi bakalım cımbızla mı çekip almışım yoksa şu özerklik, bildirgede
kaç kez ve nasıl geçiyormuş:
“Tüm
Halklara Demokratik Özerklik”
“Bütün halkların kendi
anadilleriyle, kendi kimliklerini ve kültürlerini demokratik özerklik anlayışı çerçevesinde gerçekleştirme hakkıdır.”
“Merkezi
idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetine son verilecek, halkların
ihtiyaç duyduğu özerklik modellerinin
ve kendi kendilerini yerinden ve yerelden yönetmelerine olanak sağlayacak
demokratik yönetim biçimlerinin geliştirilmesi ve yaşam bulması için gerekli
adımlar atılacak. Demokratik Özerklik,
halkların yönetim ve karar süreçlerine katılımının sağlanması için hayata
geçirilecek.
“Demokratik
Özerklik” (Ara başlık olarak bildirgede yer alıyor)
“Demokratik özerklik, bütün halkların
farklılıklarıyla birlikte, özgürce yaşamalarına imkân yaratacak ve gönüllü
birliği sağlayacak gerçekçi ve gerçekleşebilir bir modeldir.”
“Demokratik özerklik, Kürt sorununun
çözümünde, Türkiye'nin demokratikleşmesinde, toplumsal barışın gerçekleşmesinde,
halkların özgür ve gönüllü birliğinde önemli bir rol oynayacak..
“Avrupa
Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na
konulan şerhler kaldırılacak ve ilgili ek maddeler imzalanacak..”
***
Bildirgenin ilk sayfaları, özerk yönetim talebi
üzerinedir! Daha sonra kadın, çocuk, ekonomi vb konuları ele alınıyor.
Bildirgede bol bol “tüm halklar” sözü geçiyor. 7 kez Kürt Sorunu, bir kez “Kıbrıslı Türk ve Rumlar” bağlamında Türk sözü geçiyor.
Bildirge’de millet/ ulus sözcüğü
geçmiyor. Tek yerde “millet” geçiyor, o da Türkiye’nin yapısına eleştiri
yaparkan “tek millet-tek mezhep
anlayışını..” cümlesinde..
Bildirge aslında “ulus-millet” gerçeğine karşı çıkıyor. Ulus, ulusal devlet,
ulusallık vb yok. Bunun yerine, yukarıdaki alıntılarda da net gördüğünüz gibi,
çeşitli dinsel, mezhepsel, kültürel, etnik yapılar, halklar geçiriliyor. Ve
bunların özerk yapıları..
Şu cümleyi aktarıyorum: “HDP, Türkiye'nin çok kimlikli, çok
kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir ‘toplumsal sözleşme’
ihtiyacını ertelenemez temel bir politik görev olarak önüne koyacak.”
Ulus yok, topluluklar var
Türkiye’ye önerdiği budur. Ayrı ayrı
topluluklardan oluşan (umarım içlerinde Türkler de vardır!!), ne idüğü belirsiz
bir yeni “ülke yapısı”. Mezhepler, etnisiteler, kültürler ve toplulukların
özerk yapılarından oluşan bugün için ancak ucube diyebileceğim bir yapı Bunun
adına da radikal demokrasi diyorlar.
Mithat Sancar’a göre bilimsel terminolojide varolan bu radikal demokrasi
kavramı bana yabancıymış. Öyle dedi!
Tam emperyalistlerin parçalayıp
istedikleri gibi dağıtacakları, yokedecekleri, kendi etki alanlarında minik
uşak devletçikler kurabilecekleri bir “yeni Türkiye”ye hazırlığı dile getiriyor
“radikal demokrasi”, Mithat Bey, bilmez olur muyum! En son Libya’da, Suriye’de,
Irak’ta hala yaşıyoruz, “radikal demokrasi” deneyimini.
HDP bildirgesi (*), bu açıdan
bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti ile tam bir hesaplaşmanın da altyapını
öneriyor.
Belki 200 yıl sonrası için bir ütopya olarak kabul edebileceğimiz
“radikal demokrasi”, “süyük insanlık” rejim önerisinin dışında, başka ve iyi
yönleri de var.
(*)
Şunu esas aldım: www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/259275/iste_HDP_nin_secim_bildirgesinin_tam_metni.html Ayrıca bu buradan yola çıkarak sözlü olarak
yaptıkları “büyük insanlık” başlıklı
bir de çağrı metinleri var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder