HDP’nin “radikal demokrasi- demokratik
özerklik” bildirgesini bugün başka önemli açılardan değerlendireceğim. Bu
bağlamda şu cümleye bakalım: “tarihte
yaşanmış soykırımlar, katliamlar, infazlar, kayıplar ve benzeri uygulamaların
araştırılması ve hakikatlerin gün ışığına çıkarılması amacıyla ‘Hakikat
Komisyonları’nın ivedilikle kurulması için gerekli çalışmaları yapacak”..
Bildirge’de,
araştırılacak somut olaylar üzerinde durulmuyor, adeta bütün Türkiye
Cumhuriyeti tarihini “kriminalize etme” niyeti kapalı olarak dile getiriliyor.
HDP’ye göre zaten 1915 tarihinde yaşananlar “soykırım”dır.
Amerikan Ermenilerinin
Kongre’ye sundukları son soykırım
karar tasarısında, eskiden 1915 olan tarih, 1915-1923 olarak genişletildi ve
Milli Kurtuluş Savaşı, Atatürk ve silah arkadaşlarının mücadelesi, Türkiye
Cumhuriyeti’nin Kuruluşu, hatta Türkiye’nin kuruluş senedi olan Lozan
Anlaşmasını içeren Kurtuluş ve Kuruluş süreci de, “soykırım” kapsamında
değerlendirildi.
Açıkça Ermeni
Diyasporası, Türkiye’nin varlığını bile kabul etmiyor ve uluslararası bir
savaşı siyasi, dini, toplumsal ve diplomatik alanda sürdürülüyor.
HDP-PKK unsurları da bu
noktada Diyaspora ile bütünleşiyor gibi. Emperyalizme karşı verilen ve bütün
dünyaya örnek olan milli kurtuluş savaşı ve sonuçta hepxsinin kabul etmek
zorunda kaldığı Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar çok düşmanı var.. Herkesin
içinde kalmış bir hesaplaşması var.
Tabii başta AKP’nin Yeni
Osmanlıcıları.. Türkiye Cumhuriyeti’ni bir “reklam arası” kabul edenlerden
tutun, ulusal devleti “parantez”e alarak, kendilerini Osmanlıya yapıştıran
Davutoğlu ve diğerlerine kadar..
Atatürk ve devrimlerini
faşist ve tepeden dayatılan kararlar olarak görerek reddeden liberal solcu
eskileri ve bir kısım “muhafazakar” liberallere kadar..
Tabii ki Ermeni
Diyasporası ve onların destekçileri..
Ve Kürt Siyasi ve
Silahlı Hareketi..
HDP bildirgesinde
resmini çizmeye çalıştığı “Hakikat
Komisyonları” de (Herhalde Cumhuriyet’in bütün tarihini hallaç pamuğu gibi
atacak çok sayıda komisyon öngörülüyor), Türkiye
Cumhuriyeti ile tepeden tırnağa ve her açıdan bir hesaplaşma niyetini
içeriyor.
Yukarıda saydıklarımızın
hepsi zaten Türkiye Cumhuriyeti’ni reddiye içinde..
HDP Bildirgesi de, ulus-devleti
yıkıp, ulusalcılığı reddedip, özetle Türkiye Cumhuriyeti yerine “radikal
demokrasi ve özerk yapılar” siyasi modeli öneriyor.
İki çok önemli nokta
HDP’nin bildirgesinde
dikkati çeken iki başka cümle var. İlkinde, Başkanlık Sistemi’ni karşı
olduklarını belirtiyorlar. Bu, bu köşede hep dile getirilen “AKP ile seçim sonunda yeni anayasada
anlaşacaklar, ver başkanlığı al özerkliği alışverişine girecekler” saptamasına karşı, özellikle oyunu
istedikleri bir kısım CHP seçmenine verilen bir “güvence” olarak görünüyor.
HDP’nin destekçileri de,
bunu bildirgeye yazdığına göre yalan söylemezler, demek ki bunu yapmayacaklar,
diyor.
Ben seçim
bildirgelerinde böyle güvencelere fazla önem vermem. Yeni koşullar yeni sözleri gündeme getirir. Mesela şu soruyu yöneltirim bu kez:
Yeni anayasa yapımında RTE Kürtlere özerklik verme karşılığında önereceği
başkanlık sistemini kabulunu istese, bu alışverişi kabul eder misiniz etmez
misiniz? Çok somut soruyorum. Bunu ilan edin!
Bildirgede,
ayrıca şu var: “Partimiz, her koşuda
silahsız çözüm ve demokratik siyaseti savunacak.”. Belki de ilk kez
yaptıkları bu saptamayı çok önemli buluyorum. HDP’nin “silahlı gücünü
vesayeti”nden kurtulma adımı olarak mı kabul edelim bu bildirgedeki sözü? HDP
içinde bu yönde gelişen bir siyasi anlayışın varlığı Türkiye’de çözümün yolunu
açacak önemli bir adım olabilir.
PKK’nın
da silahı, Türkiye’de siyaset aracı olarak kullanmaktan vazgeçmesi de, Kürt
Meselesinde gerçekten bu kez demokratik çözümün yolunu açar.
Öcalan’ın
son Nevruz açıklamasında (daha öncesinde de benzeri vardı) yaptığı, mealen “silahlı mücadele ile varılabilecek hedefler
varıldı, bundan sonra silahla gidilecek yer kalmadı” saptaması, Kürt
hareketi için de büyük bir gerçeklik ifade ediyor olabilir.
HDP’nin bunlar dışında,
kadınlara ve gençlere yönelik, pek çok alanda “radikal” önerileri şüphesiz ki
ilgi toplar. Ben en çok “Eşbaşbakanlık” önerilerine talibim! Kadın ve erkek..
HDP, bıcak sırtında
gidiyor.. Bu konuyu ayrıca yazacağım, ama batıdaki oylarını AKP’ye veren
Kürtlerin oyunu alamazsa, salt CHP’den kopartabileceği oylara bel bağlar ve
barajı aşamazsa RTE’nin çok sevineceği bir durum ortaya çıkacak. Bu CHP’lileri
de yakan bir onuç üretebilir. Bunu sonra yazacağım.
--27 Nisan 2015 Pazartesi – Bilim ve Siyaset, Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder