Kılıçdaroğlu’nun Kürt
Meselesi’ne yaklaşımı önemli. Önemli noktaya değindi Kılıçdaroğlu. CHP ki,
AKP-PKK arasındaki çözüm süreci dalaşmasının içine düşmeye ramak kaldı. Bazen
sanki girdi, ama dışarıda tuttu kendini. Halbuki AKP’nin oyununu sergilemeye
girişseydi belki de mesele bu raddeye gelmez ve kendi tutumu üzerinde büyük bir
enerji toplayabilirdi.. Bu fırsatı, bakalım görelim politikasından kaçırdı.
Dün Kılıçdaroğlu dört noktanın altını
çizdi, önemli buluyorum.. “Bu sorunu
ancak biz çözeriz, başka kimse çözemez, en yürekli parti biziz” biçiminde
çok iddialı bir giriş yaptı konuya.
Ve şunları dile getirdi: “Sorunu çözmek için 4 koşulu milletin önüne
koyduk; 1) samimi ve dürüst olacaksın, 2) gizli kişisel bir ajandan olmayacak,
3) millete hesabını veremeyeceğin angajmanlara girmeyeceksin, 4) millete ve
Meclise bilgi vereceksin.. dedim ama hiç birine uymadılar.”
Bu konuşma, RTE iktidarının Kürt Meselesi
çözüm sürecine esaslı bir eleştiridir.
Gizli
Kapaklı Çözülemez
Hep yazdım: Gizli kapaklı işlerle bu iş
çözülmez, b.u konu ne AKP’nin kişisel sorunudur ne de PKK elinde silahv ar die
istediği şekilde çözülebilir. Türkiye’yi çözüm sürecine katmak zorundasın, çünkü
işin işinde özerklik isteği var, ayrı bayrak var, var oğlu var. En sonunda
konuyu halka götüreceksin, gerekirse ayrı devlet istiyor musun istemiyorsun
sorusunu sormak bile var. Buna kim yanıt verecek..
İktidar samimi ve dürüst değil, gizli
kapaklı işler çeviriyor. İmralı ile ne tür angajmanlarda giriyor bilmiyoruz,
Türkiye’nin üzerinden, ver başkanlığı al özerkliği gibi kişisel hesaplar var...
İşte çözüldü derken yine silahlı külahlı işler içine girdiler. AKP için Kürt
Meselesi bir oy meselesidir. Bunlarız hep yazmadık mı?!
Ama sorunu getirdiği nokta, PKK’nın bölge
egemenliğidir. AKP iktidarı pek çok yerde şeklen var.
***
Kürt Sorunu’nu neredeyse “uluslararası destekli” ve PKK’nın artık
Kürtlerin büyük çoğunlukla yaşadığı bölgeler üzerinde kontrolünü sağlamlaştırma
noktasına getiren bir AKP ve lideri, iki hafta içinde birden “Kürt Meselesi
çözülmüştür” noktasına geldi. Ağrı olayı patladı, bir de HDP merkezinin tüfekle
saçmalanması olayı. Başka neler beklenir bilemem, ama İmralı/Kandil’in
PKK’lılara “seçimlere kadar görünmez olun” talimatını, arkadaşımız Mahmut Lıcalı’nın haberinde okuduk.
Şüphesiz, bu olay PKK’nın siyaset üzerinde silahlı
vesayetini net gösteren bir olgu olduğu kadar, her zaman bir çatışma ve
tahrik olasılığının da varlığının kanıtı. Provokasyonu bugün bu taraf yarın o
taraf yapar, önemli mi? Kimin işine geliyorsa artık!
6-8 Ekim’deki (2014) kalkışma PKK’nın
işine geliyordu, sadece burayı değil, tüm ortalığı Türkiye’yi ortalığı yakıp yıkarım
mesajını verdi ve iktidar da yelkenleri suya indirdi. Sonuç, Dolmabahçe Deklarasyon oldu. Bugün ise
PKK görünmezliği tercih ediyor. Ama dikkat edin: seçim kadar! İktidar için ise
seçime kadar horozlanma dönemi!
Oy
devşirme mekanizması
Yani Kürt Meselesi, her ikisinin elinde
bir siyaset aracı. Tamam, PKK’yı anlarım. İşleri o. Ama iktidar için çözüm
süreci, tam siyasi çıkarlar için araçsallaştırılmış bir olaydır, bir oy
mekanizması aracıdır.
Çözüm Süreci’nin gözü kapalı mutlak
destekçileri, AKP’ye süreçte hiç eleştiri getirmeyen medya/ekran
silahşörlerinin açık bir cabası daha vardı: CHP’yi bu gizli kapaklı çözüm sürecinin kuyruğuna takmak. Böyle bir
sürece girseydi, sonunda olan bitenler CHP’nin omuzlarına yüklenecekti. Onlar çözüm sürecine girmezsen Kürt bölgesinden de
oy alamazsın, gibi, siyaset cambazlığının bile şampiyonluğunu yaptılar.
Kasıtları veya siyasi körlükleri tamamıyla sırıtarak.
Burada yazdık, bu çözüm oyununa kimse
girmesin, desteklemesin, yoksa okkanın altına gider, dedik. Bakıyorum
Kılıçdaroğlu gelinen noktada rahat konuşuyor.
Dünün yetmez ama evetçilerinin büyük
çoğunluğu şimdi aynen PKK’nın safında. Ortak bir çözüm, birlikte yaşamanın
koşullarını aramak falan yok, tamamen ayrılıkçılığın destekçileri.
Türkiye seçim sonrası yeni bir Kürt
Meselesi virajına girecek. Bu açıdan konuya sonra bakacağız..
--21 Nisan 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder