İran’ın ABD ile, atom bombası yapımında
kullanılan zenginleştirilmiş uranyumun atom santrallerinde üretiminin
sınırlandırılması ve denetimi konusunda vardıkları anlaşma Türkiye’de binaz
panik yarattı: Eyvah İran’ın uluslararası
tecriti sona erecek, paralar ve yatırımlar oraya akacak.. İran Ortadoğu’nun
güçlü ülkesi olacak, biz “güç ligi”nde aşağı düşeceğiz!
“İran güçleniyor” diye bir dış politika
tasarlanabilir mi?
Evet, genel kural olarak, bir ülkenin
güçlenmesi veya önündeki engellerin kalkması, kendisini “rakip gören” ülkelerde
depresif etki yaratıyor.
Mesela İran’ın Irak-Suriye ve Yemen’de
etkileri, Ankara’da panik havası yaratıyor, Muktedir, İran’a karşı açık demeçler veriyor.
Birisi kulağına fısıldamıştır:
-
Beyefendi, beş
gün sonra İran’ı ziyaret edeceksiniz, bu demeciniz diplomatik skandala yol
açabilir..
-
Yaa öyle mi? Ama
bu demeç onları hızaya getirir..
Demiş midir bilemem. Türkiye ile İran
arasında gizli açık böyle bir bilek güreşi-rekabet var. Özellikle İslami
farklılıklar, sünnilik-şiilik RTE döneminde dış politikada birinci derecede
önem kazanınca, Ankara- IŞİD özel ilişkileri gelişince, Suudi Arabistan aksın
ucunda yer alınca, Sünnilik ile Şiilik arasında çeşitli iç savaşlarla vekalet savaşları giderek yayılınca...
***
İran’ın uluslararası açılımı kötü mü?
Hayır.. Nükleer denetim üzerine anlaşma sağlanması, özellikle Amerikan
muhafazakarları Neocon baş belalarının bu kez de İran’ı bombalama baskıları ve
projeleri gündemden düşüyor.
İran bu Clinton fırsatını iyi
değerlendirdi. Akıllı adamlar. Önce Ahmedinecat’ı
saf dışı bıraktı İran halkı. Onun tam bir açık düşmanlık üzerine kurulu
akıldışı-cihatçı çıkışları, Ortadoğu’yu bir de İran sorunu ile patlatabilirdi..
İran, Akıllı adamları iktidara getirdi. Amerika’nın savaşçı poitikacıları,
İsrail ile ortaklık halinde, İran’ın bombalanması için az bastırmadı.
Anlaşma’ya bile sevinmediler.
Yanıbaşımızdan, bizi de içine alma
potansiyeli olabilecek bir savaş olasılığının defedilmesi Türkiye için
tartışmasız çok çok iyidir.
Peki, ah şu rekabet?!
Rekabet
değil güçbirliği kazandırır
Niye rekabet? Niye üstünlük taslamaları,
kurma arzusu, politikası?
Niye güçbirliği değil... İşbirliği
değil.. Birbirimizin eksik yönlerini dayanışma ile tamamlama, güçlendirme
politikası değil..
Aptal siyaset, bizim gibi ülkeler
açısından, rekabet ile üstünlük sağlanabileceğini planlar. Aslında rekabetin
her iki tarafı zayıflattığı düşünülmez.
Rekabet oyun alanına sürülünce, emperyalist güçlerle ittifaklar devreye girer.
Bu ilişki her zaman büyük gücün yararına çalışır. Sonuç, rekabetçilerin
zayıflaması ile sonuçlanır.
Güç politikası değil, işbirliği
politikası olmalıdır, İran’la ilişkimiz. Rekabetçilikle elde etmeyi sandığınız
hayali kazanımlar yerine, yoğun işbirliği ile büyük somut kazanımlar ve
yükselişlerle ülkenizi zenginleştirirsiniz.
Geçen yıl 8 günlük İran gezimizde halk
içinde tek bir düşmanlık yaşamadık. Karşılaştığımız sadece dostluklardı. Dini
bağnazlık Türkiye’den daha mı az orada?! Ama İran dini bağnazlıklarını bize
kıyasla çok hızlı aşabilecek bir potansiyele sahip. Bunun pratik yararlarını,
hayat onlara dayatıyor. İran bunu görecektir, görmektedir.
Türkiye-İran
Ortadoğu’da Adaleti sağlayabilir
İran ambargosunun kalkması Türkiye için
de çok iyi olacaktır. Kaçak ticaret değil, resmi ticaret. Ambargoyu altın alım
satımı- ödeme aracı yoluyla aşmak, yeraltı farelerini geliştirmiş- büyütmüştür.
Bakanlar işin içine girmiş, rüşvetler yolsuzluklar tepeleri sarmıştır. Mesela
Kenya’dan 10 ton gelen altın, 9 ton olarak İran’a gönderilmiş, bir ton,
kırıştırılmıştır.
Bunalım politikası değil, dostluk ve
işbirliği politikası.
Siyasal rekabetçi politika, yeraltı
politikaları, belaltı vurmaları, üç kağıtçılığı gündeme getirir. Enerjiler boşa
harcanır. Kvtülükler yaratır.
İşbirliğine dayalı şeffaf dostluk
politikaları ise tamamen gerçek anlamda her iki taraf için kazan-kazan
defterlerini açar.
Acaba İran ile görüşmelerde hangisi
egemen olacak dersiniz..
İran ve Türkiye, birlikte, Ortadoğu’da
hak ve adaleti sağlayabilecek büyük bir potansiyele sahipler.
Bu potansiyeli enerjiye dönüştürmeyi
becerebilirlerse..
--5 Nisan 2014 Perşembe / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder