Seçim
Sonrası’na Bakış-3:
Ağrı’da ne oldu,
tartışıladursun, olan biten açık. Bir de dün Kara Kuvveteri Komutanı ile
Başbakan arasındaki görüşme sıkıştırıldı araya, hiç bir açıklama yok. Ne
konuştular? Soru şu: Benzer olaylar olur mu?
Bu yanıtı, RTE’nin, sahada süren oy
kaybını gördükçe çözüm sürecini askıya almasının ardından, bu yeni gerilimin sandığı nasıl yansıyacağı konusunda
gözlemleri belirleyecektir. “Seçim silahlı
çatışmaları” olur mu, olursa yoğunluğu ne olur, gözlemler belirleyecek.
Olasılıklar şöyle:
*Çatışma ülke genelinde yaydırılır.
İktidarın “milliyetçiliği” tavan yapar. Dahası, bu yaygınlık seçimlerin bile
ertelenmesini gündeme getirir.
*Çatışma, kontrollü yapılır, milletin
nabzı tutulur, buna göre karar verilir.
*Çatışmaların iktidar aleyhine sonuçlar
ürettiğini saptarlar. Aşağı kayışı durduramadıklarını görürler.
İktidarın seçim sonuçlarını etkilemek
için, “sandık / oy tasarımı” yapmıştır. 2007 seçimlerine damgasını vuran
mağduriyet patlamasıydı. 2011 seçimlerine ise MHP’yi baraja takmak amaçlı seks
kasetleri operasyonunu devreye soktular. Ve Baykal olayı. MHP giremeseydi
Meclis’e ve CHP yüzde 20’den yüzde 26’ya yükselemeseydi (amaç oydu), AKP dünya
çapında bir rekor kırar ve 400 milletvekilini rahatça alırdı. Bugün RTE’nin
Başkanlığı için seçmene yalvarmalarına gerek kalmazdı!
Fakat 2011 seçmen devşirme tasarımı
tamamen geri tepti. MHP Meclis’e girdi ve CHP 6 puan arttırdı. AKP-CHP
arasındaki fark kapanınca, AKP daha çok oy aldı ama daha az milletvekili (326)
çıkardı!
İktidar şimdi PKK ile çatışma
politikasıyla oy kaybını geri alabilir mi? Bence hayır! Boşa çaba.. Ama bakın,
seçimi erteleme gibi bir manevraları varsa, bilemem..
Ağrı’yı
PKK mı tezgahladı?
Diyebilirsiniz ki, olayın ardından
iktidar politikası olduğuna nereden varıyorsun? Salı günkü yazıma bakın.
RTE’nin Kürt Sorunu yoktur demeci ve 10 maddelik
deklarasyonu reddi, yeterli neden. AKP’nin yüzeysel “derin siyaseti”
devrededir. Türkiye’de başka hiç bir “derin siyaset” yoktur.
Peki “Ağrı Çatışması” PKK tarafından da
kotarılmış olamaz mı?
Gördüğümüz kadar, İmralı ve Kandil de, barajı
aşmaya ve Meclis’e güçlü girmeye odaklandı. Girerlerse, Meclis aritmetiğine
göre, ciddi bir iktidarı belirleyici rol de üstlenebilirler. Pazarlık güçleri
büyüyecek. Hem Meclis hem de arka planda PKK’nın Türkiye ve politika üzerindeki
silahlı vesayeti, tam yağlı börek. AKP’nin onları çatışmaya çekmesine yanıt
vereceklerini sanmıyorum.
Belki Kandil kadroları arasında “Meclis’i önemsemeyelim, biz kendi
yapılarımızı inşaya önem verelim” diyen bir azınlık görüş vardır ve onlar
kışkırtıcı rol oynamış olabilir.. Ama bu olasılık çok zayıftır, örgüt içinde
ciddi bir bölünme olmadan, PKK buna izin vermez. Azınlık çabalar olsa bile
etkisiz kalır.
Meclis dışı kalırlarsa, “silahlı devrim”lerini
bölgelerinde gerçekleştirme planlarını zaten dile getiriyorlar. Alt tarafı iki
ay bekleyecekler, acelesi ne?
Yeniden
silahı mücadele dönemi gelir mi?
Bir ciddi konu / soru da şu: RTE’nin “Kürt Sorunu çözülmüştür, Kürt vatandaşların
sorunları vardır” yeni açılımı iki
aylık ömre mi sahip yoksa seçim sonrasını da kapsıyor mu? Öncelikle seçim
öncesi için geliştirilmiş gözüküyor. Fakat seçim sonuçlarına göre, sonrasının
da temel bir politikasına dönüşür mü, bilmiyoruz..
Bir saptama: TSK, tamamen siyasetin
emrinde hareket ediyor ve inisyatif kullanmıyor. Doğrudur yaptıkları.
***
Başka
bir önemli nokta: PKK’nın silahla hedeflerini gerçekleştirme politikası artık
sonuç verir mi? Öcalan da “silahla varabileceğimiz hedeflere vardık, artık
siyasi demokratik mücadele” saptaması yaptı. Bu açıdan, hem uluslararası hem
ulusal koşullarda, Kürt hareketinin silahla varabileceği bir yer kalmamış
olabilir. Herşey geriye doğru sayabilir.
PKK’nın Silahlı Vesayeti’nin çok net olarak
Ağrı’da ortaya çıktığını gördük. Pek çok yerde benzer bir durum. PKK silahı
terketmezse, Türkiye’nin seçim sonrası yeniden derin çatışmalı bir duruma
sürüklenme olasılığını hiç yabana atmayın.
-- 16 Nisan Perşembe 2015 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder