Gül-Davutoğlu ve RTE ilişkisi gündeme oturdu. Bir süre
izleyeceğiz, şimdilik Nisan’a kadar.. Ama dedikodusunu ve “kulis” ardında
saklanan her türlü atmasyonunu değil, siyasal analizini..
Biliyoruz ki RTE 4 yıldır Gül’ü (*), AKP dışına
çıkarmak için uğraştı ve bunu başardı. Fakat siyaset iniş ve çıkışlar olayıdır.
Dinamiktir. Bir yerde nokta konur, ama yeni bir parantez açılır ve oyuncular
yeniden sahne alır. RTE, Davutoğlu’nu Parti liderliğine ve Başbakanlığa
getirerek Gül meselesini noktalamıştı. Neden? Çünkü her ikisi de “lider”,
“tepeye oynayan/çıkan” politikacılardır. Tepelerde
iki lider olmaz. Hele RTE tipi politikacılar, çevrelerindeki bütün
eski-yakın arkadaşlarını genellikle tasfiye ederler. RTE için önemli olan tek şey var: dediklerini yapacak insanlar..
Gül’ün kendine özgü tarzı var, kavgacı değil, ılımlı.
Etkilenmeye açık, topluma daha çok kulak verir. RTE’nin tersi.
***
Geçmişte RTE ile yaşadığı “siyaset çatışması”nda kavgacı olmadı. Tarzı değil. Ayrıca RTE’nin
yıldızının yükseldiği dönemlerde onunla çatışmaya girilmez. Bunu bilir. Ama
geçmişte, RTE karşısında alternatif siyaset ve düşüncelerini söyleyerek, kendi
“siyaset programını” epey inşa etti,
mesajlarını verdi ve farkındalık yarattı. Cumhurbaşkanlık süresi bitince de,
köşesine çekildi.
Fakat Gül siyasetçi, 70-80 yaşında değil ki köşesine
çekilsin. Yaptığı, bir “geri dörüş” için koşulların olgunlaşmasını beklemek.
Gül, siyasete geri dönecekse, şüphesiz lider olarak
döner, başbakanlık veya parti başkanlığı.. Milletvekili olmak için değil. Ama
milletvekilliği, Gül için, süreç içinde inisyatif almak ve görev üstlenmek için
kolaylaştırıcı bir elbise..
***
Gül’ün milletvekilliği adaylığı kimden nereden çıktı
bilmiyorum, ama önemli değil, AKP içindeki tasfiye olacaklarca ve bu iş ancak Gül ile yürür diyenlerce
önerilmiş olabilir. Unutmayın, AKP’nin kurucu kadrosu üç koşul maddesiyle
RTE’ce tasfiye ediliyor.
Gül, resmen milletvekilliği isterse, ne Davutoğlu ne
RTE buna karşı çıkabilir. En azından bugünkü koşullarda. Nitekim her ikisi de istiyorsa tabii yaklaşımında bulundular.
Ama gül için şık olan şüphesiz ki Davutoğlu’nun daveti. Bu Gül’ün kişiliğine de
uygun. Kendisi oldu bitti yaratmak istemiyor. Cuma namazlarında sık sık siyasi
mesajlarını veriyor her hafta.
Hangi koşullarda Gül adı siyasete
sürüldü? Bu soru
önemli ve sorunun ipucu burada.
* RTE-Davutoğlu yetki ve sorumluluk çatışması
patladığında
* Davutoğlu’nun Hakan
Fidan’ı RTE’nin koltuğu altından çekip yanına aldığında
* Vee en önemlisi, ekonomik krizin kapıyı koçbaşıyla
dövdüğü koşullarda.
RTE, Davutoğlu’nu fena harcıyor. Merkez Bankası
Başkanı ve hükümetteki arkadaşlarına fena saldırıyor. Fiili olarak adeta
hükümet diye bir şey yok, ortada onun adına konuşan Cumhurbaşkanı var.
Davutoğlu ABD’ye yatırımcı çekmek için gidiyor, ama yatırımcılar yönetimin
RTE’nin elinde olduğu bilerek uzak duruyor. Davutoğlu elinde koca bir sıfırla
dönmüş gibi.
Dolar patlamış, Türkiye’nin her açıdan dışa bağımlı
ekonomik yapısının müptela olduğu para girişi ve yabancı doğrudan yatırımlar
düşüyor, hatta kaçıyor. Kriz ve sonuçları sanki seçim sonuna ertelenemeyecek
gibi.
***
Bu koşullarda AKP’nin bütünleşik iktidar yapısının,
seçeneğe ihtiyacı var. RTE’yi dışarısı tamamen tüketmiş. Kriz, AKP’nin
iktidarda kalmasının önünde en ebüyük tehlike. Ama AKP’nin bütün katman ve
sınıflarıyla iktidarda kalması gerekir. RTE’nin iktidarda kalmayı sağlayacak
seçenek olmaktan çıkması koşullarında, bunu sağlayacak tek lider olarak Gül’ü
görenler çok fazla.
Yani Gül, AKP iktidarını sürdürebilecek ana seçenek
görülüyor. Peki parti RTE’ye rağmen bunu yapabilir mi? >
Evet! Hiç bir şey, iktidarda
kalmaktan daha önemli değildir!
--
(*) Okurlarım bilir, 2010’dan bu yana RTE-Cemaat
ilişkilerine dikkat çeken (Çatışmanın
Anatomisi kitabını anımsatırım) yazılarıma eşlik eden bir “paralel analiz”
de, RTE-Gül
ilişkisiydi ve neredeyse hepsi yazıldığı gibi gerçekleşti. RTE saraya
dönüştürdüğü Beştepe Çiftliğine çıktı, Gül de kendi ofisine!
--9 Mart 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder