Hafta içi, iktidarın
muhalefete, tabii ki öncelikle CHP’ye seçimlere yönelik bir takım
provokasyonlar yapabileceğine ilişkin haberler dikkati çekti. Salı günü Taraf gazetesindeki
haberde işin içine MİT de sokulmuştu. MİT, muhalefet partilerini dinliyordu. Ezgi Başaran 2-3 tane de yazı yazdı.
Sorunu aslında geçen yıl Kılıçdaroğlu
gündeme getirmişti.. MİT bağlantılı bir grubun kulağı CHP ve CHP’lilerin
peşinde.
Aslında yeni de
değil konu. Casusluk ve provokasyon, özellikle kanlı-bıçaklı iktidar
savaşlarının, özellikle AKP döneminde, ayrılmaz bir parçası oldu. Bütün güçleri
tek elde toplamanın doğal sonucu budur. Devlet sensin, MİT sensin, polis
sensin, bütün istihbarat örgütleri sensin-sana bağlıdır, her şeye oradan sana
akar. (Merkez Bankası da sensin, BDDK-TMSF.. Dahası tüm özel şirketler de sana
hizmet etmek zorundadır. Tek taraf vardır: Ben..)
Tabii, görev de
verirsin... emrindeki güçlere..
Parti=Devlet, bir
özdeşleşme oldu. Devlet, iktidara gelen siyasi partilerin programlarını
gerçekleştirecekleri yönetim aygıtı olmaktan çıktı, iktidara gelen partinin tam
ve kesin bir uzantısına dönüştü. Heryere AKP’li adamlar, bütün valiler,
kaymakamlıklar, büyükelçiler.. Ne varsa..
Ülke üzerinde topyekün
bir kontrol mekanizması işliyor.
***
Afedersiniz, iktidar bizi dinliyorun ötesindedir
konu. Neden dinliyorlar sorusu, size operasonel bir yanıt olarak geri döner.
Seçim atmosferine
girildiği süreçte, en azami hedef, seni tam safdışı bırakmaktır.
En asgari hedef de,
alabileceğin oyları mümkün olduğunca aşağı çekmek.
Bunları ”başarıyla”
yaparsan, aynı zamanda kendi oyunu da, düşmesini önlersin, veya daha yukarı doğru
çekmeyi beklersin. Tabii bu politika sadece lafla gerçekleşmez, operasyonel
ayağı olması gerekir.
Muhalefeti aşağılayacaksın..
İtibarını yerle bir edeceksin.. Komplolar kuracaksın.. Küçülteceksin.. Asla
iktidar olamayacakları, iktidar olsalar bile ülkeyi batıracakları, bir koyun
sürüsünü bile güdemeyecekleri gibi kafa yıkayacaksın. Ülkenin ve seçimlerin
güncel/ gerçek konularından seçmeni uzaklaştıracaksın. Yarattığın
provokasyonları konuşturacaksın.
2011’de Hedefler vuruldu, ama
halk tınmadı
Geçen seçimler
öncesini hep anımsatırım.. 2011
seçimlerinden önce iki büyük provokasyon
yapıldı.
İktidar kanadından muhalefet
partilerine.. İlki 2010’da Deniz Baykal’a,
ikincisi ise 2011’de hemen seçimlerden önce MHP’li öncü milletvekili kadrosuna
seks-kasetleri provokasyonları.
Hedefler tam 12’den vuruldu..
Ama iktidar kanadı amacına ulaşamadı! Milletin oyunu hemen etkilemedi bile
denebilir.. CHP oyunu 20’den 26’ya yükseltirken, MHP yüzde 13’ü aştı. İktidar
kanadı yüksek oy aldı ama milletvekili sayısı düştü! İktidarbaşı, özellikel MHP
üzerinde oynadı, kasetlerin yanısıra, en banal milliyetçilik gösterileri yaptı.
Meydanlarda Apo’yu astı kesti, MHP’li oyları partisine çekmek ve baraj sorunu
yaratmak için..
Peki amaçları neydi? İlki, CHP’yi,
liderini gözden düşürmek, bunalım yaratarak oylarını geriletmek. İkincisi, yine
aynı şekilde, MHP’yi baraj altına itip Meclis dışı bırakmak.
Peki neden? 2011 seçimlerinde de
yine Başkanlık Anayasası gündemdeydi. Bugün de RTE’nin istediği ve savunduğu
biçimiyle, dikta Anayasasını Meclis’te kabul ettirecek çoğunluğa, en az 367 milletvekili sayısına ulaşmak...
Demek provokasyonlar
her zaman planlanan amacına ulaşmıyor. Hatta, fos bile çıkabiliyor!
MHP kalmadı, HDP kalır mı
Peki aynı yönteme
başvurabilirler mi? Seks meselesi tutmadı. Belki de halkımız ulan yapmayan mı
var, erkek adam yapar gibi bir anlayı içinde olduğu için umursamadı.. Bu
nedenle başka aşağılama yöntemleri gündeme getirilecektir. Kılıçdaroğlu’na
papuç attırma olayı gibi, değişik bir dizi olay yaratabilir iktidar
kanadı. Bu tür irili ufaklı çok sayıda
olay sözkonusu olabilir. Fakat daha değişik ve büyük bir provokasyon
yaratabilirler mi, doğrusu bilemiyorum..
Dediğim gibi önceki
yazımda, iktidarın bu seçimlerdeki kaldıracı, Kürtler. 2011 seçimlerinde astığı
kestiği çözüm süreci, şimdi ise en büyük müttefiki oldu.
Geçen seçimlerde MHP
baraj altında kalmadı. Bu seçimlerde umudu HDP.
İktidarbaşının Meclis’te milletin temsiliyeti gibi bir siyasal ve
toplumsal etik değeri ve korkusu yok. 2011’de MHP Meclis dışı kalsaydı,
düşünün.. 2007 Meclisi bu açıdan tam bir felaketti! Peki şimdi HDP baraja
takılsa? Kuşkunuz olmasın, daha çok sevinir. Ama ülkede yaşanacak büyük siyasi
sorun krize dönüşürse, ülkeyi yönetemez hale gelebilirler. AKP bir yandan bunun
da korkusunu yaşıyor. HDP’liler zaten bizsiz Meclis 4 yıl dayanmaz diyorlar..
Belki de bu rezil
baraj sistemini yerle bir etmenin yolu, HDP’nin Meclis’e girememe riskini göze
almasından geçmektedir..
***
Aman baraj altında
kalmasın düşüncesiyle gönlünde yatan parti yerine istemediği başka partiye
yönelmek, 2011 seçimlerinde nasıl MHP için yanlışsa bugün de tüm partiler için
yanlış diye düşünüyorum. “Aman şöyle olmasın” diye diye anası ağlayan çok oldu.
Siyaset kendi kulvarında mutlaka yeni sonuçlar doğuracaktır. Hele Türkiye gibi kaynayan ve binbir
seçeneğe açık bir ülkede!
HDP baraja takılsa
bile, Muktedir’in ancak anayasasını referanduma götürebilecek bir sayıya
ulaşabileceğini düşünüyorum. O da ulaşabilirse.. Oy kaybedecek daha! Henüz
erken, 4 ayda daha neler yaşayacağız..
-- 8 Şubat 2015- Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder