HDP Meclis’teki Yolsuzluk ve
Rüşvet Araştırma Komisyonundan üyelerini çekince şaşırmıştım... Öyle ya, lafa
gelince adamların ne hırsızlıklarını bırak ne yolsuzluklarını, üstelik “ben sadece saz çalarım” diye caka sat..
Komisyon’da bu işin mücadelesine sıra gelince, yan çiz, oradan geri çekil..
Aha, demiştim, anlaşma gereği
mi bu, RTE’ye destek mi, Kürt Hareketinin aman
RTE’ye bir şey olur, yargılanır falan diye bir korkusu mu var?
Gezi Parkı direnişinde,
Selahattin Demirtaş eyvah hükümet
yıkılacak, RTE ile yaptıkları alış veriş yarıda kalacak diye korkuya
kapıldı, bu, hükümete karşı bir komplo dedi.. Şaşırmıştım! Sonra ise bu
sözlerinden çark ettiler.
Müzakere Taslağı ortadan kalktı
Şu sıralarda, Öcalan’ın
hazırlayıp sunduğu “Barış ve demokratik müzakere taslağı”ndan söz eden var mı? En
son, 13 Aralık’ta Diyarbakır’da yapılan Demokratik Toplum Kongresi’nin
eşbaşkanı Hatip Dicle, Öcalan’ın
mesajını okumuştu:
“Hükümete söyleyin ben kimseyi tehdit etmiyorum ama bu son şanstır. Bu
barış ve demokratik çözüm taslağı üzerinde.. en geç Nisan 2015’a kadar tüm
aşamaları bitmek zorunda. Mutlaka bir siyasi çözümü yakalamalıyız. Aksi
takdirde sabrımın son sınırındayım..”
Taslak üzerine konuşma
yapılıyor mu? Nedenine gelince, taslakta ileri sürülen “Kürt kimliği” üzerine
isteklerin gerçekleşmesi için, RTE elinde yasal ve anayasal yetkiler yok. Bir
Anayasa değişikliği şart. Başbakan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanı’nın en yakını Yalçın Akdoğan İmralı- HDP- Kandil
arasında resmi gidiş gelişleri ve görüşmeleri sürdüren kişidir.
Kürt tarafı, müzakere
konularının Nisan’a kadar kesin bir takvime bağlanması ve hükümetin de buna
imza atması gereği üzerinde dururken... Akdoğan kendilerine “bunlar ancak Anayasa’nın değişmesi ile
gerçekleşebilir, takvime bağlayıp söz vermek anlamsızlıktır, Cumhurbaşkanı size
kesin söz vermektedir, seçimlerde Başkanlık Anayasası’nı gerçekleştirecek bir
çoğunluk yakalarsak, sözler hemen yerine getirilecektir. Öcalan’ın en azından
ev hapsine çıkartılacağı kesindin...” dedi mi?
Sanki..
Analiz doğruysa, anlaşma var
Eğer böyleyse, Kürtler
isteklerinin gerçekten yeni bir anayasa ile yerine getirilebileceğini görüyor
ve RTE’nin bunu başarmasını beklemekten de başka çareleri yok... O halde,
HDP’nin kaybetme riskini göze alarak seçimlere parti olarak girme kararının
ciddi bir yönü de bu “anlaşma” olabilir.
Eğer barajı aşamazlarsa AKP
kazanacak, Meclis’de 367’yi bulamasalar bile RTE-Anayasası en azından
referanduma götürülecek. Evet oyu alırsa, böylece RTE yasal diktatör olarak,
Kürt Meselesi’ni çözecek. Hem RTE hem İmralı kazanacak..
Yok eğer barajı aşarlarsa,
Meclis’te güçlü bir parti olarak yeni anayasa konusunda kilit parti olacaklar.
RTE’ye yönelik pozisyonları güçlenecek. HDP- AKP ittifakına varıncaya kadar bir
dizi olay yaşayacağız (Tabii RTE, yan çizmezse..)
HDP’nin çok basit aritmetik hesabı
HDP’nin barajı geçmesi için
AKP’nin yüzde 44 altına düşmesi şart. Harran Üniversitesi’nden Nazım Kadri Ekinci’nin analizine göre,
AKP’nin %5 oy kaybı halinde, HDP “iyi” senaryoya göre tam yüzde 10; “makul”
senaryoya göre 8,18 ve “mutad” senaryoya göre ise yüzde 7,49 oy alır. Ekinci,
HDP hesabını “getirisi de riski çok yüksek karar” diye nitelendiriyor.
Bekir Ağırdır’a göre HDP ağırlıkla AKP’den 2
milyon kadar oy devşirmesi gerekiyor.
HDP ise basit bir aritmetik
hesap yapıyor: Cumhurbaşkanlığı
seçiminden 3,9 milyon oy aldık; 4,5 milyon oy alırsak barajı geçiyoruz, topu
topu 600 bin oya ihtiyacımız var ki, bunu rahat alırız.. Ama hesap çok
basit, hiç karmaşaya yer yok onlarda.
Korkut Boratav, dünkü Hürriyet’de Çamlıbel’e, BDP bu kararıyla RTE
anayasasına ve diktatörlük isteğine yardımcı oluyor, görüşünü savundu.
Peki HDP’nin hiç bir hesabı
tutmazsa? “Yüksek siyaset” sahnesinden silinme bedeline karşılık, PKK kozu mu
devreye girecek?
HDP 100 milletvekili bile kazanabilir
HDP bir “Türkiye partisi, Türkiye’yi
bölmeyecek tam tersine birleştirecek, demokratikleştirecek, özgürleştirecek,
Kürt kimliği meselesini, tüm Türkiye ile tartışarak makul ölçülerde çözüm
arayacak, RTE diktatoryal anayasına hayır diyecek” bir kimlikle ortaya
çıksa, kimsenin kuşkusu olmasın ki, 100’ü aşkın milletvekili ile Meclis’e girer
ve Türkiye’nin özgürlük yolu açılır..
Ama HDP, Türkiye kimliğiyle,
ülke geleceğiyle ilgilenmiyor, karanlık bir gelecek için RTE ile işbirliği
yapıyor ve “Kürt kimliğinin esiri” oluyor. RTE otoriterliğine karşı
mücadele lafla yürümez.. Fiiliyatta sonuç verecek politikalarla yürür.
Taa 2013’te, Öcalan Tutanakları patladığında ilk
yazmıştım ve bu çok tartışılmıştı: Kürtler kendilerine özgürlük, Türklere ise
RTE diktasını öngörüyor.. “Benim meselem başka, sen kendi meselenle uğraş..”
Siyaset hiç de böyle bir şey
değil.. Kürt siyasi ve silahlı hareketi bunu ergeç, hayatın pratiğinde
öğrenecek...
Hep birlikte ağır bedel
ödeyerek..
--- 3 Şubat 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Meraba,
YanıtlaSilDemokrasi, laiklik, insan hakları ve Kürt halkının haklı istekerini gözetenlerin yani diktatörlüğe, siyasi İslam faşizmine ve meczup birinin saçmalıklarına karşı çıkan herkesin okumasını dilerim bu olağanüstü öngörülü değerlendirme yazısını. Aydınlık bir düşünüşün toplumsal sorumlulukla kaleme alınmış önümüzdeki manzarayı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiş bu değerli yazının yazarı Orhan Bursalı'yı ayakta alkışlıyorum...