Sorumuz
şuydu:
Herşey
ağırlıklı olarak HDP’nin barajı aşamayacağını gösteriyorsa, o zaman neden
seçimlere parti olarak giriyor ve AKP’ye RTE Anayasası için umut veriyor? Yoksa
İmralı ile RTE arasında bir anlaşma mı var?
Dünkü yazıma
gelen yorumlar arasında şu önkabuller vardı: Bunlar zaten anlaştılar.. Meclis’e
parti olarak da girse adaylarıyla da girse de RTE’nin Anayasasına destek
verecektir.. Zaten her ikisi de ABD’nin projesi..
Bu tür kesin kanaatlere itibar etmediğimi okurlarım bilir. Siyaset ucu açık bir
oyundur.. Kapatırsanız, oyun alanını, düşünüp tartışmayı ve gerçeği aramayı da
ortadan kaldırırsınız! Bu nedenle biz işimize bakalım..
***
Evet, HDP Meclis dışında kalmayı neden göze alsın?
Ve S. Demirtaş, baraja takılma sorunumuz kesin yok gibi bir riskli oyuna girsin?
HDP’nin seçime girilmesini öneren, devlet-hükümetle görüşmeleri sürdüren ve bu
doğrultuda da örgütlerine (HDP-PKK) telkinde bulunan baş aktör Öcalan.
Peki Meclis’e
giremezlerse? Neden bunu göze alıyorlar? Meclis’te
olsak da olmasak da artık bizim için farketmez mi diyorlar?
Yoksa Kürt
hareketi, İmralı-RTE arasında yapılan ve bizim henüz bilmediğimiz bir anlaşma
gereği, AKP’ye böylece 30 kadar milletvekillik bir bonus mu sunuyor? Bu
anlaşma ne olabilir?
***
Dün, barajı yıkacağız diye yola çıkmanın cesur bir siyasi söylem olduğunu
yazmıştık.. Getirisi yüksek olur! Bunu geçelim. Peki, Meclis’e giremezlerse?
PKK ve HDP’nin
açıklamalarından yola çıkalım: Karşı seçenekleri, Kürt bölgelerinde kentlerde, yerel-özerk yönetim biçimlerini, mahalle
mahalle, ilçe ilçe kent kent kurmak... Yani Kürt örgütlerinin “çözüm
süreci”nde ileri sürdükleri kendi isteklerini- çözümlerini gerçekleştirmeye
koyulması... Kürt kimliğini, kültürünü, yapısını, eğitimini, dilini,
yönetimini... hemen hemen “kimlik” ile ne varsa hayata geçirme çalışması..
Biliyoruz ki, Kürtler “eşit haklar”
diyor. TC’yi bir “Türk tarafı, hakkı”
olarak görüyor ve buna eşit bir “Kürt
tarafı, hakkı”nı koyuyor.
Dahası, yine
bir Kürt politikacı bölgelerinde “kendi
parlamentolarını-meclislerini” kurmayı da dile getirdi. Özetle, “Ankara”da
parlamentoda kaybedecekleri “boş –
gereksiz zamanı” değerlendirmek için buna odaklanacak bir Kürt siyaseti
ortaya çıkacak.
***
Öcalan ile RTE
arasında bir anlaşma var mı?
Bilmiyoruz. Ama
şu var: 2013’de patlayan ve Öcalan’ın açıklamalarını içeren İmralı Tutanakları’nda çok temel bir “yapısal düşünce” var: Öcalan diyordu ki, RTE başkan olabilir,
başkanlık sistemini destekleriz... Bunun ötesinde Öcalan’ın çözümü, Irak’ı
da kapsayacak, Türk-Kürt Federasyonu temelinde Orta Doğu’ya doğru bir büyüyen
Türkiye’yi öngörüyordu..
Eski hikaye,
ama canlıdır hala.. Ve RTE -Davutoğlu ikilisinin görüş ve politikasına
uygundur! Bu Kürt çözümüne destek veren Türk kesimlerin de kafasına yatmış, Kürt meselesinin çözümünde başka yol mu var
demelerine yol açmıştı.
Bu tür
“federatif yapılar” bölünmek ve ayrılmak için varolurlar. “Bölünemiyorsak, ve bölünme çok zor ve kanlı bir gelecek vadediyorsa, daha
genişçe birleşelim öyleyse”..
Kürt ulusçuluğunun kendi hedefine doğru
gelişmesi, güncel gelişmelere uygundur. Önce büyüme gibi gözüken, bölünmeyi bağrında
taşır. Zaten tabanda “Kürt Devleti” düşüncesi egemendir. Tartışılan, bu hedefe
nasıl gidileceğidir. Binbir çeşit yolu var, denenmekte olan.. Ama tarihi,
coğrafi, bölgesel, küresel fırsatların da kaçırılmaması gerekir.
Şüphesiz bu
dediğim mutlak bir şey değil, Türk-Kürt’ün tüm Türkiye’de karmaşık yapısı,
olayın “ayrılma” ile çözümünü güçlendiren temel etkendir.
RTE
için ya herro ya merro durumu var
Soru: İmralı-RTE
arasında hâlâ bu “federatif-büyük ülke” görüşmeleri hayatta mı? Bilmiyoruz.
Çözüm
Süreci’nde, Kürt Tarafı geçen ay şunu dillendirdi: AKP’ye, RTE’ye verilmiş bir
sözümüz var.. Bu bir anlaşma olduğunun kanıtı mı? Veya AKP Kürt
tarafını oyalama için bile ciddi söz verilmiş olabilir mi? Hele başkan olayım, bak nasıl ikimiz çözüyoruz bu konuyu..sözü var
mı?
Bu varsayımın
bazı işaretleri yok değil. Bu seçimler,
RTE için gerçekten değişik ve hayati öneme sahip gözüküyor. Ya herro ya
merro durumu var. Yani bu seçim sonuçlarında başkanlığı aldı aldı, anayasayı
değiştirdi değiştirdi..
Yoksa, düz bir
cumhurbaşkanı olarnak kalacak, dahası yakın geçmiş ve yaşanmakta olanlarla başı derde girecek, belki de Cumhurbaşkanlığı
dönemini bile tamamlayamama olasılığı tartışılacak bir Otoriter lider var
ortada..
Yarın devam.
Seçimlerin baş aktörü Kürtler..
Utku
İçin
Cumhuriyet’in
Genel Yayın Müdürlüğü görevine son verilen Utku
Çakırözer değerli bir gazeteci dostum. Sosyal medyada yaptığım duyurudaki
gibi, rahat çalışma koşulları ve çalışma arkadaşları bulamadı. Medya
çevresindeki, “Charlie Hebdo konusunda görüş ayrılığı, Çakırözer’in de
ayrılmasını getirdi” yorumlarının kesinlikle doğru olmadığını biliyorum. Cumhuriyet’in, tarihsel adına uygun, ülke için düşündüğü çağdaş, demokratik ilkeler
doğrultusunda, şimdiki zorluklarının üstesinden geleceğini ummalıyız.
-- 2 Şubat 2015 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
35 yıllık bir "Cumhuriyet" okuru olarak ifade edeyim ki, hala gazeteyi almamın bir kaç sebebinden birisisiniz. Ancak özellikle Işık Kansu'nun gönderilmesinden sonra bardağın dolmasına birkaç damla kaldı.
YanıtlaSilSevgiler, saygılar sunarım.