SAYFALAR

13 Ocak 2015 Salı

Siyasal İslam’ın İktidar İflası


Pek çok yazar topluma şu görüş pompalandı: İslamcılara iktidar yolu hep kapatıldı; onlar aşağılandı, itildi-kakıldı, yasaklar kondu, irtica geliyor dendi.. Oysa siyasal İslamın da örgütlenerek iktidara gelmelerine kapıları açık tutmak, demokrasinin ve insan hak ve özgürlüklerinin gereğidir.
Siyasal İslam önce Erbakan ile geldi, sonra da neredeyse tam anlamıyla RTE/AKP ile..
Yaşadığımız olay, demokrasinin, özgürlüklerin, parlamenter rejimin, Anayasa’nın, yasaların en hafifinden altının durmadan oyulması, yer yer ortadan kaldırılması çiğnenmesi, keyfi yönetime yönelmesi, siyasal islamın bir daha asla iktidardan gitmemesi için durmadan önlemlerin alınması.. İslam ülkenin temellerinin derin derin atılmasıdır.. Eğitimden yasalara kadar..
Kısa sonuç: Yaşadığımız, Siyasal İslamın demokrasi iflasıdır.. Siyasal İslam, köktendinci yönetimi kurmanın adıdır.. Anayasa, parlamenter sistemi kullanarak, ama kurallarına asla uymayarak..
***
Türkiye siyaset arenası “siyasal islam”a genellikle kapalı olmadı! Eskinin merkez siyasi partilerinde hükümetlerde hep yer aldılar, çeşitli cemaatler bu partileri parselledi.
Siyasal İslamın en ünlü politik figürü, parti olarak örgütlenen Erbakan’dı. Partileri kapatıldı o açtı.. İslamın iktidara gelmesi kaçınılmazdır, ama kanlı mı gelir kansız mı.. onun ünlü lafıdır. Erbakan iktidar oldu.. Kafası en iyi, İslamileştirmeye çalıştı.. Bazı yazarlar “millici” yanına vurgu yapar, ama siyasal islamcılığı ve milli olan için bir şey yap(a)maması, ağır basar!
RTE ve arkadaşlarının kumaşı, o tezgahta dokundu. RTE nezdinde temsil edilen AKP iktidarında durum şu: RTE sistemin tüm güç odaklarını denetimi altına aldıkça, iktidarın kökten/islamcı niteliği de bu hıza uygun olarak derinleşiyor. RTE, Erbakan’ın dilinde olanı başarmaktadır. Sık sık vurguladığı gibi “Hazreti Eyüp sabrı ile”. Neredeyse hemen hergün bir adım atarak..

Geleni görmeyen, “Dur Bakalım”cı tayfa
Siyasal İslamcılığın demokrasi ve parlamenter sistemi sadece bir araç olarak kullandığını, aklı yana bırakarak deneyerek öğrenmenin maliyeti yüksek. RTE’nin demokrasiyi kendi istasyonlarına varmak için bir trene benzettiğini biliyoruz. Belediye Başkanlığı döneminde belediyenin tüm halka açık yerlerinde içkiyi yasaklattığını da..
Burada iki tutum var: İlki, “dur bakalım”cı. O an’a göre bakan... “Yahu dur bakalım, henüz sistem çalışıyor”.. Oysa zaten yarım yamalak sistemin altı oyularak parti sistemine dönüştüğünü görmeyen.. Ve desteğini hep sürdüren.. Bu “dur bakalım’cıların bir kısmı ciddi AKP’li ama dur bakalımcılığı maske edinmiş sahtekar ekip.. Diğer kısmı, olaylara bakışı gerçekten dur bakalımcı olan, bir adım ötesini görmeyen..
Bunlar laikliği de “ama bu kadar sert olmazki, ılımlı laiklik olsun” dediler. Sonra da “laiklik değil önemli olan herkesin kendi hukuku içinde yaşaması, müslüman bir ülkede laiklik de neymiş, İslamcının hakkı hukuku yok mu” noktasına vardılar.. Aksini savunanlara da laikçiler diye saldırdılar.. Sizin gidecek yeriniz yok!
Bugün laik, hukuk, demokratik, sosyal devlete, Ankara’da büyük bir anıt mezar hazırandı! Onun çok alt düzeyinde bir türevinde yaşıyoruz. bu son perde de yırtılabilir..
***
Bir de, adamların islamcı ideolojisini görerek destek vermeyenler var. Laikliği, birlikte yaşamanın ana şemsiyesi olarak gören.. 2007’de “tehlikenin farkında mısınız” diye basbar bağırdık.. Cumhuriyet mitingleri de laikliği, demokratik hukuk ve sosyal düzeni savunma mitingleriydi. Ama bu büyük korumacı şahlanışa da darbeci kalkışma dendi..
Ortaya çıktı ki Türkiye pratiğinde, Siyasal islam, iktidara gelince, kısa sürede ancak köktendinciliğe evrilir..Demokrasiyi geliştirmez, adım adım yokeder..
Yoo sadece RTE’cileri kastetmiyorum, iktidarlarına ortaklık eden Gülen Siyasal Hareketi’nin de “iktidar pratiği”, hukuku, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini yoketme eylemiydi..
Yani bizler, iki siyasal İslami ana akımın iktidar pratiklerini aynı anda yaşama “şansı”na ulaştık! Çok şükür ki biri gidip diğeri gelmedi, eşzamanlı bir olaydı.
İslam dünyasında siyasal islamın demokrasi örneği bulunmuyor. Mısır’daki Müslüman Kardeşler iktidarı- harekatı dahil.. Tunus’ta ne oluyor, diye izleyebiliriz..

Gelinen nokta: 6 yaşında bebelere tecavüz
İslamcılığın dokusunda demokratikleşme pratiği yok. İslam’da yok! Bir İslamcı, demokrasiye inanmaz, yararına kullanacağı alet olarak görür. Uluslararası pratiği, köktendinci siyasetle işbirliği ağı kurmaktır. İşte Hamas, IŞİD ile ilişkiler vb... RTE ile köktendinci Akit ile ilişkileri çok şey anlatıyor... İslamcılık, iktidarda bir siyasal akım olarak varoldukça, doğasına aykırı bir şeyler yapması mümkün değil. AKP içinden bir akım çıkarsa, Türkiye için bir şans olur.
Türkiye, RTE yönetimi altında İslamileşmekte ve bir Ortadoğu ülkesi olmaya hızla sürüklenmekte. Ortadoğu ve İslami yönetim, bir bataklıktır.
Bu açıdan kökten islamcıların “Batı’da İslamifobi” diye saldırmaları boşunadır. İki gündür yazdıklarımın öbür tarafından bakacak olursak, Batı, İslam kökenli terörü bizzat yaşıyor.. “Yok bu gerçek islam değil” falan filan, bırakın bu avunmaları..
Gerçek İslam nedir ve kim temsil ediyor, böyle bir şey mi var dünyada! Ülkemizdeki mi “gerçek İslam”? Bu iktidar mı; yoksa muhalefete, eleştirenlere, mizahçılara cihatçı gibi saldıran iktidar destekçileri mi?
Ülke hızla köktendincileşiyor.
Gelinen nokta “6 yaşında kızlarla evlenilebilir sapık düşüncesi ve bunu savunan aklı kıt yazarlar...

---12 Ocak 2015 Pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder