SAYFALAR

14 Ocak 2015 Çarşamba

İktidarın Suriye Politikası Tam İflas

RTE ve Davutoğlu’nun Suriye politikası artık sona mi erdi, ABD ve müttefikleri Esad’ın ülkeye egemen olmasını mı destekleyecek bundan sonra? Sanki öyle. Bir iflas bayrağı göndere çekilecek gibi... Çok da iyi olacak..
Ayrıntıya bakalım..
***
1,5 milyon insan ve liderlerin kol kola gösterisi.. Bu sıradan bir olay değil.. AB liderleri toplandı toplanacak.. Derken Obama’dan çağrı geldi, 18 Şubat’ta teröre karşı liderleri  Washington’da topluyor.
Peki Türkiye bu “terör zirvesi”ne katılacak mı, çağrılır mı, bilmiyoruz.
İki olasılık var: Ya üst düzeyde “güçlüler” toplantsı olur, kararlar alırlar, açıklarlar ve Türkiye ve ilgili ülkeler de uyar.. Ya da, Türkiye (siz RTE’nin diye anlayın!) o zamana kadar “göstereceği performans”a göre, çağrılır.
Pazar akşamı Ece Üner’in yönetiminde gerçekleştirilen Enine Boyuna programında, bu konferansla “İslami Cihat” terörüne karşı bu toplantının yeni bir dönüm noktası oluşturacağı gündeme geldi. İddialı şu görüşü savundum:
Suriye politikası tersyüz. ABD ile Türkiye arasında Suriye’deki iç savaşa müdahale için yapılmaktan olan, Esat muhalifi Özgür Suriye Ordusu falan gibileri “eğit-donat” programı, üzerinde henüz anlaşma olmadan, sona erecek gibi. ABD bu programla eğitilecek ve silahlandırılacakların sadece IŞİD’e karşı savaşmasını istiyor, RTE ise Esad’a karşı da..
Ama 18 Şubat toplantısına damgasını vuracak olan görüş ve karar, iç savaşa sürüklenen, iteklenen Irak ve Suriye gibi ülkelerde devlet yapısının güçlendirilmesi olabilir. Büyük olasılıkla.. Çünkü IŞİD bu bataklıkta doğdu, El Kaide, El Nusra gibi köktendinci cihatçıları büyüten toprak, rejimlerin yıkılması ve iç savaşın ateşlenmesi..
Burada büyüyen terörün dalga dalga yayılması.. Fransa’yı feci vurdu.. (*) Alain Juppe, eski Dış İşleri Bakanı, 2011 Kasımında Türkiye’ye gelmiş, Esad için reform Suriye rejimi için artık çok gec,  rejime karşı yaptırımları ağırlaştırmanın zamanı geldi demişti. Fransa, Suriye’de iç savaşı kışkırtıcı pozisyondaydı.
TR-ABD-FR ve bütün diğer ülkelerin Esad’a karşı iç savaşı geliştiren her çabası, IŞİD ve benzerlerini hızla büyüttü, İslam coğrafyasında ve Batı ülkelerindeki “İslam diyasporası”nda, IŞİD (ve El Kaide) ile büyük bir sempati ilişkileri yarattı. Binlerce ‘müslüman genç’ Suriye’ye aktı. Türkiye’den de… Ankara bu akışı “ne güzel bunlar Esad’ı da yıkacaklar” tutumu aldı ve IŞİD’i destekledi. Üstelik onların şii karakteri de Ankara’ya uyuyordu..
Fakat Avrupalı cihatçıların profesyonel savaşçılıklarını kendi ülkelerine de taşıyacakları bilinmeyen bir olgu değildi, bizzat Avrupalılar “ne b.k yiyeceğiz” diyor ve önlemler araştırıyordu.
Evet bu 7 Ocak Paris katlimanına kadarki durumdu.
***
Peki bu terörü nasıl önleyecekler? Aklın yoluna göre, bu devletlerin yeniden ülkelerine egemen olmalarıyla.. Sistemin, düzenin yeniden kurulmasıyla.. Batı oraya ordularını göndererek bu sorunu çözemez.. Ne gücü var buna ne parası ne de dünya kabul eder..
***
Aslında ABD gibi ülkelerde düşünce kuruluşlarında, “hukuk ve düzen”in bu ülkelerde yeniden tesisi görüşü aylardır tartışılıyor. Sanırım Ergin Yıldızoğlu, bir yazısında bunu gündeme getirmişti. Saldırılarla bozulan düzen terör üretiyor ve bu terör Batı’ya yayılıyordu.. Bunu bizim yazmamızın önemi yoktu, ama bu düşünce kuruluşlarında bu politika tartışmaya girdiyse, devlet politikalarının bunu çözüm olarak gündemlerine alması akla yatkındır.
***
Dün de Davutoğlu  Almanya’da Merkel ile yaptığı görüşmede “Bütün yabancı savaşçıların Suriye'ye terk etmesi konusunda her türlü desteği veririz..” demez mi?! 
Tam sözü şöyle:
"Yabancı savaşçılar kim olursa olsun ister Avrupa'dan gelmiş, ister Suriye rejiminin yanında savaşmak için başka ülkelerden gelen yabancı savaşçılar olsun, bütün yabancı savaşçıların Suriye'yi terk etmeleri konusunda yapılacak her türlü çalışmaya biz destek veririz, yapılacak her türlü istihbarat çalışmasında yer alırız.”
Davutoğlu durumun önemini gördü, 18 Şubat Washington topantısının ruhunu okudu ve Suriye politikasında çarkı hızla çevirdi.. Diyebilir miyiz? Galiba öyle..
 Irak ve Suriye’de istikrarı, düzeni desteklemek ve bu ülkelerin demokratik evrimine yardımcı olmak.. Tek yapılacak iştir.. Davutoğlu bu politika değişikliğinde RTE ile eşgüdümlü müdür, bilemem.
Ama kendileri hala Başbakandır.. Yanılmıyorsam tabii...

(*) Fransa 1991 Körfez savaşına ABD ile katıldı. 2003 savaşına odestek vermedi. Libya’nın bombardımanına katıldı., Suriye’de de kardışıklığın arkasında oldu.
13 Ocak 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder