Seçim sürecini
ve muhtemel sonuçlarını analiz ederken dikkate alacağımız en önemli konu, şu
sırada Kürt Meselesi ve Çözüm Süreci. Sandığı kendilerine en büyük tanrısal
anıt kabul eden AKP/RTE için temel soru
şudur:
Bu süreci seçimlere kadar nasıl yürütmeliyiz ki,
oylarımızı düşürmesin, hatta arttırsın..
Şu sırada
iyimser yorumlardan ortalık yıkılıyor. Kürt Meselesi kesin çözüm sürecine girdi
diyenlerden tutun, bu meseleye artık bitmiş gözüyle bakanlara kadar...
Bunu, gördüğüm
kadar AKP kaynakları medyaya pompalıyor. Kürt Siyasi ve Silahlı Kuvvetleri
(KSSK) ise savaştan, bölgeye TC’nin güçlerini sokmamaktan, seçimlere kadar Kürt
meselesinde Kürt kimliğini kabul eden somut adımlar atmazlarsa ayaklanmayı ülke
çapında yaymaktan bahsediyor.
AKP’nin seçim
süresince huzura ihtiyacı var. KSSK’nin ise bir an önce somut sonuçlar elde
etmeye.. KSSK bu nedenle iktidar üzerinde her türlü tehdidi uyguluyor... Bunu
somut olarak 6-8 Ekim 2014 kargaşasıyla gösterdiler. Kürt Hareketi, Çözüm /
Ateşkes Sürecini çok iyi kullandı. Güçlerini örgütledi ve AKP’ye kentleri başına yıkarım diyecek noktaya
geldi.
Bu açıdan AKP
adeta bu sürecin esiri
durumundadır.. Bakmayın siz tomalarla-momalarla tehditlerine, kamu düzeni
laflarına..
Kandil, Cemil
Bayık yeni yıl mesajında “Kürt halkı 2014 yılı
kazanımlarının temelinde 2015 yılında Öcalan’la birlikte, özgür Kürdistan ve
demokratik özerklik statüsünü gerçekleştirme kararlığıyla mücadelesini daha da
yükseltecektir”..
İktidar ile Kürtler arasında belirli bir
paket üzerinde anlaşmaya çalışıldığı ortada. Kürtler, A. Öcalan’ın serbest
kalacağı mudunu yayarken, iktidar tarafı gündemlerinde böyle bir konu
olmadığını, hükümet açıklamalarının izlenmesi gerektiğini söylemekle yetiniyor.
Kürtler, özerklik ve AÖ’nün serbest
kalacağı haberlerini yayarken, hükümete bir dayatma olarak mı bunu yapıyorlar,
yoksa gerçekten de iktidarla aralarında süren görüşmelerde bu konu üzerinde
pazarlık mı yapılıyor.. Bilmiyoruz.
Çünkü çözüm süreci kapalı bir kutudur
millet için..
Bizler ancak çeşitli açıklamalardan yola
çıkarak, ne olup bittiğini anlamaya çalışan yurttaşlarız.. Bazıları çözüm
sürecine kapalı gözlerle destek veriyor. Bu süreçten ne çıkarsa ülkenin lehine
olduğunu kabul ediyor. AKP’nin lehine veya Kürtlerin lehine
olan ile ülkenin lehine olan, farklı kategorik değerlendirmelere konudur.
Şu aşamada
Çözüm Süreci ile AKP özdeşleşmiştir ve bu sürecin akışı ve sonuçları konusunda
bir sorumluluk almak, sonuçlarına da ortak olmaktır.
AKP ile Kürtler arasında stratejik anlaşma mı
yapıldı?
Peki soralım:
İktidar, KSSK ile yaptığı müzakarelerde, hangi vaadlerde bulunacaktır ki
Kürtler bunu kabul edecektir?
AKP acaba A.
Öcalan ile sürdürdüğü ve Kandil’in de onayını alan görüşmeler, bu seçim sürecin
içinde, bilmediğimiz büyük stratejik çerçeveleri kapsamakta mıdır?
Mesela A.
Öcalan’ın daha önce beyan ettiği, ve RTE-Davutoğlu’nun da, Osmanlı etki
alanları üzerinde yayılmacılık olarak uyguladığı Türk-Kürt Federasyonu bu
kapsamda gündeme gelmiş ve karşılıklı sözler verilmiş midir?
AKP’nin
Meclis’te tek başına anayasa değişikliğini gerçekleştirecek bir milletvekili
sayısına, 367’ye ulaşması ve bu bağlamda Kürtlerle sıkı bir seçim işbirliği
üzerine görüş alış verişi yapılmış mıdır?
A. Öcalan’ın
HDP’ye “seçimlere bağımsız adaylarla değil parti olarak girin” tavsiyesi ve
HDP’nin bu yoldaki açıklamaları, bu sonuca yönelik alınmış bir karar olabilir
mi?
HDP yüzde 10
barajını aştı aşıyor, şeklindeki, epey
hayali olan açıklamaları, seçimlere parti olarak girmeyi meşrulaştıracak
kamuoyu aldatması mıdır?
HDP’nin
seçimleri kaybetmesi durumunda, AKP’nin Meclis’te bu amaca ulaşabilir mi?
Ulaşırsa,
gerçekten de Türkiye’nin bölünmesi anlamına gelecek bir Türk-Kürt Federasyonu gerçekleştirir
mi? Yoksa, bu şu 5 ayı huzur içinde atlatalım hele, uygulaması mıdır?
Sorular daha
çok var.. Bu açıdan bakacağız seçimlere..
YÜCE DİVAN’a göndermeyeceklerdi
RTE ile Davutoğlu
arasındaki ilk bilek güreşini, RTE sahip olduğu otoritesi ve parti üzerindeki
gücü ile kazandı. Bakanlarını yüce divana göndertmedi. Otoritesini kayıpsız
sürdürüyor.
Hesap şuydu:
Eski bakanlar Yüce Divana gönderilirse mi parti daha çok oy kaybeder, yoksa
göndermeyerek mi?
Her iki şıkta
da bu kararın AKP’ye olumsuz etkileyeceği açık. Ama RTE ve adamları
“göndermezsek, bunun olumsuz etkisini azaltırız, operasyonlar ve paralel yapı,
darbe propaganlarına hız veririz”, anlayışındalar.
Ne
bekliyordunuz, RTE ve adamlarının baltayı kendi ayaklarına indirmesini mi?
Duruma el koydu..
Şaibe,
Davutoğlu yönetimi üzerindedir de aynı zamanda.. İktidar ve mensupları arasında vicdan ve ahlak yarılmasına tanık
oluyoruz. Bundan kolay kurtulamazlar.
-- 6 Ocak 2015 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder