CBT sayı 1451,
Gündem, 9 Ocak 2015
Bilim salt
deney yapıp sonuçlarını açıklamak değil. Bilim bunların ötesinde bir hipotezler
dünyasıdır. Hipotez, bir olayın nasıl olduğu veya olması gerektiği konusunda
gözlem vb sonucu eldeki verilerin bir tez olarak ileri sürmektir; hipotezin
sahipleri deneysel vb olarak tezlerini kanıtlama çalışmasına girerler ve ortaya
bir sonuç çıkar. Yanlış veya doğru. Hipotezde bir fikir vardır, bir kavramın
veya konseptin izdüşümleri. Ama bilimsel kavramlar, hipotezin çok ötesinde
kapsamda gündeme gelir. Şüphesiz bilim dünyası sayısız kavram üzerinde
fikirbirliği sağlamıştır ve üzerlerinde tartışma hemen hemen yoktur. Mesela,
elektronik manyetik alan kavramı.. Kütlesel çekim kavramı.. Bunların varlıkları
tartışılmaz.
Tamam da,
üzerinde tartışılmakta olan hangi temel kavramlar var? Çok... Bilim tartışmaya
açık kavramlar üzerine kuruludur, bunlar tartışılır, açıklığa kavuşturulur,
üzerlerinde en geniş fikirbirliği sağlanır.. Bilim böyle ilerler.. New
Scientist dergisi bilim dünyasında tartışılmakta en temel bilimsel kavramları
gündemine aldı, iyi de yaptı. Ve bilim insanları arasındaki tartışmalarda, bu
kavramların ne durumda olduklarını yazdı.
Ortaya atılan
13 kavramı, Çok boyutluluk, Uzay-zaman, Kuantum gerçekliği, Bilgi işleme,
Sonsuzluk, Derin zaman, Büyük Patlama, Olasılık, Matematik, Alanlar, Görelilik,
Evrim, Uzaylılarla temas, bu sayıdan başlayarak bilginize sunuyoruz. Üçüncü sayfamızda
Çok Boyutluluk kavramı ile başlıyoruz. Merak etmeyin uzun bir metin değil,
adeta hap gibi, az ve öz.. Sonrası, her hafta bir kavram..
KADINLARA
ŞİDDETİ ÖNLEMEK
Geçen sayıda
Gündem’de ele alamadım ne yazık ki.. Kadınlara uygulanan şiddeti çok yönlü
olarak ele alan bilim dünyasının, bu şiddetin kaynaklarını araştırma sonuçlarını
okuduk. Bu sayımızda ise araştırmayı yapan 10 bilim insanının, kadınlara
uygulanan şiddeti ortadan kaldırmak için 5 eylem önerisini gündeme getiriyoruz.
1) Eylemlerin uyum içinde yürütülmesi
için bir merkezin önderliğine ihtiyaç var,
2) Yeni yasalar çıkartmak, yeni
politikalar belirlemek, kurumların kapasitelerini güçlendirmek;
3) Şiddeti
önleme konusuna yatırım yapmak;
4) Sağlık sektörünün rolünü güçlendirmek;
5)
Araştırmaya, veri toplamaya ve sivil toplum örgütlerine yatırım yapmak..
Maddelerin içleri oldukça kuvvetli.
Kadınların
şüphesiz ki, yüksek bir eğitim standardı almaları, ev kadını statüsünün
ötesinde çalışma hayatında kesin ve önemli rollere ulaşması için tüm yolları
açmak.. Tamam da en önemli konulardan biri çocukların tabii öncelikle erkek çocukların
eğitimi.. Şiddetin kaynaklarından biri geleneksel
eğitim. Çocuklar geçmişten geleceği doğru hemen hemen aynı eğitim kalıpları
içinde öğrenim görüyorlar.
Bu nasıl
değiştirilecek? Bugün eğitimde çok önemli radikal önlemler alınsa ve uygulamaya
konsa, bunun sonuçları ancak belki de 100 yıllık süreç içinde görülebilir.
Toplumsal geleneksel eğitim konusu salt okulla ilgili değil, belki bundan çok
daha önemlisi, toplum içinde kendiliğinden öğrenilen alışkanlıklar, rol
modelleri, çalışma hayatının köklerine sinmiş alışkanlıklar, kadının ucuz emek
sömürüsü objesi olarak görülmesi..
Fırsat eşitliği
ve eşit ücret politikası, önemli ölçüde devlet yaptırımları ile hayat
bulabilir.
Piyasaya
kadınlar lehine yapılacak her müdahalenin meşru toplumsal gerekçeleri vardır..
EVRENSEL BİLİM İNSANI VE ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ
Hemen her
konumuz şüphesiz önemli ve ilgiyi hakkediyor. Ama dünya jeolojisinde genç yaşta
kendine iyi bir yer açan Ali Polat’ın, Kuzey Anadolu Fayı’nı tanımlayan,
Atatürk’ün gönderdiği ilk öğrencilerden İhsan Ketin üzerine yazısına
dikkatlerinizi çekmek isterim. Bu yazı şu açıdan çok önemli:
Üniversitelerimizde çok iyi ve evrensel bilimsel yeteneklerle donatılmış bilim
insanlarınızın varlığı, öğrencilerine bir rol modeli sunması açısından birinci
derecede önem taşıyor.
Bilimsellik
açısından Celal Şengör ve İhsan Ketin örneklerini önünde görmese, bilimselliğin
ve bilim kişiliğinin ağırlığını duyumsamasa acaba hayatının seyri nasıl olurdu?
Polat- Şengör- Ketin ilişkisi ve
yönlendici etkisinin, Polat’ın üzerinde müthiş bir kamçılayıcığı etkisi
olduğunu reddetmek mümkün değil. Bu yazı, bu açıdan da değerli.
Üniversitelerimizde
hala böyle ilişkiler şüphesiz ki vardır. Merak ettiğim sayıları azalıyor mu..
Bence evet, 200’e yakın ve çoğuna üniversite adını bile yakıştırmanın zor
olduğu bu yapılarda, bu tür ilişkiler, hoca öğrenci sayısı oranından bakarsak
göreceli olarak belki de sıfıra doğru ilerliyor.. Kimbilir!
Gelecek Cuma
yeniden birlikte olmak dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder