SAYFALAR

3 Kasım 2014 Pazartesi

AKP=Bırakınız Ölsünler, Bırakınız Çöksünler

Murphy yasalarına göre bu ülkede hepimiz ölebiliriz. Kimse sağ kalmayabilir. Çünkü herşeyde ters gitme olasılığı son derece yüksektir.

Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir.” “Bir şeyin bir kaç şekilde ters gitme olasılığı varsa hep en kötü sonuç doğacak şekilde ters gider.” “Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır.”
 Bunlar, Amerikalı mühendis Murphy’nin özdeyişleri diye bilinen, ama daha çok Murphy yasaları olarak anılan düşünce sistematiğinden üç ilke..
Murphy yasaları yaşadıklarımıza çok uyuyor. Ülkemizde o kadar çok şeyde o kadar çok “ters gitme olasılığı” var ki, birinden kaçsanız mutlaka diğerine yakalanırsınız. Ve genellikle de “en kötü olasılık” gerçekleşir: ölüm, veya kitlesel ölüm.. Büyük kayıplar.
Murphy yasaları, tam bir mühendis kafası ürünüdür. Bence Murphy, “sistemlerin mükemmel işlemesigereğini vurgular bu yasalarıyla. Bir mühendis kurduğu sistemin hesaplarında işin doğasına, fiziğine, kimyasına uygun olmayan hatalar yaparsa, sistem eninde sonunda çöker. Mesela apartmanlar.. Yapısında, istatistiğinde, malzemesinde, demirinde bir “hata” yaparsanız, bugün değilse yarın çöker (sel, deprem vb)..

Ülkemizde herşey ters gidiyor, çünkü
Dikkat edin “bir şeyin ters gitme olasılığı varsa,” diyor yasa.
Evet bizde bir şeyin doğru-düzgün gitme olasılığı hemen hemen sıfırdır! Yani ters gitme olasılığı bir değil bir kaç tanedir, birinden kaçsanız diğerine yakalanırsınız. Sonuç hüsrandır. Ters giden bir durumdan kurtulma şansınız varsa eğer, ülkemizde bu büyük bir raslantıdır, milli piyangonun en büyük ikramiyesidir. Murphy yasalarına teğet geçer ve kurtulursunuz.
Madenleri ele alalım: elde bir istatistik bilgi yok.. Bugün çalışmakta olan madenlerin yüzde kaçında “ters gitme olasılığı” yüksektir, veya düşüktür veya neredeyse sıfırdır.. Bu bilinmiyor, çünkü çalışma bakanlığının böyle bir derdi yok.
Madende ölenlerip çıkarılmasını organize bakanı olarak, ülkenin dört bir yanına koşup duruyor, Enerji Bakanı ile birlikte. Bunu dört dörtlük yapıyorlar! Dahası itiraflarda bile bulunuyor maden kapılarında: Bir madeni kapatsak 50 kişi devreye giriyor ve açmak durumunda kalıyoruz..
Bu şu demektir: Maden kazalarına biz yol açıyoruz. İşimizi yapmıyoruz. Müfettişlerimiz su baskını tehlikesi var diyor, biz kapatmıyoruz. Ölümlerden öncelikle de ben sorumluyum..
Hiç kuşkusuz! ma Bakan bey bu itirafını yapıyor ama mesela Bakanlıktan istifa etmiyor. Çünkü bu ülkede demokrasi olmadığı için, istifa etme kurumu, geleneği de yok. Baş hırsızlıkların yapıldığı bir ülkede sen de neden bahsediyorsun, deyin bana!

Yapılacak tek şey: Önce Hepsini Kapatın!
Madenlerde herşey tepeden tırnağa bozuksa eğer ve hangi madende ne kaza olacak ve kaç kişi ölecek, hiç bir öngörünüz yoksa, yapacağınız şey şudur: Bütün madenleri kapatın. Allahın belası kuyuları toptan kapatın. Soma kazasından sonra bunu önermiştim. Sonra maden ocaklarını tek tek kontrol edin, tüm önlemlerin alındığı madenlere de tek tek çalışma izni verin...
Bu yöntemle, Murphy yasalarından kaçınırsınız. Sistemi baştan düzgün kurarsınız, mühendisçe, kaza ve ölüm olasılıklarını en aza indirmiş olursunuz.. Radikal ama tek çözüm budur.
Bu süre içinde boşta kalan emekçilerin ücretlerini hem patrona hem de devlete ödetirsiniz..
Ben ilan ederim, herkes uyar eksiklerini tamamlar”! Hadi ya hu.. Eksiklikleri tamamlamaktan söz etmiyor yasa, sistemin baştan düzgün kurulmasından, sistemin çökme olasılığını en aza indiren yeni bir yapıdan bahsediyor.
Yoksa madenler çökmeye ve emekçiler ölmeye mahkumdur.
Çünkü sistemin düzgün işlemesi için hiç bir unsur yoktur.. Tek isteği “ölesiye köle gibi çalıştırmak, en az ücreti vermek ve kısa zamanda büyük paralar kazanmak” olan katil ruhlu patron tipi madenleri işletiyor. Önünde hiç bir engel yok. Sigorta parasını vergisini bile gerektiğinde 3-5 yıl yatırmaz.. Çünkü emekçilerin ve doğanın azgın sömürüsünden elde ettiği bütün paraları, başka işlere veya bankalara yığar durur, mercedeslere yatırır. Çocuklarına evler ve arabalar alır..

Sistemi denetleyecek sıfır şey var
Maden işletmesinde kilit noktada bu adam  tipi vardır. Aslında kilit noktada, devletin, sendikanın ve yasanın olması gerekirken... Sendika satılmıştır patrona, emekçilerden sakınılan onlara akıtılır. Devlet göz yumar, gelir eksikleri üstünkörü saptar veya saptamaz, vermemesi gereken süreyi verir, süre sonunda bile denetlemez.. Derken küt kaza.. Sistemi denetleyecek hiç bir şey yoktur ortalıkta.
Dayıbaşılık denen alçak sistemi varettiğiniz sürece de, Murphy yasaları en kötü olasılık olarak işler. 20 kişilik arabaya 47 kişiyi yığar. Çünkü onlar koyun bile değildir. Koyunlar ona ait olsa, servetidir, korur. Ama minibüse yığdığı kendi serveti değildir. Amacı en çok para kazanacak sistemi kurmaktır. İşlerin ters gitme olasılığı yüksektir, en kötüsü gerçekleşir.. Onlarca ölü.
Aslında, minibüsün devrilmesinden önce, kötü olasılıklar bir bir ardına gerçekleşmektedir, ama bunu kabul ederiz. Mesela, dayıbaşı daha baştan emekçinin 25 TL’sini cebe atar. Minibüse, kamyon arkasına vb insanları yığarak da aslında Murphy yasalarını işletiyorsunuz demektir.
Bu düzen, RTE ve adamlarının “Bırakınız ölsünler, bırakınız çöksünler, bırakınız, yapsınlar, bırakınız alabildiğine sömürsünler, bırakınız doğa alabildiğine yokolsun” sistemidir.
Liboş kapitalizmin, en aşağılığından..
Ne demişler, hayvan sahibine göre kişner..

--2 Kasım 2014, Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder