SAYFALAR

8 Eylül 2014 Pazartesi

CHP, Siyasetin Aslında Sivil Savaş Alanı Olduğunu Görüyor mu?

1) Muharrem İnce güçlü bir çıkış yaptı.. Bu durum, salt belediye vb seçimlerinde memnuniyetsiz kitlenin varlığına bağlanırsa yanlış yapılır.. 415 delegenin İnce’yi desteklemekte pek çok nedeni olduğunu kabul etmek gerekir.. Çok nedenli güçlü bir muhalefetin varlığı ortaya çıktı. Bir de, Parti Meclisi üyeleriyle milletvekillerinin oy kullandıkları sandıkta ezici çoğunluğun Kılıçdaroğlu’na oy vermesini (İnce bu sandıklardan 4-5 oy alabildi), bu kesimlerin hem yenilenen Parti Meclisi'ni hem 9 ay sonraki milletvekili seçimlerini dikkate alarak oy kullandıkları yorumunu da yapabiliriz...
Seçimi Muharrem İnce kazanabilirdi! Aralarında 326 oy farkı var.. Ama 164 üye farklı davransaydı, İnce kazanacak ve lider değişecekti.. Siyasi konularda güçlü bir rüzgar esseydi, daha büyük bir delege kayması yaşanabilirdi.. Bu saptamayı, “taraf tutmak” gibi olmayan bir amaç için yapmıyorum... Nesnel fotoğrafı görmeye çalışıyorum.
***
2) CHP’nin “muhalefet yapma gücü” ölçülebilir mi? Bu kritik bir soru.. Önümüzdeki genel seçimler için de.. CHP’ye yönelik iktidar ve yanlılarının, veya CHP’ye zaten karşı “sözde bağımsız” aydın ve yazarların “kardeşim ciddi bir muhalefet olsa keşke, ama yok ki..” şeklindeki, amacı CHP’yi küçülterek gözden düşürmek olan propagandasını bir kenara bırakalım.. CHP yanlısı kesimlerde muhalefetin yeterince ve durumun gerektirdiği ölçüde etkili olmadığı konusunda yaygın bir görüş var. Bu bakışı güçlendiren, RTE ve iktidarının, dün de örneğini verdiğim eğitim konusunda, buldozer gibi ülke ve kurumlarının üzerinden geçmesi karşısında, ülke direncinin görülememesi. Bu noktada CHP’den olabildiğinin 10 katı bir direnç bekleniyor. Görülmeyince hayal kırıklığı gündeme geliyor.
Temel soru: Bu sorunu muhalefet nasıl aşar?
***
3) Soruyu bu bağlamda başka açıdan yenileyelim: CHP’nin “muhalefet yapma gücü” nasıl 10 kata çıkartılabilir?
Bu soruya yanıtım şu: Alışılmışın dışında bir parti gücü, çalışması oluşturarak.. Bu ne demek?
CHP’de liderlik yarışı, klasik, alışılagelmiş bir yöntemle yapılır. Kendine güvenen, sivrilmiş, sevgi toplamış, önderliğini ortaya koymuş ve destek de almış tek tek insanlar aday oluyor, veya aday gösteriliyor, Kurultayda yeterince destek alınca Genel Başkanlığa getiriliyor. Lider de kendi kadrosunu kuruyor. Bu normal koşullarda bir parti işleyişinin süreci.. Peki, olağanüstü koşullarda yaşıyorsak?
4) Siyasal mücadelenin Türkiye’deki genel görünümü, ilan edilmemiş ama çok büyük çaplı, sivil siyasi güçlerin savaşıdır! Burada iktidar, elindeki her aracı rakip ve rakiplerini safdışı bsırakmak, toplum üzerindeki etkisini azaltmak için “savaş alanına” sürüyor.
5) İktidarın siyasal propaganları hiç eksik olmayan “büyük projeler”, “Yeni Türkiye”, “2023 Hedefi” vb içerikli konuları bir kenara bırakalım, ki televizyon kanalları ve her türlü medya ortamı bunların propagandası ve kafa yıkamaları ile dolup taşıyor; hukuk, yargı, kaset, medya, sosyal medya AKP trolleri gibi, savaş alanının çok çeşitli araçları kullanılıyor. Bunlara son seçimde gördüğümüz gibi, bir kısım anlı şanlı kamuoyu araştırma şirketlerinin seçmeni yanıltan şirretliklerini de katın..
***
6) İçinde bulunduğumuz bu koşullar, muhalefete de “silahlarını” yeniden düzenleme zorunluluğu getiriyor. Ben güçlü bir kadro harekatı olması gerekir diye düşünüyorum. Bir üçlü olarak ortaya çıkmalı: Lider, güçlü kadrosu, güçlü programı.. Böyle bir çıkış, muhalefeti toplayabilir ve toplumu kendi arkasında harekete geçirebilir.
7) Buna ek olarak, iktidarın her hareketini gölge gibi izleyen ve anında yanıt veren güçlü, her konuda toplumsal muhalefetin, etkilenen kesimlerin hemen yanında olan belki de ayrı bir düzenleme örgütlenmeli...   Aktif, eylemci, direnen... Yani Gezi Ruhu içine kaçmış biri düzenleme.. Muhalefet, şüphesiz ki çok önemli olan Meclis içine hapsedilmemeli..
***
Evet güçlü bir kadro harekatı ile, yeni bir yasal karşı örgütlenme ile, iktidar cephesinde önemli büyük gedikler açılabilir. Yoksa, sağdan soldan parti vitrinine konan insanlar önemlidir, ama bunlarla arzulanan sonuçlara ulaşılması ise tam-ve ham hayaldir. Öyle görüyorum.
Kurultay’ı izlerken oluşan fikirler bunlar..
CHP’de yine liderlik yarışı yaşandı, ama güçlü bir kadro ve program yarışı yaşanmadı.
Belki Kılıçdaroğlu, herşeyi yeniden ve silbaştan, bugüne kadarki konvansiyonel parti yaşamının, yönetiminin ve mücadelesinin dışında birii düşünceyle hareket eder. Kimbilir?
Çünkü önünde 9 ay var ve CHP’nin iktidar ile arasındaki seçim oranını daraltması, iktidarın ilan ettiği program –yeni anayasa vb- ve ülkenin götürüldüğü yerler açısından hayati önemde gözüküyor..
--7 Eylül 2014 Pazar / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder