Çatı Adayı Yöntemi
Yanlış Mıydı: Seçim sonuçları belli olduktan sonra
Çatı adaylığına bindiren bindirene.. Ben muhalefetin tek aday üzerinde
anlaşmasını seçim stratejisi açısından doğru buldum sonuç olumsuz çıkınca,
görüşümü değiştirecek değilim, sadece tartışacağım, öncelikle şu görüşü: Her parti kendi adayıyla katılsaydı,
seçimler ikinci tura kalırdı.
Bu olasılık var.
Tabii MHP ve CHP’den, yerel seçimde oy verip de bu seçimde sandığa gitmeyen 4
milyon kadar seçmenin katılımı koşuluyla.. Yoksa iki parti de adaylarına parit
oyları kadar alırdı.. Neden sandığa gitmedi seçmen kitlesi? Adayı protesto
ettikleri için mi, yerlerinde bulunmadıkları için mi, seçime önem vermedikleri
için mi, nasıl olsa RTE kazanır diye mi, Kılıçdaroğlu’na tıpış tıpış gideceksiniz protestosu mu, yoksa RTE ile yaşamı artık
kanıksadıkları için mi...
Ve
bu nedenlerin tek tek yüzdeleri nedir? Bilgi üretmeden, bu tez, kendini haklı
çıkarma yargısı olur. Her parti kendi adayı ile katılsaydı, yine de seçim
ikinci tura kalmayabilirdi! Parti adayları biraz daha yüsek oy alabilir ve RTE
yine çoğunluk oyunu alabilirdi.
CHP,
partisinden geniş kabul gören bir aday çıkarsaydı, partisinin oyunu (belki 1
fazlasıyla) alırdı (%25-27).
MHP
de öyle...
İkinci tura kalınma
varsayımını doğru kabul edersek: Mesela CHP’den Baykal diyelim, MHP seçmeni Baykal’a mı
oy verecekti? Veya yüzde kaçı? Tersini düşünelim: CHP seçmeni (diyelim ki yüzde
kaçı) mesela Meral Akşener’e mi oy
verecekti? Veya diyelim Kürt Siyasal Hareketi’nin oyları CHP’ye mi yönelecekti
yoksa RTE’nin arkasına mı dizilecekti... Eğer bir muhalefet cumhurbaşkanı
seçtirme stratejiniz varsa, ikinci turda bunun nasıl gerçekleyeceğini
söylemelisiniz.. Eğer yoksa, zaten çatı adayı ha olmuş ha olmamış, kimsenin
hayatında ve seçim sonuçlarında değişen bir durum da olmayacaktı..
İLK TURDA SEÇMENİN TEK
SEÇENEĞİ
Çatı
adayı projesi, ikinci tura kalabilmeye yönelik bir stratejiden çok, ilk turda,
RTE yerine bir Cumhurbaşkanı seçebilmenin tek seçeneğiydi.
RTE
ile Çatı Adayı arasındaki oy farkı, yüzde 13,5’tur. (Yüzde 51,9’a yüzde 38,3
gibi)..
Baktığınızda,
her iki parti de seçmenini tamamen ikna ve mobilize edebilseydi, farkı kapatabilirlerdi
ve bu durumda strateji doğru çıkardı, eleştirenler bayram ederdi! Ama bunu
yapamadılar..
CHP
ve MHP gibi, aralarında, önemli anlarda (MHP’nin baraj altında kalma algısı
gibi) oy geçirgenliği (yüzde kaç? 2, 3, 5?) olan ve muhalefette olmak gibi ortaklığı
olan, ama ayrılıkları ve farklılıkları bunlardan çok daha fazla (yüzde kaç?
80-90?) olan iki partinin, bir çatı adayı üzerinde anlaşabilmesi, dünyanın en zor problemlerinden biri
olabilir.
Her
iki parti de, “seçmenim ona oy verir mi,
ben verir miyim, kendimi tehlikeye atar mıyım..” gibi onlarca sorunun
üzerinden gelmek zorunda... Bu açıdan bakıldığında, her iki parti de, aslında, başarısızlık durumunda bir risk altına
girdiler. Kendileri ve koltukları için en risksiz durum, kendi adaylarını
çıkarıp arkalarında durmaktı!
CHP
seçmenini tamamen tatmin edecek bir adaya MHP desteği çıkmazdı, veya tam tersi
de doğruydu...
DOĞRU TAVIR NEYDİ?
Burada en doğru tavır,
iki parti yönetim kadrosunun, tamamen en iyi niyetle ve mutlaka bir çatı adayı
üzerinde anlaşmak ve ona seçimi kazandırmak kararlılığıyla masaya oturmaları,
riskleri minimize edecek uzun soluklu toplantılar yapmalarıydı. Ve önlerindeki
isimleri iyi niyetle birbir tartışmak; alacakları geçici kararların
doğruluğunu, destek bulup bulmayacağını, partilerinde ve seçmelerinde sondaj
yoklamalarıyla test etmekti...
Böylece
iki parti samimiyetle olabilirlikleri ve olamayacakları görecek ve en az riskte
birleşeceklerdi...
Bilimsel
yöntem ve bakış budur.
Kendi
kitleleriyle hareket etselerdi,
demokratik bir süreci işleteceklerdi ve katılımcılığı
gerçekleştireceklerdi. Bu süreç, ortak adayı da belirleme ve benimseme süreci
olacaktı. Tabanda bir heyecan yaratacaklardı, ortak adayın cumhurbaşkanlığını
kazanacağına kilitlenmiş bir seçmen kitlesi ortaya çıkartacaklardı..
Ama bunlardan hiç biri
olmadı. Üstüne üstlük, seçime 40 gün kala,
tanınmışlığı ve bilinirliği sıfır olan bir adayla ortaya çıktılar, ki CHP
saflarında ilk anlarda geniş bir tepki doğurdu. (Ekmelettin Bey alınmasın,
burada tartışılan kendisi değil, yöntem!)
RTE’YE ALTIN TEPSİ
Tepeden
inme yöntemle, bir adayı seçmenlerinin önüne sürdüler, onları biraz da odun
yerine koydular, hadi tıpış tıpış seçin
bunu bakalım dediler. Yoo bunu salt Kılıçdaroğlu söylemedi, pratiğiyle
Bahçeli de aynı şeyi yapmış oldu!
Bu
demokratik-katılımcı, riskleri enazaltıcı süreci yaşamadıkları için, iki parti
yönetimi ve örgütü de, ortak adaylarını kendi adayları gibi benimsemedi ve
arkasında durmadı..
Yani
bu durumda bile yüzde 38,3’lük sonuç çok
başarılıdır! CHP’li seçmen büyük özveri gösterdi, maksat “vatan olunca”...
Gereği
yapılmayanları dikkate alırsak sonuç başarılı olabilir, ama liderler ve
yönetimler açısından büyük bir
başarısızlık vardır.
Bir
altın fırsatı değerlendiremediler ve
kaçırdılar.
CHP
(ve MHP) yönetimleri bu yanlışlıklarının sonuçlarını, bence yaşamalıdır.
Şimdilik
bu kadar diyeyim.. Doğru bir işi,
yanlışa ve başarısızlığa dönüştürmenin dört dörtlük bir örneğini yaşadık..
Seçimlerin
başka açılardan da tartışılacak sonuçları var, bakalım Perşembe’ye devam eder
miyim..
--- 12 Ağustos 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
SAYIN BURSALI,BEN SEÇİMDE BOYKOTUN ETKİLİ OLDUĞU FİKRİNE KATILMIYORUM,OY KULLANAMAYAN TÜM TANIDIKLARIM TATİLLERİNİN BAYRAM SONRASI SIKIŞMASI NEDENİYLE MEMLEKET YA DA TATİLE GİTMELERİ NEDENİYLE,MADDİ YETERSİZLİK VE ZAMAN SIKINTISI NEDENİYLE DÖN(e)MEYENLERDEN OLUŞUYOR.
YanıtlaSil