SAYFALAR

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Kaçan Altın Fırsat : Seçim Üzerine: Doğrular, Yanlışlar, Sanrılar, Bilinmeyenler

Çatı Adayı Yöntemi Yanlış Mıydı: Seçim sonuçları belli olduktan sonra Çatı adaylığına bindiren bindirene.. Ben muhalefetin tek aday üzerinde anlaşmasını seçim stratejisi açısından doğru buldum sonuç olumsuz çıkınca, görüşümü değiştirecek değilim, sadece tartışacağım, öncelikle şu görüşü: Her parti kendi adayıyla katılsaydı, seçimler ikinci tura kalırdı.
Bu olasılık var. Tabii MHP ve CHP’den, yerel seçimde oy verip de bu seçimde sandığa gitmeyen 4 milyon kadar seçmenin katılımı koşuluyla.. Yoksa iki parti de adaylarına parit oyları kadar alırdı.. Neden sandığa gitmedi seçmen kitlesi? Adayı protesto ettikleri için mi, yerlerinde bulunmadıkları için mi, seçime önem vermedikleri için mi, nasıl olsa RTE kazanır diye mi, Kılıçdaroğlu’na tıpış tıpış gideceksiniz protestosu mu, yoksa RTE ile yaşamı artık kanıksadıkları için mi...
Ve bu nedenlerin tek tek yüzdeleri nedir? Bilgi üretmeden, bu tez, kendini haklı çıkarma yargısı olur. Her parti kendi adayı ile katılsaydı, yine de seçim ikinci tura kalmayabilirdi! Parti adayları biraz daha yüsek oy alabilir ve RTE yine çoğunluk oyunu alabilirdi.
CHP, partisinden geniş kabul gören bir aday çıkarsaydı, partisinin oyunu (belki 1 fazlasıyla) alırdı (%25-27).
MHP de öyle...
İkinci tura kalınma varsayımını doğru kabul edersek: Mesela CHP’den Baykal diyelim, MHP seçmeni Baykal’a mı oy verecekti? Veya yüzde kaçı? Tersini düşünelim: CHP seçmeni (diyelim ki yüzde kaçı) mesela Meral Akşener’e mi oy verecekti? Veya diyelim Kürt Siyasal Hareketi’nin oyları CHP’ye mi yönelecekti yoksa RTE’nin arkasına mı dizilecekti... Eğer bir muhalefet cumhurbaşkanı seçtirme stratejiniz varsa, ikinci turda bunun nasıl gerçekleyeceğini söylemelisiniz.. Eğer yoksa, zaten çatı adayı ha olmuş ha olmamış, kimsenin hayatında ve seçim sonuçlarında değişen bir durum da olmayacaktı..

İLK TURDA SEÇMENİN TEK SEÇENEĞİ
Çatı adayı projesi, ikinci tura kalabilmeye yönelik bir stratejiden çok, ilk turda, RTE yerine bir Cumhurbaşkanı seçebilmenin tek seçeneğiydi.
RTE ile Çatı Adayı arasındaki oy farkı, yüzde 13,5’tur. (Yüzde 51,9’a yüzde 38,3 gibi)..
Baktığınızda, her iki parti de seçmenini tamamen ikna ve mobilize edebilseydi, farkı kapatabilirlerdi ve bu durumda strateji doğru çıkardı, eleştirenler bayram ederdi! Ama bunu yapamadılar..
CHP ve MHP gibi, aralarında, önemli anlarda (MHP’nin baraj altında kalma algısı gibi) oy geçirgenliği (yüzde kaç? 2, 3, 5?) olan ve muhalefette olmak gibi ortaklığı olan, ama ayrılıkları ve farklılıkları bunlardan çok daha fazla (yüzde kaç? 80-90?) olan iki partinin, bir çatı adayı üzerinde anlaşabilmesi, dünyanın en zor problemlerinden biri olabilir.
Her iki parti de, “seçmenim ona oy verir mi, ben verir miyim, kendimi tehlikeye atar mıyım..” gibi onlarca sorunun üzerinden gelmek zorunda... Bu açıdan bakıldığında, her iki parti de, aslında, başarısızlık durumunda bir risk altına girdiler. Kendileri ve koltukları için en risksiz durum, kendi adaylarını çıkarıp arkalarında durmaktı!
CHP seçmenini tamamen tatmin edecek bir adaya MHP desteği çıkmazdı, veya tam tersi de doğruydu...

DOĞRU TAVIR NEYDİ?
Burada en doğru tavır, iki parti yönetim kadrosunun, tamamen en iyi niyetle ve mutlaka bir çatı adayı üzerinde anlaşmak ve ona seçimi kazandırmak kararlılığıyla masaya oturmaları, riskleri minimize edecek uzun soluklu toplantılar yapmalarıydı. Ve önlerindeki isimleri iyi niyetle birbir tartışmak; alacakları geçici kararların doğruluğunu, destek bulup bulmayacağını, partilerinde ve seçmelerinde sondaj yoklamalarıyla test etmekti...
Böylece iki parti samimiyetle olabilirlikleri ve olamayacakları görecek ve en az riskte birleşeceklerdi...
Bilimsel yöntem ve bakış budur.
Kendi kitleleriyle hareket etselerdi, demokratik bir süreci işleteceklerdi ve katılımcılığı gerçekleştireceklerdi. Bu süreç, ortak adayı da belirleme ve benimseme süreci olacaktı. Tabanda bir heyecan yaratacaklardı, ortak adayın cumhurbaşkanlığını kazanacağına kilitlenmiş bir seçmen kitlesi ortaya çıkartacaklardı..
Ama bunlardan hiç biri olmadı. Üstüne üstlük, seçime 40 gün kala, tanınmışlığı ve bilinirliği sıfır olan bir adayla ortaya çıktılar, ki CHP saflarında ilk anlarda geniş bir tepki doğurdu. (Ekmelettin Bey alınmasın, burada tartışılan kendisi değil, yöntem!)
RTE’YE ALTIN TEPSİ
Tepeden inme yöntemle, bir adayı seçmenlerinin önüne sürdüler, onları biraz da odun yerine koydular, hadi tıpış tıpış seçin bunu bakalım dediler. Yoo bunu salt Kılıçdaroğlu söylemedi, pratiğiyle Bahçeli de aynı şeyi yapmış oldu!
Bu demokratik-katılımcı, riskleri enazaltıcı süreci yaşamadıkları için, iki parti yönetimi ve örgütü de, ortak adaylarını kendi adayları gibi benimsemedi ve arkasında durmadı..
Yani bu durumda bile yüzde 38,3’lük sonuç çok başarılıdır! CHP’li seçmen büyük özveri gösterdi, maksat “vatan olunca”...
Gereği yapılmayanları dikkate alırsak sonuç başarılı olabilir, ama liderler ve yönetimler açısından büyük bir başarısızlık vardır.
Bir altın fırsatı değerlendiremediler ve kaçırdılar.
CHP (ve MHP) yönetimleri bu yanlışlıklarının sonuçlarını, bence yaşamalıdır.
Şimdilik bu kadar diyeyim.. Doğru bir işi, yanlışa ve başarısızlığa dönüştürmenin dört dörtlük bir örneğini yaşadık..
Seçimlerin başka açılardan da tartışılacak sonuçları var, bakalım Perşembe’ye devam eder miyim..

---12 Ağustos 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

1 yorum:

  1. SAYIN BURSALI,BEN SEÇİMDE BOYKOTUN ETKİLİ OLDUĞU FİKRİNE KATILMIYORUM,OY KULLANAMAYAN TÜM TANIDIKLARIM TATİLLERİNİN BAYRAM SONRASI SIKIŞMASI NEDENİYLE MEMLEKET YA DA TATİLE GİTMELERİ NEDENİYLE,MADDİ YETERSİZLİK VE ZAMAN SIKINTISI NEDENİYLE DÖN(e)MEYENLERDEN OLUŞUYOR.

    YanıtlaSil