Türkiye yıkılıyor: vaayyy
5 bin kişiyi dinlemişler… yok yok 500
bin kişi dinlenmiş bunun hesabını versinler.. Savcılar gazetecileri
çağırıyor, önlerine dosyaları koyuyor, bak
ne kadar çok dinlenmişsin, şikayetçi misin diye soruyor.
Olsan ne yazar olmasan ne yazar! Br komedi ki sormayın
gitsin.
Bazılarımız bireysel
olarak telefonda dinlenmiş olmayı dünyanın en büyütk ayıpı olarak görüyor..
Başbakan, dinlemeyi tamamıyla MİT’e vermeyi planlıyor,
TİB devredışı kalacak..
Hükümetin gazeteci adamları dünyayı ayağa kaldırıyor, bir namussuzlar, demedikleri kaldı.. Cemaat
polislerine yasadışı dinleme suçlamaları yöneltilirken, devlet büyüklerine
yönelik dinlemeler birden casusluk kapsamında görülmeye başlandı..
Şimdi gelin düne bakalım…
***
Binali
Yıldırım üstelik iki kez, 2009 ve 2011 tarihlerinde ne korkuyorsunuz dinlenmekten,
diye açıklama yapmış bir bakan.. Erdoğan’ın has adamlarından.. Haberleşmenin de
kendisine bağlı olduğu kişi..
Yıl 2009: “Yanlış işiniz, yasal olmayan
işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın, istediğiniz kadar konuşun. Teknolojinin
önüne geçme imkânı yoktur.”
Yıl 2011: “Telefon dinlemeleri konusunda halkın bir korkusu yok. Vatandaşlarımız
rahat olsunlar, zaten sonuç da onu gösteriyor. Tabiri caizse millet paso
konuşuyor.” (*)
***
O, o zaman.. bu ise bu zaman…
O zaman dediğimiz, yani özellikle 2009- 2011, RTE’nin
ve Binali Yıldırım’ın bilgisi ve ilgisi dahilinde, Türkiye’nin, yasadışılıkta
hallaç pamuğu gibi atıldığı dönemler.. Dinlemeler gırla! Anımsayın: Bir Korku İmparatorluğu çökmüş ülkenin
başına.. Herkes fıs fıs telefonda, sözde konuşmuyor.. Türkiye cinnette.
Sindirilmiş bir toplum..
Ortalıkta kol gezenler, yol kesenler, köprü başını
tutmuş deli dumrullar, ev basıyor, Ergenekon, Balyoz, Odatv, casusluk, amirale
suikast, fuhuş.. onlarca komplo kurmuş millete, orduya, aydına, hocaya,
gazeteciye..
“Telefonda
konuşma!..”..
“Hadi akşam
gel de bir çay içelim, laklaklarız..”
“Orhan bey,
Aysel hanım, bu kadar açık konuşmayın, eleştirmeyin, anlatmayın, başınızı
belaya sokacaksınız..”
O günleri unuttunuz mu? Hani tirtir titrediğiniz, eyvah dinleniyorum!?
Cep telefonlarınızı kapattığınız, pillerini
çıkarttığınız, dinlemeye karşı önlemlerin gazete sayfalarında- internet
sitelerinde çarşaf çarşaf boy gösterdiği... Gazete küpürlerini çıkarttırmayın
bana!
***
Telefon kayıtlarının “internet’e düşmesi” yeni
zamanların işi değil, 2008-1012’lerin işi! O zamanlar ses kayıtları düştü diyorduk.. Moden zamanlarınki
ise telefon
tapeleri!
Sanki çağ ötesinden ve çağ berisinden konuşuyoruz!
Kimdi iktidar? RTE! Binali Yıldırım’lar! “Yanlış işiniz, yasal olmayan
işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın, istediğiniz kadar konuşun”…
O zaman Cematle birlikte yurtseverlerin defterini dürmekle
meşguldunuz…
***
RTE ve adamlarının dinlemelere karşı ayranı ne zaman
kabardı?
“Oğlum evi
sıfırladın mı”…
“Baba, kalan
paralarla hani şu evlerden dört tane alalım mı..”
Başabakan ve çevresinin telefon kayıtları, bakanların
rezillikleri çarşıya düşünce…
Birden hepsi, hukuk devletçi kesildi.. Telefon
dinlemeleri ülkede en büyük suç olup çıktı!
***
Kesin bilgi-
1:
Dinlenmekten kimse kaçamaz. Kimsenin kurtuluşu yok, biriktirilecek bütün ses ve
dijital kayıtlarınız ve siyaset istediği zaman önünüze konacak.. Kimse bana
hukuk, yasa masa demesin..
Kesin bilgi-
2: İktidar ve
çevresinde dönen hukuk dışı, rüşvet, yolsuzluk, yasaları çiğneme, arazi
yağmaları, kupon arsaları… ne kadar iktidarın boynuna ipe dolayacak karanlık
işler varsa çevrilen, Reza Zarrap’ları, bu dinlemeler sayesinde öğrendi bu
millet..
1-0 idik, 1-1 olduk..
Millet, karanlık perde arkasında dönen dolapları,
demokratik öğrenme hakkını dolaylı olarak kazandı..
Bir iktidar savaşı sayesinde..
***
Bu nedenle diyorum ki, beni dinleyebilirsiniz, benim
de sizi dinlemek hakkım olmalı..
Benim dikkat edeceğim şey, eşimle cicimli bicimli
konuşmalarımdır.. Bunu göze alıyorum, özel hayatımı size açıyorum.. (İstemesem
de size açık zaten!)
Saklı gizlim yok, Binalı bey! Ama sizlerin saklı gizli
şeylerinizi kim açıklarsa, alır kullanırım..
Bunu yapanlara, vay
hukuk dışı işler yapıyorsunuz, demem, olan biteni öğrenmeyi en demokatik
hakkım olarak görürüm.. Ülkeyi yönetenlerin yasadışılıklarını öğrenmek ve
yaymaktan daha meşru bir hak ve hukuk yoktur..
En önemli şey, demokratik saydam bir hukuk devletidir;
politik liderlerin hiç bir dolap çevirmesine izin verilmediği ve anında
yakalanıp hesap sorulduğu bir ülkenin ortaya çıkmasıdır..
Hepimiz bireysel özgürlüklerimizi istesek de istemesek
de ayaklarınızın altına sermiş değil miyiz..
---
(*) Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet, 4 Şubat 2014
--- 5 Ağustos 2014 Salı / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder