SAYFALAR

8 Ağustos 2014 Cuma

RTE Biraz İŞID mı?

Önce bazı saptamalar yapalım:
* IŞİD, (Son adı İD- İslam Devleti) ülkemizde pek çok “Siyasal İslamcı”nın rüyasını gerçekleştiriyor, diyerek başlayalım:
*Adamlar sünni köktendinci. Şunu iki kez yazdım: Suriye ve Irak’ta bütün diğer mezhep ve etnisitelerden arınmış bir devlet oluşturuyorlar. Saf. Pirü pak. Bu amaçla hızlı hareket ediyorlar, örnek öldürmelerle kendilerinden olmayan herkesi kaçırtıyorlar. Türkmen, Kürt, Şii.. Ezidi/Yezidi.. Daha ne varsa.. Afganistan’da önce tutmayan (ve giderek yeniden kurulmakta olan) Taliban devleti, adeta burada doğuyor. Afganistan- IŞID, köktendinci İslami aks oluşuyor.
* Bu aksın ucu Türkiye’ye değiyor. Hatta bir kama gibi ülkeye saplanmış durumda, bile diyebiliriz.
* IŞİD Türkiye’de. Örneğin İstanbul’un varoş bölgelerinde bürolada levha asıyor, adam ve para topluyor, cihada çağrıyor ve son örneğinde gördüğümüz gibi çok özel törenlerle bayrak resmi geçidi yapıyor... Bir kaç bin kişilik iftar yemekleri düzenliyorlar.
* Türkiye vatandaşı cihatçı binlerce kişi IŞİD saflarında savaşıyor. Halifesi de olan bir İslam devletinde yaşamak için pılısını pırtısını toplayıp gidenler de..
* Avrupa ülkeleri de dertli, 1200 militanın orada olduğu iddia ediliyor. Alman Die Welt gazetesi iki gün önceki “IŞİD’in Türk Birliği” başlıklı haberine göre savaşçıların yüzde 10’ü Türkiye’den gidenler. Orada eğitildikten sonra Türkiye’ye dönüp emir ve talimat bekleyen Türklerın varlığı da yazılıyor.
* 49 elçilik görevlisi IIŞİD elinde rehine. RTE, bu haberin medyada tartışılmasına yasak koydu! Böylece Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde rehineler meselesinin başını ağırtmasını önledi.. Oh ne âlâ!
* TIR’larla silahlar, devlet kontrolünde, IŞİD dahil köktendincilerin elinde..
***
Parçaları birleştirelim. RTE’nin ağzından IŞİD için tek bir kötü söz çıkmadı. Ne terörist dedi, ne alçaklar na başka bir şey.. Yoo hayır, rehineler varken terörist demesi doğru olur mu, sorusu çok anlamsız. Elçiliği basmadan önce de IŞİD hakkında tek bir kötü sözü olmayan bir lider ve iktidardan bahsediyoruz.
Dahası, Ankara, elçilik çalışanlarının rehine alınmasını adeta bekleyen eylemsizlikler dizisi içinde hareket etti. Öyle ki, iktidardaki sorumlu ikilinin, onlarla müttefikiz bize bir şey yapmazlar biçiminde politikası-davranışının, rehine durumunu yarattığını söyleyen güçlü savlar var.
Tabii Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013’de bombalarla 52 kişinin katledilmesi var. İktidar, Suriye gizli örgütü yaptı falan dedi, bazı isimler tutuklandı yargılandı.. Ama IŞİD katliamdan 4 ay sonra açıkladı: biz yaptık... IŞİD ve köktendinci örgüt militanları sınırdan Türkiye’ye girip çıkıyor, iktidarın-devletin kotrolünde. Türkiye’de tedavi ediliyor..
Ülkemizdeki 1,5 milyon mülteci arasında kaç köktendinci militan var bilinmiyor.
Türkiye, bütün bu nedenlerden dolayı, potansiyel patlamalara ve çatışmalara hazır. Uluslararası terörizmin şimdilik sakin olarak depolandığı bir ülke durumuna geldi.. Hiç bir şey denetim altında değil.. Kim necidir bilen yok. İsim yok, kayıt yok... uluslararası teröristlerin at koşturduğu bir ülke yarattı iktidar..
***
Yazının başlığına gelelim. İktidarda nedir bu IŞİD sevgisi diyebileceğimiz bir durum var. Sahi nedir?
RTE-Davutoğlu ve destekçileri, hemen yanıbaşımızda saf bir halifeli-sünni köktendinci devlet doğuşundan memnun olmasınlar sakın? Bütün işaretler bunu gösteriyor..
Çünkü Suriye’de Esad’ın yıkılması ve yönetime Sünnilerin gelmesi için, tüm sünniler iç isavaşı desteklediler; paralar silahlar, Katar -Kuveyt -Suudi Arabistan.. Türkiye- Suriye’den aşağı doğru bir sünni aks kurulması ana politikaydı.
Suriye’nin ve Irak’ın içinden bir sünni köktendinci devletin kurulmasına, politik olarak, RTE-Davutoğlu ikilisinin neden karşı olabileceğine ilişkin inandırıcı bir neden bulamıyorum.
Tam tersine böyle bir devletin varlığı ile Esad da ileride çökebilir umudu var. Belki de, Orta Doğu’da Kürt- Irak- Esad üçgenindeki gelişmelerde, Ankara, IŞİD’ın varlığıyla yeni bir politik manevra alanı bulduğunu sanıyor olabilir.
RTE ve Davutoğlu, biraz mı veya daha çok, IŞİD’çi mi?
---7 Ağustos 2014 / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder