Hiç bir şey
birden şu anda gerçekleşmez.. Bu ancak olağanüstü durumlarda söz konusu olur,
mesela deprem.. Ama depremin gerçekleşmesi de yüzlerce yılın bir enerji
birikimi sonucudur.. Veya kaza: düşer ölürsünüz! İnsanda biyolojik
değişiklikler, uzun zamanların ürünüdür.. Birden kanser olmazsınız!
Bedeninizdeki genetik değişikliklerin dışavurumu da zaman alır. Genleri
etkileyen değişimler, bazen insan ömrü boyunca, ama pek çok olayda nesiller
boyu sonrası ortaya çıkar... Evrime inanmasanız da, sizi kıskacı altında tuttuğunu
farketmeseniz de, sizi veya sonraki neslinizi değiştirecektir..
Herşey yavaş
yavaş olur.. Ama birden görürsünüz, bilginiz ve kavrayışınız kadar ne olduğunu
anlarsınız..
TOPLUMLAR DA
YAVAŞ DEĞİŞİR..
Toplumların,
ülkelerin yaşamları da, değişimleri de öyledir. Herşey yavaş yavaş olur.
Ülkeler- devletler yavaş yavaş değişir. Coğrafyalar da öyle.. Savaş, birden
patlamaz, yavaş yavaş birikir. Ama herşeyi müthiş değiştiricidir. Savaş,
birleştirir, parçalar ve dağıtır, yokeder veya vareder. Millet yapar, ülke
dağıtır.
Ülkeler ve
coğrafyalarda değişimin “yasaları”, biyolojik yasalardan şüphesiz ki farklıdır!
Dünya üzerinde coğrafyalarda ve ülkelerde değişimin dinamikleri birbirinden çok
farklı çalışıyor.
Hadi düşünelim..
Mesela İskandinav ülkeleri, bugünkü koşullar sürdüğü sürece, sanki yüzyıllar
boyu öyle kalacaklarmış gibi... Mesela, Orta Doğu’da ise çok hızlı! İnsana vayyy canına dedirtecek kadar... 10 yıl
içinde, İslam ülkelerinden yeni 14 devletin çıkma olasılığının haritaları
çiziliyor. ABD Suudi Arabistan’ın da parçalanması gerektiğini düşünüyor: Batı
Arabistan, Vahhabistan, Güney- Kuzey ve Doğu Arabistan.. Libya’dan 3+1 kent
devlet.. Irak ve Suriye’yi bir fıçıya atıp karıştırıyorsun, oradan 7
mezhep-etnik devlet çıkartıyorsun. Teşekkür mü etsek acaba, aşiretler-kabileler
temelinde yeniden bir yapılanma düşünülmüyor diye?
HARİTADA YOKUZ,
FAKAT GERÇEKTE VE PLANLARDA?
Çizilen haritada Türkiye yok. Ama
planda-programda? Orta Doğu toptan değişecek ve Türkiye bunun dışında kalacak;
bu ne kadar mümkün?
Harita’da yok
muyuz? Varız tabii ki..
Başımızda bir
köktenci Sünni lider var. Cumhurbaşkanığına da da sıçrayıp daha etkin olmak
niyetinde. Orta Doğu’da mezhep politikası izleyerek, Suriye+Irak’tan 7
devletçiğin oluşması sürecine fiilen müdahale etti. Aklıevvel dış politika,
Orta Doğu’da bir sunni–aks hayali kurdu. Dedi ki, Orta Doğu bizim Osmanlı artığı, tarihimizin bir parçası.. Orada da
İslam var, Sünni var... Bizim liderliğimizi kabul ederler..
Zeka geriliğine
bakın ki, “el”in 400 milyar dolarlık verdiği borç ile, bölgende efelik
taslayacak ve bir başına liderlik yapacaksın! Yaptıracaklar sana..
Bu geri tepti,
hem ne nasıl.. Sünni-tistan,
Halifelik ve Halife ilan etti bile.. Türkiye de düşman! Orta Doğu yeni bir köktendincilik savaşının içine
sürüklendi.. Din savaşlarıdır bu aynı zamanda.. Oradan bir modernlik çıkar mı
bilemem.. Avrupa’nın 500 yıl kadar önce yaşadığı ve modern –ulus devletleri de
kısmen doğuran din savaşlarını yaşıyoruz.
Orta Doğu’da
mezhepler birbirini kesiyor. İşe bakın! Batı deneyimlidir, tarih bilinci
vardır, mezheplerin keskin varlığının, olağanüstü koşullar yaratıldığında
kozalarından fışkırıp birbirlerine gireceğini bilir..
Türkiye’de
Sünni devlet ve liderliği, ülkeyi psikolojik ve ruhen bölmüştür.
Aleviler, laikler, Kürtler ve Sünniler..
Bu ülkenin çimentosu olan Alevilerin süreç içinde nasıl bir seyir
izleyeceklerini merakla bekliyorum.
KÜRT
POLİTİKASI, RTE İÇİN BİR ARAÇ
Sünniciler,
Kürt siyasal hareketi ile de oynuyor.
Kürt Meselesinin,
ülkenin temel meselesi olduğu gerçeğini göz ardı ediyor.. Ulusal politikalarla
bu soruna ortak bir çözüm arayışında bulunmuyor.. Milletin çoğunuğunun kabul
edeceği bir politika üzerinde kimseyle tartışmıyor.
Kürt siyasal
hareketi üzerinde, seçim aracı takvimi uygulayarak, Kürt politik sürecini, kendi menfaatleri için araçsallaştırıyor..
İzlediği
politikanın, hak ve hukuk tanıyarak bir birleşme- entegresyon politikası değil,
ayrıştırma politikası olduğunu görmüyor. Orta Doğu’da doğmakta olan Kürdistan
olgusunun ülke üzerindeki etkilerini tartışan bir siyasal iktidar ve ülke yok.
Sadece konuya çıkarcılık düşüncesiyle yaklaşan bir RTE var..
RTE İLE YAŞAMAK
İSTEYEN YOK
Ülkenin
bütünüyle barış içinde yaşamak istiyen, tarihine ve ülkesine bağlı, gözü
geleceğe, modernliğe dönük laik kesimi
düşman bilen RTE, bu kesimde en fazla nefret edilen politikacı haline
geldi..
RTE ile yaşamak isteyen yok..
Ama bu onun umurunda bile değil. Bu nasıl bir ayrımcılık ve gözü karalık?
Bennnnn varım... Bennnnn, sabırla bu ülkeyi
dönüştüreceğim. Bennnn milli davayı hiç unutmammmmm..
Neymiş senin
milli davan, milli görüş davan tabii ki.. Modernliğe koşar adım gitmek isteyen
ve geleceğin dünyasının bir parçası olmak isteyen bir ülkeden... bir din, bir
sünni mezhep ülkesi ve davası yaratmak isteyen, sennnn....
Cumhurbaşkanlığı
adayı olarak kıl payı seçilse bile, ikinci turda seçilse bile, seçilmese bile, parti
içindeki gücünü ve etkisini korumak istese bile...
Her durumda
kaybetmeye aday bir politik hırs var
karşımızda..
***
Herşey birikir
birikir, yavaş yavaş değişir.. Birden bir depremin içine sürüklenirsin..
Değişen
coğrafyada, sen de içeride ve dışarıda siyasal mezhepsel değiştirici bir
politikanın mimarı isen, bu coğrafyanın ve bu dinamiklerin bir parçasısın..
Dinamizmin
esirisin..
--- 1 Temmuz 2014, Salı / Bilim ve Siyaset- Cumhuryiyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder