Dikkatinizi bir konuya çekiyorum, hem de kuvvetle..
Bizim gözümüz paramparça edilen Irak
ve Suriye’yi görüyor, ama
yukarımızda, eşzamanlı olarak aynı kaderi paylaşan bir ülke daha var: Ukrayna! Ukrayna-Irak- Suriye hattı
çizebilirsiniz.
Bu yazıda, üç ülkenin parçalanma süreçlerine,
liderlikleri açısından bakacak ve
benzerlikler kuracağım.
Ukrayna, eskiden Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) üyesi idi; 1991’de Ukrayna bağımsız bir ülke
oldu. Yüzde 77,8’i Ukraynalı ve yüzde 17,3’u Rus kökenli olan Ukrayna’nın temel
bir özelliği var: Doğu (Rusya) ve Batı
(Macaristan- Polonya) arasında uzanması. Ukrayna’da bizdeki-Irak ve
Suriye’deki gibi mezhep ayrılıkları yok, ama Batı etkisi ve Doğu (Rus)
etkisi altında var. Ekonomik güçlükleri de had safada..
Ülke, Batı kültürü ile Rus-Doğu kültürü arasında
bölünmüş durumda. “Avrupa Birliği ile mi
birleşsem, yoksa Rusya ile siyasi birlik olarak mı hareket etsem”.
Şüphesiz, bu kültürel bölünmüşlüğün de
partileri var. Birileri Batı’ya, diğerleri de Doğu’ya çekiyor ülkeyi.. Kısaca,
yaşanılan son olaylarda halat koptu ve Ukrayna bölünmeye başlandı.. Biraz geri
gidelim:
***
Ukrayna’yı bir başına bıraksalar kendi
yolunda gidecek.. Ama başta ABD ve Batı, ülkenin başına Batı yanlısı birilerini
getirmek için “turuncu devrim”i
başlattılar. Büyük olaylarla geçen 2004 Başkanlık seçimlerinde, Batının adamı Viktor Yuşçenko, Viktor Yanukoviç’e
karşı kazandı. Yine “turuncu devrimi”nin diğer lideri Yuliya Timoşenko ile birlikte ülkeyi yönettiler. Sonra birbirlerine
düştüler. 2010 seçimlerinde bu kez Viktor
Yanukoviç Başkan seçildi. Timoşenko’yu yolsuzluk suçlamasıyla içeri
attırdı.. 3 yıl sonra parlamento kararıyla çıktı. Bu yıl bir tapesi yayınlandı,
diyordu ki “Şu allahın belası Rusları
öldürmeliyiz..”
Ukrayna’daki iç savaş, Yanukoviç’in, Avrupa
Birliği ile ortaklık anlaşmasını, Rusya’nın etkisi sonucu imzalamaktan
vazgeçmesi ile başladı. Batı yanlıları sokaklara döküldü, iktidarın uyguladığı
şiddet sayesinde, gösteriler ülke çapında yayıldı vb..
***
Her neyse, dikkat çekmek istediğim nokta şu: Ülke, Doğu-Batı arasında kırılgan;
siyasi partilerden biri ülkeyi Batı’ya, diğeri Doğu’ya yamamak istiyor. İki
tarafın birbirine düşmanlığı en üst noktada. İki ana kampa bölünmüş..
Arkalarındaki büyük güçler yabana atılır gibi değil. Rusya, hayati çıkarlarının
ABD ve AB tarafından tehlikeye sokulduğu inancında. Doğu da Batı da,
Ukrayna’nın üzerine yüklenmiş.
Bu koşullarda ancak iç savaş çıkardı.
Bu kadar kırılgan bir ülkede, siyasiler
Batı’nın veya Doğu’nun çıkarları doğrultusunda değil de, ükenin bütünlüğünü
koruyacak ulusal politikalar
üreterek, bölünmeyi önlemeyi ana sorun yapamadılar.
Ülkenin bölünmesini, siyasi kamplaşmayı tepe
noktaya tırmandıran siyasetçier gerçekleştirdi.. Bunların topu lidercik..
Görevli gibi..
***
Gelelim
Irak’ın liderciği Maliki’ye.. 2003 Amerikan işgali, ülkenin bugünkü
parçalanmışlığının ve ölümünün başlangıcıdır. Ülkenin ana güçleri Şiiler-
Sünniler ve Kürtler.. Tabii Türkmenler de var. Bugünkü lider Maliki, Şiii mezhebinden. Çünkü Şiiler
ülke nüfusunun yüzde 60-66 kadarı. Sünni’ler yüzde 35-40. Kürtler yüzde 20.
Maliki, ülkesini bir arada tutamadı.
Sünni’lere ayrımcılık yaptı. Ortaya çıkan sorunları, Irak’ın bütünlüğünü ve
birliğini, kendi mezhebinin önüne koyarak çözmedi.. Şimdi ise ülkesi 3’e bölündü. Sünniler IŞİD ile
halifeliklerini kurdu. Kürtler, bağımsız devlet ilanına hazırlanıyor. Tabii
Maliki, Şii devletçiliğinin lideri olarak ortada kalacak.. Ne gam! Belki de
istenen buydu! Maliki, sonuca bakıldığında bölünmeye liderlik etti!
Demek ki, Ukrayna’daki gibi, lidercik kimlikli politikacılar, özellikle
kırılganlıklar sözkonusu olduğunda, ükelerini parçalıyorlar..
***
Gelelim Recep
Tayyip Erdoğan’a.. Lider mi lidercik mi.. Bana sormayın.
Şimdi Köşk’e aday... Ne yapacak oraya
çıkarsa? Başbakan iken ne yaptıysa.. Evet halkın yüzde 40’ını aşan bir destek
arkasında.. Ama halk desteği ülkenin bölünmesine engel değil. Ne yaptı RTE? Kamplaşma yarattı. Sünni mezhepçilik
politikasıyla, Irak ve Suriye’deki iç savaşa katkıda bulundu.. Burada ise
Aleviler üzerinde Sünni baskısını eksik etmedi. Kaç Alevi sorununu çözme
toplantısı yaptı? Vardığı sonuç, Dedelere maaş bağlamak noktası oldu! Cem
evlerini ibadet yeri olarak değil kültürel evler olarak kabul etti. Alevi
sorununu büyüttü ülkede!
Sadece o mu.. Cumhuriyetçi-Laik kesimi alabildiğine dışladı. Nefret tohumları ekti
ve bunları büyüttü. RTE’yi tırnağı kadar sevmeyen milyonlarca kitle yarattı. Kürt sorununu, ulusal sorun olarak
görmedi, kendisini iktidarda tutacak bir araç olarak kullandı.
RTE, Sivas’ın Refahçı belediyesinin
anlayışındadır. Zerre farklı değil. Zaman aşımından katillerin yargılamasının
ortadan kalkmasına ülkemiz ve milletimiz
için hayırlı olsun dedi. Gezi
olaylarında öldürülen gençlere terörist diye saldırdı. Biz dava adamıyız diyerek, uzun ince yolda, ülkeyi parçalanmaya
götürüyor.
Herkesin Cumhurbaşkanı
olacağım sözlerinin üzerinden daha dumanlar yükselirken, muhalif
gazeteleri, Sözcü ve HalkTV dahil, toplantıya almadı...
Türkiye, Çorum- Kahramanmaraş mezhep
kışkırtmalarına, 14 yıl sonra da Sivas katliamını sahne olmuş bir ülke.
Ve Sünnici RTE, şimdi de Köşke’e çıkmak
istiyor.
Lider mi lidercik mi..
-- 3 Temmuz 2014/ Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder