CBT Gündem, 1424, 4 Haziran 2014
Üniversiteler
konusunda yayımlanan bazı haberler dikkat çekiciydi. İlki, Öğretim Elemanları
Derneği’nin (ÖGEDER) 1955 akademisyen ile yaptığı bir anket çalışması
sonuçları: Akademisyenler Türkiye’den
kaçmak istiyor. Yüzde 84’ü fırsat ve olanak bulsa gidecekler. Yüzde 59
üniversitesini değiştirmek istiyor. Mobbing (bir şekilde taciz edilmek)
yüzünden de gitmek isteyenler var. Mobbing, kişisel çıkar nedeniyle yapılıyor.
Maaşından memnun olan akademisyen yok gibi (%1). Çocuklarımız akademisyen
olmasın, diyorlar. (Maaşlar: Araştırma Görevlileri: 2 bin 200 TL
,Yardımcı Doçent: 2 bin 900 TL
, Doçent:
3 bin 300 TL
Profesör: 4 bin 200 TL)
Şüphesiz, üniversitelerde memnun olmayanların
bulunması doğal, ama fırsat
bulsalar bütün üniversiteleri boşaltacak sayıda akademisyen varlığının
bulunması, üniversitelerde hemen her türlü koşulun ne kadar kötü olduğunu
gösteriyor.
Acaba bu koşulları kim yarattı veya varolan benzer
koşulları kim gideremedi?
Tartışmaya gerek yok: iktidar, YÖK ve üniversitelere
atadıkları rektörler.. Bir akademik iklim yaratılamazsa, oradan ne iyi ve
düzgün bir eğitim olabilir ne akademik başarım söz konusu… Özgürlüğün olmadığı
bir mezar sessizliği yaratırsanız, insanlar başıma ne gelir diye endişe içinde
bulunurlarsa, özlük haklarını iyileştirmezseniz, oradan verim alamazsınız…
Dahası, iktidarın yeni YÖK – üniversite planları, üniversiteleri giderek üniversite
olmaktan, evrensellikten çıkartacaktır.
Şuna bakın: Samsun Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Haydar Şahinoğlu, 2500
yıllık Hipokrat Yemini’ni değiştirerek, öğrencilerin kendi metnine
göre yemin etmesini dayatıyor. Ne yapmış merak edersiniz: Doktorların
yeminindki ‘Din, dil, ırk ayrımı gözetmediği’ sözcüklerini
kaldırıyor, yerine ise ‘Allah adına yemin ederim’ sözcüklerini
konuyor.. Zeka parlak! İnsanlığa sağlık götürecek olanların, insanlık adına
yemin etmeleri neyine dokunuyor!?
Bu üniversitelerde yönetici
koltuklara kimlerin oturtulduğunu, onların da nasıl bir yararlanma çabası içine
girdiklerini gösteren tipik örneklerden biri..
***
Öte yandan,
iktidarın ve YÖK’ün yeni yasa tasarıları, örneğin tıp fakültelerini, tamamen
Sağlık Bakanı’na bağlayacak sonuçlar doğuracak. Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
TÜSEB kuruluyor. Başkanı, bakan. 84 tıp fakültesi buraya bağlanıyor. Toplam 91
tıp fakültesi var ülkemizde. Bazıları Vakıflara ait.
İzmir Tabip Odası’ndan
Prof. Dr. Süleyman Kaynak bir rapor hazırlamış, özünde şu var: önce tıp
fakültelerini mali bakımdan da batırdılar, Sağlık Bakanlığına mecbur ettiler..
Sonra da hepsini Bakanlığın emrine alarak tıp fakülteleri üzerinde söz sahibi
olmanın yolunu açtılar.
TÜSEP
tasarısı ayrıca mütevelli heyeti Sağlık Bakanlığı’na bağlı olyacak
İstanbul Sağlık Birimleri Üniversitesi de kurulmasını öngörüyor. Daha şimdiden,
Eskinin Haydarpaşa Lisesi, sonra Marmara Üniversitesi olan Kampüs’ün de
bakanlığı bu üniversitesine bağlanacağı da beyintiliyor.
İktidarın
Meclis’e indirdiği yeni YÖK tasarısı, sadece tıp fakülteleri üzerinde denetim
kurmuyor, tüm üniversiteleri AKP’nin emir ve talimatlaına uygun hale getiriyor,
tam bir AKP vesayeti söz konusu. Doğramacı’nın ve 12 Eylül generallerinin
hazırladığı YÖK yasasını aratacak nitelikte, bu kez sivil bir dikta yasası .
Tabii, tasarı aynı zamanda vakıf üniversitelerini de RTE-iktidarının vesayeti
altına almayı amaçlıyor.
Düşünün:
Doktoraları ve doçentlik unvarlarını üniversite değil iktidarın YÖK’ü
verecek. Akademisyenlerin neredeyse her karar ve davranışı konusunda, YÖK
devreye girecek…
***
Çukurova
Ünivresitesi Öğretim üyesi, Prof. İbrahim
Ortaş, hem TÜSEB hem YÖK tasarısının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtiyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne Bakanlığın rektör atamasının öngörülmesi,
mesela bunlardan biri. YÖK’ü de devre dışı bırakıyor. Üniversitelere rektör
atama sürecine aykırı. Bir devlet üniversitesinin mütevelli heyetince
yönetilmesi de kanunda yok.
***
Kapalı
kapılar ardında hazılanan… toplumca, kamuoyunca, üniversitelerde
tartışılmayan.. öneriler alınmayan.. endişeler dinlenmeyen..
Tıpık bir
iktidar davranışı.. tepeden inmeci, zorbaca, ben yaptımcı, siz kimsinizci, en
iyiyi ben bilirimci, hepinizin canına okurumcu bir iktidar.
Yıllardır
bildiğini okuyor ve üniversiteleri evrenselliğe değil, daha geriye ve kötüye
götürüyor..
***
Gelecek
Cumaya kadar, bakalım nele yaşayacağız..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder