SAYFALAR

8 Temmuz 2014 Salı

Öcalan Çıkmayı Umud Edebilir mi?

İktidarın Meclis’e yasalaşmak için getirdiği yeni “Çözüm Paketi” tasarısı, acil olarak yasalaşacak, çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerine şunun şurasında az bir zaman kaldı. Ama daha önemlisi Meclis kapanacak.. Bu tasarının öncelikle Kürt seçmenin oylarının RTE’ye akması amaçlı olduğunu, bilmem söylemeye gerek var mı..
Müthiş bir olumlu hava estiriliyor. Hürriyet’teki Okan Konuralp’ın dünkü haberini okuyorum, yasada tabii ki olmayan ama uygulama mutabakatı olarak topluma sunulanlara göre, PKK çekilme sürecini yeniden başlatacakmış.  Biliyorsunuz önceki pakette de geri çekilecektiler ama geçen mayıs ayında PKK geri çekilmeyi durdurmuştu. Şimdi ise bu süreç “denetimli ve gözetimli geri çekilme” olarak yeniden başlayacakmış.
Dahası, bu yeni süreçte, PKK silahlarının imhası da söz konusu olabilirmiş.
***
Olabilir mi, belki. Önyargılı olmak istemem. Çünkü PKK’nın silah bırakması, silahlı mücadeleyi tamamen terketmesi, Kürt siyasal hareketinin “dağdan ovaya” inerek meşru zeminde mücadele vermesi büyük çoğunluğun isteği. 30 yılı aşkın süren bu belalı durumun son bulmasına karşı çıkmanın mantıkla ve yurtseverlikle bir ilgisi olamaz.
Belki de bu sürece çok önceden girebilirdi Türkiye. Ama bugüne kadar RTE iktidarı Kürt Meselesi’ni kendi politik yararlarına uygun olarak kullandı. Bazen silah ve sopa kullandı bazen havuç.. Özellikle seçim zamanları öncesi havuç, seçim sonraları da sertlik.. AKP Kürt siyasetini araçsallaştırmıştır..
Kürtler bunun farkında değil mi.. Tabii ki.. Ama, daha önce yazdığım gibi, Kürt silahlı ve siyasal hareketini kontrolünde bulunduran ve iktidarın da bu amaçla kendisine yardım ettiği Abdullah Öcalan’ın siyasi kaderi ve dışarı çıkması, RTE iktidarının elinde. Cumhurbakanlığı seçiminde de, ilk turda seçilememesi durumunda, RTE’nin kaderi de Kürt seçmenlerine bağımlı. Bir kader birliği söz konusu..
RTE ilk turda seçilerek Kürt oylarına muhtaç olmamak istiyor.. Kürtler de tam tersini..
***
Abdullah Öcalan ve Kürt Siyasi Hareketi, PKK’nın tam geri çekilmesinde, hatta silahsızlanmasında ve dağdan inerek siyasal sürece entegre olmasında samimi olabilirler mi?
Yoksa, iktidar ile RTE yine geçici bir kader birliği içindeler mi, kısa bir süre sonra, bu ortaklık yeniden bozulacak ve herkes kendi mevziine geri mi dönecek?
Beşir Atalay “bu yeni sürecin hedefi, silahların bırakılması, şiddetin bitmesi ve ve eve dönüşün sağlanması" olduğunu belirtti.
Gerçekten yeni bir döneme mi giriyoruz?
Bu sorular, önemli ölçüde Öcalan’ın, dışarı çıkmak ve Kürt siyasal hareketinin başına geçmek arzusunun ne kadar güçlü olduğuna da bağlıdır. MİT ile İmralı’da yapılan görüşmelerin içeriğini şüphesiz bilmiyoruz.. Ama hem Öcalan’ın hem İç İşleri Bakanı Efgan Ala ve Başbakan yardımcısı Beşir Atalay’ın yaptıkları açıklamalar bize içerikle ilgili fikirler veriyor. Şüphesiz, İmralı’da yapılan görüşmelerin geçen yıl medyaya sızdırılan tutanakları da aslında, Öcalan-MİT görüşmelerinin seyri ve karyılıklı verilen sözler-vaadler hakkıda da temel bilgiler veriyordu.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, Öcalan’a bir dışarı çıkma perspektifi verilmiş. Öcalan bunun gerçekleşeceğine ve “normal hayata” dönebileceğine epey inanıyor. Eğer bu olası durum, PKK’nın gerçekten silahları bırakıp “eve dönmesi” ile, yani şiddetin bitmesi ile sonuçlanırsa, Öcalan’ın bu beklentisi gerçekleşebilir ve böyle bir umudu beslemesinin de maddi koşulları var demektir.
***
Eğer yukarıda yazdıklarımız perspektifinde, süreç yeni bir döneme girecekse, AKP İktidarı’nın “eve dönüş”ün kapılarını açacak garantileri yasalaştırmasına karşı çıkmak, ancak, “siyasal hesaplar”ı gerektirir.
Biz ise burada nesnel davranacağız.. Tasarıya bazı eleştirilerimiz olmasına rağmen, seçimlerde bir araç olarak kullanılacak olmasına rağmen, eğer umut saçılan sürece yardımcı olacaksa, bu tasarının Meclis’ten geçmesine hayır diyemeyiz.
Tabii hemen gelecek: ne karşılığı bu süreç? İzleyeceğiz, bakacağız ve yorumlayacağız.
Irak ve Suriye’de gelişmeler büyük Kürdistan düşü için Kürtler arasında gerçekçi umutlar yaratsa bile, biz kendi sorunumuza odaklanmalıyız.
Belki de Türkiye Kürtlerinin, Türkiye ve bizlerle birlikte yaşamaktan daha iyi olanakları yoktur..
Öyle mi acaba? Veya böyle olması için neler yapılmalı?

---7 Temmuz 2014 pazartesi / Bilim ve Siyaset – Cumhuriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder