RTE+AD’nin
aklına hiç bir zaman gelmemiş olan nedir? Esad’ın ayakta kalabileceği..
2012’den yakın zamana kadar söyledikleri tek şey, Esad’ın bir kaç saatlik, bir
kaç haftalık, bir kaç aylık ömrü kaldığı.. Pireler tellal oldu.. dağlar eriyip
ovalara dönüştü, ama o bir kaç ay bir türlü gelmedi. Kaf Dağı’nın arkasındaki
masal..
Esad’ı yıkmak
için şeytanla bile işbirliği yaptılar; yeter ki Esad’a karşı savaşsınlar, ne
kadar köktendinci örgüt varsa korudular-kolladılar-beslediler-tedavi
ettiler-silah verdiler..
Esad ise dimdik
ayakta, ülkesi üstelik etrafında birleşti..
Öngörü sıfır,
olasılık hesapları sıfır, ülke çıkarlarını düşünmek sıfır..
Tek doğrultuları
var: Hırs, intikam: Esat mutlaka gidecek...
Sanıyorlardı ki
Esad’ın gitmesi kendi ellerinde! Sanıyorlardı ki, kendileri vazgeçilmez,
burunları Ağrı dağının tepesine ulaştı kibirden.. İkide bir ağzılarında laf: Bizim gücümüzü test etmeye kimse kalkmasın..
Öffff ki öf! Sadece şunu belirteyim: Esad gücünüzü test etti!
Bu olay bile,
başlıbaşına, bu ikilinin ülke yönetiminden derhal gitmesini gerektirir.
Ortadoğu gibi karmaşık bir yapıda, üstelik hırs ve intikam duygularının
belirlediği tek doğrultulu bir politika çöker. Sen de altında kalırsın. Tabii,
kişiler umurumda değil, derdim Türkiye.. Bir depremdir yaşadığımız aslında,
farkında mısınız?!
***
Adamın tek
derdi, her ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanı seçilmek olunca, Ordu’nun da
bayrağını indirirler aşağı, elçiliğin de...
Daha durun. Muhalefetin yüzüne tükürmek gibi dahice politikalar üreten cahiliyet, dinmeyen intikamcı ilkel duygular,
çevresinde kendine benzer allameler, salt kendi ve parti iktidarı için herşeyi
yapabilecek gözükaralık, medyadaki şakşakçıları (*) ile birlikte, ülkeye
verebileceği, hesap bile edemeyeceğimiz ölçüsüz zarar, insanı korkutuyor.. (CHP
ve Kılıçdaroğlu, bu kişiyle en küçük bir yakın temasa, ilişkiye, işbirliğine
bile girişmemeli!)
***
Konumuz IŞİD
ya.. Esas Irak’taki Sünni’lerin temsilcisidir..
Dolayısıyla da
RTE+AD’nin doğal müttefikidir! Bu “sünni kardeşlik”, iktidarımızın
onları desteklemesinde de rol oynadı! Musul temsilciliğini boşaltmadılar,
açıkça sünni kardeşliğe güvendiler... Ama adamlar kardeşlik mardeşlik takmıyor!
Vurup yıkıyor!
2003’de Irak’ın
işgali sonrası, Irak’ın zaten üçe parçalanması gündeme gelmişti. Kürt- Sünni ve
Şii bölgeleri/devletleri olarak. Sanırım, ABD’nin eski süper dış işleri bakanı Kissinger de bu yolda önerilerde
bulunmuştu... Düşünce kuruluşlarında çok sık tartışılan konudur!
Ama ABD bu yola
gitmedi. Irak’ın bütünlüğü politikası öncelik ve önem kazandı. Çünkü üçe
bölünme (şii) İran’ı güçlendirecekti! İran ise bölgede “başdüşman”dı..
Fakat ABD, bu
politikasını bile uygulayacak güce sahip olamadı.
Irak’ta
Kürtlerin özerk yapısı, bence devleti var! Şiiler de iktidarda!
Şimdi
gerçekleşmekte olan, fiilen, Sünni
bölgenin/devletin kurulmasıdır.
Hem de en
kökten(din)ci biçimde!.. Köktendinci Selefi- Vahabi uluslararası yaygın
şebekelerin (ve Türkiye’den) savaşçı desteğiyle..
***
Bu üçe
bölünmenin en önemli engellerinden biri olan İran, işbirliği politikasına
yatınca, ABD’ce büyük düşman olmaktan çıktı...
Üçe bölünmenin
ikinci engeli, Sünni-Şii toplulukların pek çok coğrafi yerde iç içe geçmiş
olmasıydı..
Saddamcılar,
Sünni aşiretler ve onların silahlı güçleri IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti)’nin
yaptığı da, “Sünni bölgelerin, “yabancı unsurlardan” arındırılmasıdır...
Katliamlara
soykırım mı dersiniz, yoksa eski Yugoslavya’da pek çok bölgeden müslümanların
kıyımla arındırılması gibi, katliamla göçe zorlama mı...
Ama IŞİD,
katliam yaparak, korkutarak, Şiileri, Türkmenleri ve gücü yettiği yerde de
Kürtleri, “benim bölgem” olarak gördüğü coğrafyalardan kaçırmakta, “insani temizlik” yapmaktadır..
Irak artık üçe
bölünmüştür. Yanıbaşımızda bir köktendinci, dinci erkek, kadın uşak ve köle mi
köle, vahşi karakterli, çevresine de köktendinci rejim ihraç etmeye yeminli bir
devlet doğuyor...
Sünni ılımlı
bir devlet olsa, ABD itiraz etmeyecek, ama verdikleri yeni bir Afganistan
mesajı, ABD ve Batı’nın tüylerini diken diken ediyor.. Belki havadan örneğin
insansız uçaklarla “olduğun yerde kal” mesajı için bombalarlar.. Hepsi o
kadar.. Hiç bir batılı güç oraya kara askeri göndermez.. Olay bitmiştir..
***
RTE-AD’na gelince..
IŞİD ile –eee
artık devlet olacağına göre- ittifaka mı gider (sünni-köktenci kardeşlik..)
Kürtlerle IŞİD
arasında cambazlık arayışlarına mı girer..
Türk-Kürt
Federasyonu gibi olmayacak oyunlar için yeni ümmetçilikleri mi yine ileri
sürer..
Bakalım göreceğiz..
Yarın belki bu konuya gireriz..
--
(*) İktidara
bazı konularda minicik eleştiri yapan iki kişi daha, yakın zamana kadar AKP
iktidarını yere göğe sığdıramayan M.
Akyol ve S. Laçiner’i Star’dan
gönderecek kadar tahammülsüz bir siyasi yapı ve anlayışın, ülkeyi nerelere
sürükleyebileceğinin göstergelerinden biri olarak kabul edebilirsiniz! Tabii
diktatörlüğün tipik ifadesi olarak da! Medya özgürlüğünün nasıl yerlerde
sürüklendiğinin kanıtını, bırakın ana akım basın ve tv’leri, kendi saflarındaki
bu “arınma-yoketme” politikası sunuyor..
--- 16 Haziran 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder