Yine dillerine
düştünüz, diyorlar ki sizler için, bir
aday bile açıklayamıyorlar, bizi bekliyorlar, aslında doğru da yapıyorlar, çünkü
seçilecek adayı biz açıklayacağız. Ne diyeyim, epeyce doğru... Neden
kıbleniz AKP ve kararlarına yönelik? Neden bağımsız hareket edemiyorsunuz?! Ne
bekliyorsunuz?
AKP’nin adayı
belli, RTE! (Veya az olasılıkla Gül!) Farkeder mi sizler için?
RTE bekletiyor sizi, oynuyor sizle,
danışıyoruz, istişare ediyoruz, diye
diye adaylık açıklamasını erteliyor de erteliyor.. Sonunda, sanki bütün
milletin üzerinde mutabakat kaldığı tek adayı açıklayacak! Haziran’ı bulur bu!
Böylece size nal toplatıyor.. Onu bekledikçe daha baştan kaybettiniz zaten..
RTE’nin de
Gül’ün da isimleri en çok bilinip tanınanlar.. Toplumda fazla propagandalarına
gerek yok.. Diyorlar ki, göstereceğiz ve seçtireceğiz. Oysa sizlerin
gösterebileceği adayların ülke çapında tanıtılması gerekecek.. Zamana, halka
sevdirmenize, beğendirmenize, tanıtmanıza ihtiyacınız 100 kat fazla...
Yoksa, biz zaten bunu yapamayız, mı
diyorsunuz.. Yani havlu mu attınız..
RTE’YE KARŞI SEÇENEĞİ İNŞA ETMELİ
Partili bir
aday mı düşünüyorsunuz.. Yoksa, gerçekten mümkün en büyük çoğunluğu temsil
edecek bir aday üzerinde mi duruyorsunuz. Eğer partili aday göstermeye
hazırlanıyorsanız, bu demektir ki RTE’yi baştan seçtiniz.. Cumhurbaşkanlığı
makamında, bence partilerüstü bir insan düşünmelisiniz. Niye orada bir CHP’li
bir MHP’li aday otursun ki? Ayrıca böyle imkansız bir şeyi niye zorlayasınız
ki?
Orada,
sağduyunun, ortak aklın, demokrasinin bir adayı olmalı. RTE’ye karşı, ülkeyi
bütünleştirecek bir politika geliştirmelisiniz.
RTE’nin bütün güçler ve bütün otoriteler bana, astığım astık kestiğim kestik
politikasına karşın..
..toplumda
kuvvetler ayrılığına, hukuka sonuna kadar saygılı, adaletin tarafsızlığını
kuracak, hükümet icraatlarını da denetleyebilecek ve ülkede dengeyi
sağlayabilecek bir Cumhurbaşkanlığı makamının inşa edileceğini ilan
etmelisiniz..
Yoksa bu millete,
bir ciddi Karşı Seçenek sunmaya ve
bu karşı seçeneği inşa etmeye
ihtiyaç mı yok..
GÜL DENKLEMİN
DIŞINDA HALA
Gül, bu
koşullarda ben denklem dışındayım, dedikten sonra, gördüğüm kadarıyla,
Başbakanla iki kez görüymesine rağmen, hala deklemin dışında duruyor. “Başbakanın istişareye ihtiyacı var” sözü
bunu gösteriyor. Gül, kurucu ortak
olarak danışmanlık hizmeti veriyor.. RTE, Gül’ü partisinin etrafında bağlamış
gözüküyor. Sanırım konuşmalar “partimizin
geleceği” falan filan üzerinde sürüyor.
Herşey RTE’nin üç koltuk üzerinde kesin egemenliğinin
nasıl sağlanacağı ve kurulacağı üzerinde seyrediyor... Gül mü? Hele 2015
genel seçimleri gelsin.. Kesin milletvekilliğine aday gösterilir ve kesin
seçilir..
Eğer RTE
Cumhurbaşkanı seçilirse, 1 yıl, anayasaya aykırı bir başkanlık sürdüreceği
açık. AKP’de milletvekilerini belirleyecek.. Başbakanı belirleyecek... hatta
kampanya bile sürdürebilecek.. Sorumsuz Cumhurbaşkanı değil mi?
Faaliyetlerinden ötürü kim hakkında dava açabilir ki?
Başbakanın Cumhurbaşkanlığı üzerine Gül dahil
yaptığı bütün uzatılmış temaslar, sözde görüş alıp vermeler, RTE’nin Başkanlık
Sistemi’ni partisine, bütün kurullara, Gül dahil, itirazsız kabul ettirmeyi ve
onaylatmayı amaçlamaktadır... Başka da hiç bir
amacı yoktur.. Bunu görmüyor musunuz?
BASIN ÖZGÜRSÜZLÜĞÜ: DÖRT RAPOR DA ONAYLIYOR
Star
gazetesi manşet atmış.. Vayyy Soros
destekli Freedom House, Türkiye’yi kötü göstermek için çalışıyor.. Türkiye’yi nasıl basını özgür olmayan
ülkeler kategorisine düşürür!
Tamam kardeşim
de, Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda tek ciddi araştırmayı bu adamlar
yapsa, tartışırız.. Ama, Freedom House’dan başka 3 kuruluşun raporları,
değerlendirmeleri daha var ve hepsi
benzer şeyleri söylüyor ve birbiriyle örtüşüyor!
Bunları ne
yapacaksınız? Basın özgürlüğü konusundaki bütün evrensel raporlar, Hey
Türkiye Nasılsın kitabında var.. Star’a bir tane göndereyim. Kime, Mustafa Karaalioğlu’na mı? Örnekler:
Sınır Tanımayan Gazeteciler:
Türkiye iki yılda 16 basamak geriledi ve 154.sıraya
düştü! Bu saygın kuruluştaki sıramız şöyle:
2005 > 98. ;
2006 > 100.
2007 > 101.
; 2008 >103.
2009 > 123.
; 2010 > 138
2011 > 148.
; 2012 > 154
Sayın Ahmet Davutoğlu bizlere “Freedom House Raporunu reddedin”
çağrısını yapıyor ya... Peki Sınır Tanımayan Gazeteciler’in Türkiye’nin basın
özgürlüğünde muhteşem düşüşünü gözler önüne koyan bu raporunu ne yapacağız?
Lütfen, onu da reddedin çağrısı
yapın, eksik kalmasın!
Gazeteciler Koruma Komitesi
(CPJ) de var sırada. Bu da Davutoğlu’nun, Star ve yandaşlarının gözünden kaçmış
mı? 2012 raporunda, “Gazetecilerin
hapsedildiği ve muhalefetin suç sayıldığı ülke” ilan edilmiştik. Diyor ki “Yetkililer, dünyanın yakın tarihte gördüğü
basına karşı en amansız savaşlarından birini açtı.”
The Economist Intelligence Unit
de her yıl dünyada Demokrasi Endeksi araştırması yayımlar. 2013’deki raporunda,
Demokrasi, Kusurlu Demokrasi, Melez Ülkeler ve Otoriter Ülkeler
kategorilerinde, Türkiye’yi Melez
Ülkeler arasına yerleştirdi. Ama hep oradaydık zaten. Türkiye’yi
değerlendiren 5. Madde: “Gazeteciler
üzerinde baskı ve tacizler medyanın bağımsızlığını zedeleyecek ölçüdedir.”..
Tabii şu da var: “Yolsuzluklar
yaygınlaşma eğilimi gösterirken, hukuk devleti kavramı sarece kağıt üzerinde
kalmaktadır..”
Bu raporların
hepsi sinsi sinsi iktidarınızı yıkmak için hazırlanıyor, valla hiç biri doğru
değil.. Hepsi dış düşman.. kahrolsunlar!
-- 6 Mayıs 2014 Salı / Bilim ve Siyaset - Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder