Gerçekten de RTE’nin Gül’e “ihaneti”nden
bahsedebilir miyiz? RTE ile Gül arasında, şimdi
ihanet ediyor veya sözünde durmadı
veya şimdi tam tersini yapıyor anlamına
gelebilecek bir ilişki oldu mu? Belki birileri biliyordur. Zamanı gelince
öğreniriz.
Veya böyle bir durum olmadı. RTE Gül’e “bölüşüm”
konusunda hiç söz vermedi, her ikisi de kendi siyasi çizgileri doğrultusunda,
kendileri için azami yarar neyse onu yaptılar..
29 Ekim 2013’te Marmaray’ın açılış töreninde ilk kez bir durum gözüme çarpmıştı.
“Bayan Erdoğan ile Bayan Gül”, elleri birbirine sıkı sıkı kenetlenmiş poz
verdiler. Bu fotoğraflar üzerinden yaptığım yorumda, iki lider veya Erdoğan,
“bizi kimse birbirine düşüremez, işte gelecek siyasi görevler için anlaştık”
mesajını okuyordum.
Soruyorum: RTE o zaman Gül’e, “tamam kardeşlik ilişkileri içinde çözeriz,
ilerideki Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık meselesini; ya Köşk’te kalırsın ya da
Başbakanlığa geçersin,” dedi mi, demedi mi?!
***
Şöyle bir yakın zaman anımsaması yapalım:
12 Mart 2011: “Biz koltuk mücadelesi içinde değiliz, böyle bir
sıkıntımız yok.. biz makam, rütbe hırsı içinde değiliz. Biz, millete hizmet
için bu yola çıktık. Biz, yol arkadaşlığı değil, kader arkadaşlığı yaptık. Biz,
birbirimizin ayağına, omzuna basarak değil, ilkeli siyasetle, ahlaklı
siyasetle, birbirimize omuz vererek, gönül birliği yaparak bugünlere ulaştık…”
6
Ağustos 2012. Cumhurbakanlığı seçimi
ile ilgili soruya: “Bizim aramızı açmaya kimsenin hakkı, haddi, cüreti
olamaz! Biz Sayın Cumhurbaşkanı ile oturur konuşuruz. Daha önce de böyle
olmuştur. Kimse bizden yeniden bir ispat beklemesin. Bizim aramızdaki hukuk
bozmaya kimsenin yetkisi yoktur.. buradan kimseye de ekmek çıkmaz. Kimse boşuna
uğraşmasın." (ATV ve A Haber'de
soru üzerine)
29 Ekim 2012, Köşkte Resepsiyonda, 2014'teki Cumhurbaşkanlığı senaryolarına ilişkin
soruya da Erdoğan: "Gül ile aramıza
nifak sokamazlar".
Tarih 2 Kasım 2012. Berlin dönüşü RTE: “Gül
ile aramızda en ufak ihtilaf yok..”
BUNLARIN HEPSİ UNUTULDU
Derkeeen… “Köşke terleyen koşan bir cumhurbaşkanı
çıkacak,” dedi.
Önceki gün de “Millet
Başkanını seçiyor” açıklamasıyla, 10 Ağustos seçiminin bir Cumhurbaşaknı değil
Başkanlık seçimi olduğunu açıkladı..
Önceki hafta, Gül için
Bayburt ara seçimi ile milletvekili ve oradan da Başbakanlık koltuğu modeli
konuşulurken… Bugün artık Gül için, 2015’te yapılacak genel seçimlerde
milletvekilliği adaylığı.. ve Parti Kongresinde Parti bakanlığı için yarış
olanağı sunuluyor.. AKP ve Çanak medyasının RTE tarafından yönlendirildiğini
bilirseniz, sonuncu modelin RTE’nin önerisi olduğunu anlarsınız.
Gül, RTE’nin siyasetini
okudu, RTE’yi gördü ve “bugünkü
koşullarda bir siyaset planının olmadığını” açıkladı.
ANAYASAYA AYKIRI FİİLİ
DURUM
RTE’nin yukarıdaki demeçlerindeki vurguda geçen,
makam, koltuk mücadelesi içinde değiliz,
dava kardeşliği, aramızdaki hukuk vb gibi sözlerin aslı astarı olmadığını,
bunların ancak geçici siyasi hikayeler olduğunu görüyoruz.
Öyle anlaşılıyor ki, RTE’nin “Başkanlık
yolculuğu”, Cumhurbaşkanını halk seçecek yasasıyla başladı. O zaman çok
eleştirilmişti, doğrudan halk seçerse sorun çıkar, denmişti. Ama bunlar
dinlenmedi. Çünkü RTE, kendisine her koşulda bir başkanlık yolu açmaya
kararlıydı..
Bunu tabii 2011’den sonra, Anayasa’da başkanlık,
yarı başkanlık, olmadı partili cumhurbaşkanı sistemleriyle aşmaya çalıştı..
Aşamadı.
Şimdi ise, Anayasa’ya aykırı olarak bir fiili
başkanlık modelini yürürlüğe sokacak.
Eğer Gül ile, anlaşılan mayıs ortalarında
yapılacak görüşmede, son anda farklı bir karar çıkmazsa, Başkanlığa adaylığını
koyacak, parti başkanlığına ve başbakanlığa doğrudan kendine bağlı adamlar
getirecek, dar bölge seçim modelini dayatacak, 2015 seçimlerine bu modelle
girecek, oy oranı düşmesine rağmen, Meclis’e 330 milletvekili ile girmeye
çalışacak ve başkanlık anayasasını dayatacak.. Böylece anayasa dışı durumunu,
yasallaştırmaya çalışacak..
GÜL GERÇEKÇİ DAVRANIYOR
Gül ve RTE için de, yaygın anlayış, onlar dava arkadaşıdır, birbirlerini yemezler,
sonunda anlaşırlar, biçimindedir. Bizim mahalleye özgü genel kanı da şudur:
“Aralarındaki anlaşmazlık iyi polis kötü
polis oyunudur”..
Ama görüyoruz ki, RTE Gül’ü devre dışı bırakma
eğilimindedir (kesindir de, bir olasılık payı bırakalım..)
Gül, bugünkü koşullarda bayrak açamaz. RTE
aklına ne koyduysa onu yapacak, karşı koyamaz... Bugünkü koşullarda, bütün
bunlardan bir sonuç alamayacağını ve bu tür girişimlerin yenilgiye uğrayacağını
görüyor..
Gül 3 yıldır bu durumu gördüğü ve RTE’yi
tanıdığı için, durmadan kendine bir pozisyon inşa edip durdu.
Gül RTE’den farklı bir siyasetçidir..
Bu nedenle, RTE bir adım geri atmazsa görüşmede,
kenara çekilecek ve syasi durumun kendisi için olgunlaşmasını bekleyecektir.
Gül, çok gerçekçi davranıyor..
Seyrettiğimiz, birinci sınıf bir siyasi gerilim
filmidir!
---- 21 Nisan 2014 Pazartesi / Bilim ve Siyaset- Cumhuriyet
----
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder